‘Bilginin olmadığı yerde ne iman ne de ikan olur’
“Ey cahil! İşlerini bilgi ile yürüt. Bilgisiz işte hayır yoktur. Bilginin olmadığı yerde ne iman ne de ikan olur
12.02.2025 00:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
![‘Bilginin olmadığı yerde ne iman ne de ikan olur’](resimler/haberler/39/bilginin-olmadigi-yerde-ne-iman-ne-de-ikan-olur-H1557696-11.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![‘Bilginin olmadığı yerde ne iman ne de ikan olur’](resimler/haberler/39/bilginin-olmadigi-yerde-ne-iman-ne-de-ikan-olur-H1557696-12.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
"Ey cahil! İşlerini bilgi ile yürüt. Bilgisiz işte hayır yoktur. Bilginin olmadığı yerde ne iman ne de ikan olur.
Öğren ve çalış. Bunu yaparsan, dünya ve âhiretin kurtulmuş olur. İlim tahsil edip amel etmeye dayanmayacak kadar sabrın yoksa nasıl kurtulabilirsin?
Sabırlı ve anlayışlı ol. İlmin hepsini birden kavraman kabil değildir. Bütün varlığını ilim yoluna harcarsan ancak bir parça öğrenebilirsin.
Büyüklerden birine ilmi nasıl tahsil ettiği ve tahsil yolunu nasıl bulduğu soruldu. Cevap verdi:
"Kuşların erken kalkması, devenin tahammülü, domuzun hırsı, köpeğin yaltaklanması üzerimde derin tesirler yaptı. Onları gördüm, bir hayvan oldukları hâlde yaptıkları işe baktım. Ben de insanım, onların hareketinden ibret aldım. Kuş gibi erken kalktım. İlmin bütün ağırlığını çektim. İlme karşı bir ihtiras duydum. İlim sahiplerinin kapısında günlerce yalvardım."
Ey ilim talep eden, işit bu sözleri. O büyük zâtın kelâmını iyi dinle. Bilgi ve kurtuluş istiyorsan böyle yap.
İlim hayat, ilimsizlik ölümdür. İlmi ile âmil olana ve bilgiyi öğretmek için sabredene ölüm yoktur; maneviyatı ölmez. Hak Teâlâ'nın ilim sıfatına iltihak eyler. Hayatı onunla devam eder.
Allah'ım, bize bilgiyi ve ihlâsı nasib eyle. Âmin!
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: "Şeytanın boynunu, (Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed Allah'ın rasûlüdür) kelâmı ile kırınız.
Sizden biri, nasıl düşmanına seri şekilde vurarak yahut fazla yükü boynuna takarak belini bükerse, şeytan da bu ulvî kelâm karşısında öyle susar ve siner."
Ey cemaat! İçinize sinen manevî şeytanın boynunu, kelime-i tevhidi ihlâsla söyleyerek kırınız. Mücerred kelime ile yetinmeyiniz.
Tevhid kelimesi şeytanı yakar; fakat onu tam söyleyebilmek mesele. O büyük kelâm, iman sahiplerine nur, şeytan tayfasına ateş olur. Kalbinde binlerce ilâh yattığı hâlde nasıl: "Yalnız ilâh olarak Allah vardır." diyebilirsin?
Her dayandığın ve güvendiğin nesne senin putundur. Kalbin şirkle dolu olduğu hâlde dilden tevhid getirmen sana fayda vermez. Kalbin pis olduktan sonra kalıbın temiz olması, ruh temizliğine yetmez.
İman sahibi, şeytanı sindirir. Şirk ehlini de şeytan ürkütür.
İhlâs bütün sözlerin özüdür. Kabuk yalnız ateşte yanar. İhlâsa sahib ol. Tevhid ilminin özüne er.
Sözlerimi iyi dinle ve onlarla amel et. Ağzımdan çıkan her söz, hırs ateşini söndürür. Nefsin saltanatını yıkar. Sözümün dinlendiği her yuvada tabiat ateşi yanmaz.
Tabiat ateşinin yandığı yerde ne din ne iman kalır. Sözlerim bırakılıp nefsin ve şeytanın havası estikçe din gider, iman kaybolur ve ikan yok olur.
Yapmacık işlerin peşinde koşanların sözünü dinleme. Oyuncak ve düzme şeylere düşenlerin peşine takılma.
Çünkü insan tabiatı, düzme şeylere heves duyar. İçi bozuk kişilerin sözü tatsız hamur gibidir; yiyenin midesini fesada uğratır.
İlim, şahsiyet sahiplerinin ağzından dinlenir. Şahsiyet sahipleri, Hak yoluna baş koyan kimselerdir. Onlar ittika (Günahlardan ve bütün kötülüklerden sakınan) sahibidirler. Kötü işleri onlar bırakır. İrfan sahibi onlar olur. İhlâsı ve ihlâslı ameli onlar yapabilir.
Takva hâlinden gayri şeyler boş hevesten ibarettir. Velayet hâli dünyada ve âhirette, muttaki kimselere hastır. Hem temel hem de bina onlar için yapılır.
Allah Teâlâ, ittika sahibi kullarını sever. İhsan sahibi ve sabırlı kimseleri sever. İyi hatıralara sahib olan onları bulur, seversin. Her zaman onların arkadaşlığını ararsın. İyi hatıra, kalp marifet nuru ile parladıktan sonra gelmeye başlar.
Marifet sahibi olmadıktan sonra hatıralarına aldanma. Bir hatıra ki, sana hayrı ve şerri göstermiyor, o sağlam değildir.
Gözlerini harama açma. Kötü şeylere nefsini itme, tut. Varlığına helâl yedirmeyi alıştır, iç âleminden de Hakk'ı murakabe etmeye çalış.
