Şecere Mescidi, Mekke yakınlarında, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a)'nın Mekke'yi fethederken konakladığı ve sahabeleriyle birlikte namaz kıldığı yer olarak bilinir. Ayrıca şecere kelimesi, Arapçada "ağaç" anlamına gelir ve mescidin ismi, burada bulunan büyük bir ağaçtan gelmektedir.
Bu ağaç Peygamberimizin bir mucizesi olarak, O'nun çağırmasıyla yeri yararak Resûlullah'a kadar gelmiş ve Peygamberliğine şehadet etmiştir.
Mekke'nin tarihi merkezlerinden biri olan Huneyn Vadisi'nde bulunan Mescid-i Şecere, İslam'ın tarihî olaylarından biri olan Hudeybiye Antlaşması'nın imzalandığı yer olarak bilinir. Mescid-i Cin hizasında bulunmaktadır.
Mescid-i Şecere, Mescid-i Cin'in hizasında bulunan bir mescittir. Peygamber Efendimiz, Taif'ten dönerken dinlenmek için Mescid-i Cin'in bulunduğu yerde mola verdi ve yanındakilerle sabah namazını kıldı. Namaz sırasında, cinlerin bir grubu Peygamber Efendimizin okuduğu Kur'an'ı dinledi ve çok etkilendiler, akabinde cinlerin büyükleri bu olağanüstü deneyimi görmek için Peygamber Efendimiz ile buluştular. Abdullah İbn-i Mesud bu olayı şu şekilde anlatır:
Cinler, Peygamber Efendimize "Senin Allah'ın resulü olduğuna kim şahitlik eder?" diye sordular. Yakınlarında bir sakız ağacı bulunmaktaydı. Peygamber Efendimiz o ağaca işaret ederek cinlere dedi ki; "Şu ağacı gördünüz mü? O şahitlik ederse iman eder misiniz?" Cinler "Evet iman ederiz" dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz ağacı çağırdı. Ağaç, dallarını budaklarını sürükleyerek ve yeri yararak geldi. Peygamberimiz "Benim Allah'ın resulü olduğuma şahadet eder misin?" diye sordu. Ağaç, "Şahadet ederim ki sen Allah'ın resulüsün" dedi. Bu mucizevi olayın yaşandığı yere Mescid-i Şecere yapıldı. Bu olay, cinlerin mucize talebi üzerine gerçekleşti.
Birçok olağanüstü halleri ve mucizeleri bulunan Hz. Peygambere tüm canlı cansız her şey âşıktı. Hz Peygamberle beraber yürürlerken ağaçların eğilerek Hz. Peygambere selam verdiğine başta İmam Ali olmak üzere birçok sahabe şahittir…
Hz. Câbir şöyle nakleder:
Mescid-i Nebevî'de Resûl-i Ekrem (s.a.a)'in hutbe okurken dayandığı bir kütük vardı. Mescide minber konulduğu (artık Resûlullah hutbesini orada okumaya başladığı) zaman bu kütüğün, doğumu yaklaşmış deve gibi inlediğini ve ağladığını duyduk. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a) minberden indi, elini kütüğün üzerine koyup onu teskin edince ağlama sesi kesildi. Daha sonra Hz. Peygamber Muhammed Mustafa Efendimiz şöyle buyurdular:
"Eğer onu kucaklamasaydım, teskin etmeseydim kıyamet gününe kadar inleyecekti…"
Tüm âlemlerin âşık olduğu ve bütün kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Muhammed Mustafa Efendimize ümmet olmak dünyanın en büyük zenginliği ve bahtiyarlığıdır…
Allah'ım Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine salat ve selam eyle… Onlar hakkı için bizleri affeyle…
- Bir yıl boyunca yıkanmayan kadın: Hint / 11.02.2025
- Musab bin Umeyr / 10.02.2025
- Ammar bin Yasir’in şehadeti ve melun Muaviye / 08.02.2025
- Kuba (Takva) Mescidi / 07.02.2025
- Hz. Hacer annemiz ve zemzem / 05.02.2025
- Allahümme Lebbeyk / 03.02.2025
- Yalancı deccallar / 01.02.2025
- Zalim Nemrut’un ibretlik ölümü / 31.01.2025
- Hz. Hamza / 30.01.2025