Son zamanlarda "stratejik müttefik(!)" ABD'den üst üste tehditkâr açıklamalar geldi.
Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Douglas Feith, Türkiye hükümetinden, Türkiye'den yükselen ABD karşıtlığına çözüm bulmasını istedi.
Feith "İlişkilerimize verilen değerin, hükümet yetkililerinden halka uzanması çok önemli. Aksi halde bu ilişki sürdürülemez" dedi.
Bu uyarı, tabii ilk değil. Feith'den on gün önce de ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman da, Türkiye'de medya ve siyasetin bir kesiminde görülen Amerikan karşıtlığından kaygı duyduklarını söylemişti ve "Türkiye, müttefik gibi davranmalı" uyarısını yapmıştı.
The Wall Street Journal gazetesinin editörlerinden Amerikalı gazeteci Robert Pollock yazısında Türk milletine "Küçük kafalı, paranoyaya kapılmış, sıradan" ifadelerini kullanarak hakaret etti.
Amerika'nın eski BM Büyükelçisi Richard Holbrooke da bu kervana katılarak "İki ülke arasındaki romantizm bitmiştir. Türkiye artık ABD'nin yabancılaşmış müttefikidir" şeklinde açıklama yaptı.
Amerikanın meşhur dizilerinden "24" dizisinde ise Türkler bir terörist olarak gösteriliyordu ve ABD'de bazı internet oyunlarında Türkler terörist rolündeydi.
Amerikan yapımı başka bir filmde de Türkler acımasız bir katil olarak gösteriliyordu.
Birkaç ay önce de Pentagon'un "Küreselleşme tehdidi ülkeler" listesinde elinde nükleer güç bulunduran Çin ve Rusya gibi ABD karşıtı olan ülkeler yer almazken, Türkiye bulunmaktaydı.
Bütün bu tehditler, uyarılar, hakaretler ve iftiraların üst üste gelmesini iyi yorumlamalıyız.
Şu bilinen bir gerçektir ki, ABD özellikle Türkiye ile ilgili tutumlarında bu şekilde tavırlar ortaya koyuyorsa arkalarında önemli talepler vardır.
Türk milletini, hükümetini ve de askerini bu taleplere hazır hale getirmek için böyle bir psikolojik baskı oluşturmaktadır.
ABD Irak'ta tıkanmış ve tam bir bataklığın içine gömülmüştür.
Hedefi Irak'la da sınırlı değil. Büyük İsrail Projesi kapsamında sırada Suriye, İran ve de asıl önemlisi gizli hedef Türkiye var.
Irak'ta bu tıkanmışlığı yaşarken tek başına Suriye ve İran'la mücadele etmesi imkansız.
İlk aşamada Türkiye'nin tam bir desteği lazım.
Yaptığı anketlerde gördü ki Türk milleti böyle bir müttefikliğe ve AKP hükümetinin stratejik ortaklığına tepkili.
Bir taraftan bu sert açıklamalarla milletimizin gözünü korkutmaya çalışırken, bir taraftan da AKP hükümetini millet nezdinde aklama operasyonu gerçekleşiyor.
Başında AKP iktidarının bulunduğu bir Türkiye'ye ABD'den böyle tehditler gelmesi, AKP iktidarına kaybettiği imajını tekrar kazandırma hedeflidir.
AKP iktidarının Irak, Kerkük, Kıbrıs gibi birçok konuda ortaya koyduğu teslimiyet hepinizin malumu. ABD böylesine itaatkar bir iktidar Türk tarihinde görmedi ve de göremez. Buna rağmen ABD karşıtıymış gibi göstermesinin bahsettiğimiz dışında başka sebebi olamaz.
Biraz düşünürsek, Erkan Mumcu'nun istifasını da bu çerçevede değerlendirebiliriz.
Erkan Mumcu Kurban Bayramını uzun bir şekilde ABD'de geçirmiş ve geçen hafta şok bir şekilde istifasını vermişti. AKP iktidarı ise olaya çok tabii bir şekilde karşılamıştı.
Hatta Erkan Mumcu'nun Kemal Derviş gibi isimlerle tekrar Sarıgül gibi ABD'nin desteğiyle yeni bir oluşum içinde olduğunu hepimiz duyduk.
Sanki ABD, AKP iktidarından ümidini kesmiş gibi bir hava çizildi.
Esasen bu durum da AKP'nin imajını millet nezdinde tazelemeye yönelik olabilir. Zaman gösterecek.
Bu konularda planlama yapanlar milletimizin saf duygularından istifade ederek gelecekteki kanlı emellerini gerçekleştirmek istedikleri kesin.
Hesap edemedikleri bir gerçek var, bu millet yapılan bütün oyunların farkındadır.
Bu aziz millet sevdiğine karşı hesapsızdır, doğrudur, ama bu millet kesinlikle ahmak değildir.
Aziz Türk milleti karşısındakinin art niyet beslediğini fark ettiği anda da neler yaptığına yakın tarihimiz şahittir.
Bu millet karşısındakinin art niyetli olduğunu aklına ve gönlüne yazmıştır ve bundan sonra da hiçbir oyun tutmayacaktır.
Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Douglas Feith, Türkiye hükümetinden, Türkiye'den yükselen ABD karşıtlığına çözüm bulmasını istedi.
Feith "İlişkilerimize verilen değerin, hükümet yetkililerinden halka uzanması çok önemli. Aksi halde bu ilişki sürdürülemez" dedi.