Dış hâlini Peygamber (s.a.v) Efendimiz'in özüne uydurmaya gayret et. Bunlar yapılırsa, içinden sana iyiliği hatırlatacak kuvvet verilir. İrfanın tam olur. Asıl beslemeye ve büyütmeye değen, kalp ve akıldır. Nefis ve tabiî arzu büyütülmeye değmez." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Öğren ve çalış. Bunu yaparsan, dünya ve âhiretin kurtulmuş olur. İlim tahsil edip amel etmeye dayanmayacak kadar sabrın yoksa nasıl kurtulabilirsin?
Sabırlı ve anlayışlı ol. İlmin hepsini birden kavraman kabil değildir. Bütün varlığını ilim yoluna harcarsan ancak bir parça öğrenebilirsin.
Büyüklerden birine ilmi nasıl tahsil ettiği ve tahsil yolunu nasıl bulduğu soruldu. Cevap verdi:
"Kuşların erken kalkması, devenin tahammülü, domuzun hırsı, köpeğin yaltaklanması üzerimde derin tesirler yaptı. Onları gördüm, bir hayvan oldukları hâlde yaptıkları işe baktım. Ben de insanım, onların hareketinden ibret aldım. Kuş gibi erken kalktım. İlmin bütün ağırlığını çektim. İlme karşı bir ihtiras duydum. İlim sahiplerinin kapısında günlerce yalvardım."
Ey ilim talep eden, işit bu sözleri. O büyük zâtın kelâmını iyi dinle. Bilgi ve kurtuluş istiyorsan böyle yap.
İlim hayat, ilimsizlik ölümdür. İlmi ile âmil olana ve bilgiyi öğretmek için sabredene ölüm yoktur; maneviyatı ölmez. Hak Teâlâ'nın ilim sıfatına iltihak eyler. Hayatı onunla devam eder.
Allah'ım, bize bilgiyi ve ihlâsı nasib eyle. Âmin!
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: "Şeytanın boynunu, (Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed Allah'ın rasûlüdür) kelâmı ile kırınız.
Sizden biri, nasıl düşmanına seri şekilde vurarak yahut fazla yükü boynuna takarak belini bükerse, şeytan da bu ulvî kelâm karşısında öyle susar ve siner."
Ey cemaat! İçinize sinen manevî şeytanın boynunu, kelime-i tevhidi ihlâsla söyleyerek kırınız. Mücerred kelime ile yetinmeyiniz.
Tevhid kelimesi şeytanı yakar; fakat onu tam söyleyebilmek mesele. O büyük kelâm, iman sahiplerine nur, şeytan tayfasına ateş olur. Kalbinde binlerce ilâh yattığı hâlde nasıl: "Yalnız ilâh olarak Allah vardır." diyebilirsin?
Her dayandığın ve güvendiğin nesne senin putundur. Kalbin şirkle dolu olduğu hâlde dilden tevhid getirmen sana fayda vermez. Kalbin pis olduktan sonra kalıbın temiz olması, ruh temizliğine yetmez.
İman sahibi, şeytanı sindirir. Şirk ehlini de şeytan ürkütür.
İhlâs bütün sözlerin özüdür. Kabuk yalnız ateşte yanar. İhlâsa sahib ol. Tevhid ilminin özüne er.
Sözlerimi iyi dinle ve onlarla amel et. Ağzımdan çıkan her söz, hırs ateşini söndürür. Nefsin saltanatını yıkar. Sözümün dinlendiği her yuvada tabiat ateşi yanmaz.
Tabiat ateşinin yandığı yerde ne din ne iman kalır. Sözlerim bırakılıp nefsin ve şeytanın havası estikçe din gider, iman kaybolur ve ikan yok olur.
Yapmacık işlerin peşinde koşanların sözünü dinleme. Oyuncak ve düzme şeylere düşenlerin peşine takılma.
Çünkü insan tabiatı, düzme şeylere heves duyar. İçi bozuk kişilerin sözü tatsız hamur gibidir; yiyenin midesini fesada uğratır.
İlim, şahsiyet sahiplerinin ağzından dinlenir. Şahsiyet sahipleri, Hak yoluna baş koyan kimselerdir. Onlar ittika (Günahlardan ve bütün kötülüklerden sakınan) sahibidirler. Kötü işleri onlar bırakır. İrfan sahibi onlar olur. İhlâsı ve ihlâslı ameli onlar yapabilir.
Takva hâlinden gayri şeyler boş hevesten ibarettir. Velayet hâli dünyada ve âhirette, muttaki kimselere hastır. Hem temel hem de bina onlar için yapılır.
Allah Teâlâ, ittika sahibi kullarını sever. İhsan sahibi ve sabırlı kimseleri sever. İyi hatıralara sahib olan onları bulur, seversin. Her zaman onların arkadaşlığını ararsın. İyi hatıra, kalp marifet nuru ile parladıktan sonra gelmeye başlar.
Marifet sahibi olmadıktan sonra hatıralarına aldanma. Bir hatıra ki, sana hayrı ve şerri göstermiyor, o sağlam değildir.
Gözlerini harama açma. Kötü şeylere nefsini itme, tut. Varlığına helâl yedirmeyi alıştır, iç âleminden de Hakk'ı murakabe etmeye çalış.
Dış hâlini Peygamber (s.a.v) Efendimiz'in özüne uydurmaya gayret et. Bunlar yapılırsa, içinden sana iyiliği hatırlatacak kuvvet verilir. İrfanın tam olur. Asıl beslemeye ve büyütmeye değen, kalp ve akıldır. Nefis ve tabiî arzu büyütülmeye değmez." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.