40-50 yıldır siyaset içerisinde ve 19 yıldır iktidarda olan anlayışın arayışı bitmedi. Evet, AKP 19 yıldır bir arayış içerisinde.
Daha kurulduğu günlerde bütün geçmişlerini inkar ederek, 'o gömleği çıkardık' dediler. Ardından, 'iktidar için gerekirse papaz elbisesi giyeriz' dediler.
İktidarda oldular. Ama arayışları daha da arttı. 'AB ile Katolik nikahı kıydık' diyerek Avrupa'yı nihai hedef gördüler.
Ardından 'kadim dostlar' edindiler. BOP'a ortak oldular. 'Medeniyetler ittifakı', 'diyalog, inançların buluşması' gibi birçok projede aktif rol aldılar. Hatta Haçlı Seferlerini bile bir kaynaşma olarak tanımladılar.
İçeride de birçok adımlar attılar. Vesayetçi zihniyet kavramı altında geçmişi karalayıp, vatandaşa bir taraftan korku diğer taraftan da geleceğe dair umut verdiler. Referandumlar yaptılar, hak, adalet, hukuk dediler.
Öyle ki, yapısıyla oynanmayan bir tek kurum, neredeyse değiştirilmeyen bir tek kanun bırakmadılar. Başta TSK ve yargı olmak üzere bütün kurumlar yeniden dizayn edildi. En son, yönetim şekli bile değiştirildi.
Hemen hemen bütün alanlarda açılım yaptılar. Yol, köprü, tünel, havalimanı gibi 'yaptık' dedikleri bir çok projeyi hala anlatıyorlar.
Ama asıl unsuru unuttukları, asıl açılımı yapmadıkları için her dedikleri, her yaptıkları, her icraatları tartışılıyor hatta sorgulanıyor.
Çünkü vatandaş artık köprülerden, yollardan, tünellerden, havalimanlarından vs. etkilenmiyor.
Çünkü vatandaş artık darbe yıldönümlerinde yapılan ateşli konuşmalara aldırmıyor.
Çünkü vatandaş için artık fetih kutlamaları, Ayasofya, başörtüsü başlıkları prim yapmıyor; filanca dinsiz, hain söylemlerine aldırış etmiyor.
Bakın, 15 Temmuz ve 28 Şubat'ı geride bıraktık. Siyasilerden başka kimin gündemindeydi?
Artık insanlar aş istiyor, iş istiyor, umut istiyor, şeffaflık istiyor, temizlik istiyor. Güven arıyor, adalet arıyor, eşitlik arıyor.
Evet AKP, iktidarının bekası için asıl unsuru yani 'insanı' unuttuğu için bugün insanımız tarafından sorgulanıyor. İktidar da bu sorgulamanın farkına vardığı için yeni adımlar atma gayretine giriyor.
Daha dün 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyet içeren ve nihai amaç olarak 'yeni ve sivil bir anayasa' dedikleri projeyi açıkladılar. Yani insan, yine amaç değil.
Önce insan, demedikçe
Bakın! Merhum Prof. Dr. Haydar Baş yıllar öncesinden tarihe şu notu düşmüştü; "Öyle ki başa geçenler, kurumları düzeltmek istese de, hak ve hukuk dağıtmak gayesinde olsa da asıl problemi halledemedikleri için başarılı olamıyorlar.
Her zaman ifade ediyoruz. Önce insan, meselesi çözülmelidir. İnsan, 'Hak adına ve kendi yararına' kazanılmadıktan sonra hangi kanunu, nizamı getirseniz, hangi düzenlemeyi yapsanız da işe yaramayacaktır."
Yaradı mı? Yaramadığı açık ki, 19 yıl sonra 9 amaç, 50 hedef ve 393 proje ile halkın karşısına çıkıyorlar.
Batı'da her şey sistem için,
bizde ise her şey insan içindir
"Batı dünyasında… Mesela Sokrates, Eflatun, Aristo, Batı medeniyetinin temel dinamikleridir. Temel direkleridir. Onların dünyasında da adalet vardır, fazilet vardır, doğruluk vardır, yok değildir.
Mesela Eflatun, devlet adlı eserinde adalet, doğruluk, faziletten bahsediyor. Baktığınız zaman "hakikaten adam, fevkalade şeylerden bahsediyor" diyorsunuz.
Ama Eflatun bir insanda olması gereken adaletten, doğruluktan, faziletten değil sistemden bahsediyor.
Kendisi, kafasında bir sistem oluşturmuş, bir devlet modeli vücuda getirmiş ve bu sistem içerisinde olması gereken faziletten, doğruluktan, adaletten bahsetmiş. Biz de kalktık bunları bir cankurtaran simidi gibi sahiplendik.
Biz, medeniyeti tarif ederken insan olmak, insanca yaşamak, insanlara hizmet etmek, fakire, yardıma muhtaç olanlara yardım etmek, toplumdaki insanların geçimine, huzuruna, muhabbetine vesile olmak, hülasa elinden geldiği kadar insanlık için gayret içerisinde bulunmak şeklinde tarif ederiz.
Bunun içerisine insanın ailesi ile geçimi, çoluk çocuğu ile hukuku, anası-babası ile alakası, komşusu ile münasebeti; her şey girmektedir. Bizde medeniyet dendiği zaman bu hal anlaşılır…
Biz, temel değerlerimize döneceğiz. Türk'ün öz değerlerine döneceğiz ki, İslam-Türk kültürü, medeniyeti de insanlık tarihinin en güzel örneklerindendir. Buna dönmemiz lazımdır.
Akaitten uzak bir hayat içerisinde insanın doyması mümkün değildir." (Prof. Dr. Haydar Baş, Niçin Türkiye eserinden.)
(Devam edecek...)
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025