Önceki gün "5 Nisan Avukatlar Günü" kutlandı.
5 Nisan 1878'de İstanbul Barosu'nun ilk genel kurulu yapıldığı için 5 Nisan, hem İstanbul Barosu'nun kuruluş yıldönümü hem de "Avukatlar Günü" olarak kabul edildi.
Hukuk devletinin olmazsa olmazı bağımsız ve tarafsız yargıdır. Bağımsız ve tarafsız yargı ise, ancak bağımsız bir savunmayla olabilir. Bağımsız savunmanın güvenli evi güçlü baro, bireyi ise nitelikli avukattır.
Bugün Türkiye, hukukun ve hukuk devleti ilkelerinin, anayasanın ayaklar altına alındığı, yargının tamamen ele geçirilip tutsak edildiği, hak ve özgürlüklerin gittikçe kısıtlanıp kullanılamaz hale getirildiği, özel hayata müdahale edildiği, her türlü muhalefetin hukuk dışı yöntemlerle bastırıldığı, ifade özgürlüğünün sadece iktidarı destekleyenlere tanındığı bir ülke görünümündedir. Bundan bütün kesimler nasibini almaktadır. Hiç kimsenin hukuk güvenliği kalmamıştır.
Bilindiği üzere hukuk ve yargı, adalete, hakka yönelirse özgürlüklerin ve bireylerin en büyük güvencesi olur. Ancak zulme, baskıya, tasfiyeye yönelen, vasıta kılınan; bağımlı, şekilli, kurgulu yargı hak ve özgürlüklerin en büyük düşmanı, iktidarların en büyük silahı haline gelir. Bugün yaşadıklarımız budur. Ne yazıktır ki, güç ve iktidar savaşlarının arenası haline getirilen, tamamen siyasal iktidarın denetimine giren yargı artık hak ve özgürlüklerin en büyük tehdidi haline gelmiştir, getirilmiştir. Eğer hak ve özgürlüklerin güvencesi olması gereken yargı, bu şekilde hukuksuzluğun aracı veya uygulayıcısı haline gelmişse, getirilmişse bir tasfiye mekanizmasına dönüşmüşse bir toplum için bundan daha tehlikeli bir şey yoktur.
Savunmaya saygı gösteren, hiç kimsenin ve hiçbir gücün ne yapacağını söyleyemeyeceği bağımsız ve tarafsız bir yargı, toplumsal düzenin belkemiğidir. Türkiye bu açıdan bugün omurilik felci olmuştur. Hukuksuzluk bizzat yargı eliyle gerçekleşmekte ya da meşrulaştırılmakta ise, bunun adı demokrasi olamaz.
Kürsünün üstünde olmak, üstün olmak anlamına gelmez. Kanunda savcılara ve yargıçlara verilen yetkiler, içini istedikleri gibi doldurup kullanabilecekleri birer açık çek değildir. Adil yargılanma birey için hak, adil yargılama yapmak ise, yargıçlar için görevdir. Avukatlar da bunun güvencesi ve takipçisidirler.
Yargının tamamen denetim altına alınıp amaca uygun tasarımlanmasından sonra sıranın ayakta kalan yegane güç olan savunmaya, avukata ve onun örgütlü gücü barolara geldiği anlaşılmıştır. Bu nedenle yandaş baro oluşturma kalkışmasına rağmen, iktidarın hevesi kursağında kalmıştır.
Gerçek hukukçu, nitelikli avukatlar, baş eğmeyen, biat etmeyen, sessiz kalmayan, hak ve adalet savaşı veren yürekli insanlardır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözü tüm hukukçuların rehberi olmalıdır: "Herhalde alemde bir hak vardır ve hak, kuvvetten üstündür."
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023