Bu uyarı, tabii ilk değil. Feith'den on gün önce de ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman da, Türkiye'de medya ve siyasetin bir kesiminde görülen Amerikan karşıtlığından kaygı duyduklarını söylemişti ve "Türkiye, müttefik gibi davranmalı" uyarısını yapmıştı.
The Wall Street Journal gazetesinin editörlerinden Amerikalı gazeteci Robert Pollock yazısında Türk milletine "Küçük kafalı, paranoyaya kapılmış, sıradan" ifadelerini kullanarak hakaret etti.
Amerika'nın eski BM Büyükelçisi Richard Holbrooke da bu kervana katılarak "İki ülke arasındaki romantizm bitmiştir. Türkiye artık ABD'nin yabancılaşmış müttefikidir" şeklinde açıklama yaptı.
Amerikanın meşhur dizilerinden "24" dizisinde ise Türkler bir terörist olarak gösteriliyordu ve ABD'de bazı internet oyunlarında Türkler terörist rolündeydi.
Amerikan yapımı başka bir filmde de Türkler acımasız bir katil olarak gösteriliyordu.
Birkaç ay önce de Pentagon'un "Küreselleşme tehdidi ülkeler" listesinde elinde nükleer güç bulunduran Çin ve Rusya gibi ABD karşıtı olan ülkeler yer almazken, Türkiye bulunmaktaydı.
Bütün bu tehditler, uyarılar, hakaretler ve iftiraların üst üste gelmesini iyi yorumlamalıyız.
Şu bilinen bir gerçektir ki, ABD özellikle Türkiye ile ilgili tutumlarında bu şekilde tavırlar ortaya koyuyorsa arkalarında önemli talepler vardır.
Türk milletini, hükümetini ve de askerini bu taleplere hazır hale getirmek için böyle bir psikolojik baskı oluşturmaktadır.
ABD Irak'ta tıkanmış ve tam bir bataklığın içine gömülmüştür.
Hedefi Irak'la da sınırlı değil. Büyük İsrail Projesi kapsamında sırada Suriye, İran ve de asıl önemlisi gizli hedef Türkiye var.
Irak'ta bu tıkanmışlığı yaşarken tek başına Suriye ve İran'la mücadele etmesi imkansız.
İlk aşamada Türkiye'nin tam bir desteği lazım.
Yaptığı anketlerde gördü ki Türk milleti böyle bir müttefikliğe ve AKP hükümetinin stratejik ortaklığına tepkili.
Bir taraftan bu sert açıklamalarla milletimizin gözünü korkutmaya çalışırken, bir taraftan da AKP hükümetini millet nezdinde aklama operasyonu gerçekleşiyor.
Başında AKP iktidarının bulunduğu bir Türkiye'ye ABD'den böyle tehditler gelmesi, AKP iktidarına kaybettiği imajını tekrar kazandırma hedeflidir.
AKP iktidarının Irak, Kerkük, Kıbrıs gibi birçok konuda ortaya koyduğu teslimiyet hepinizin malumu. ABD böylesine itaatkar bir iktidar Türk tarihinde görmedi ve de göremez. Buna rağmen ABD karşıtıymış gibi göstermesinin bahsettiğimiz dışında başka sebebi olamaz.
Biraz düşünürsek, Erkan Mumcu'nun istifasını da bu çerçevede değerlendirebiliriz.
Erkan Mumcu Kurban Bayramını uzun bir şekilde ABD'de geçirmiş ve geçen hafta şok bir şekilde istifasını vermişti. AKP iktidarı ise olaya çok tabii bir şekilde karşılamıştı.
Hatta Erkan Mumcu'nun Kemal Derviş gibi isimlerle tekrar Sarıgül gibi ABD'nin desteğiyle yeni bir oluşum içinde olduğunu hepimiz duyduk.
Sanki ABD, AKP iktidarından ümidini kesmiş gibi bir hava çizildi.
Esasen bu durum da AKP'nin imajını millet nezdinde tazelemeye yönelik olabilir. Zaman gösterecek.
Bu konularda planlama yapanlar milletimizin saf duygularından istifade ederek gelecekteki kanlı emellerini gerçekleştirmek istedikleri kesin.
Hesap edemedikleri bir gerçek var, bu millet yapılan bütün oyunların farkındadır.
Bu aziz millet sevdiğine karşı hesapsızdır, doğrudur, ama bu millet kesinlikle ahmak değildir.
Aziz Türk milleti karşısındakinin art niyet beslediğini fark ettiği anda da neler yaptığına yakın tarihimiz şahittir.
Bu millet karşısındakinin art niyetli olduğunu aklına ve gönlüne yazmıştır ve bundan sonra da hiçbir oyun tutmayacaktır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye’yi HTŞ vekaletiyle ABD yönetecek! / 21.12.2024
- Asgari Ücret Komisyonunda işçiler temsil edilmiyor! / 20.12.2024
- Bayram değil, seyran değil, Trump bizi niye öptü? / 18.12.2024
- Asgari ücrette ‘kabullenilmiş çaresizlik’ yaşanıyor / 17.12.2024
- Yeni Suriye’nin net kazananları ABD ve İsrail / 14.12.2024
- Suriye’de fotoğrafın büyüğünü görmek! / 13.12.2024
- İsrail’i Suriye’de şimdi kim durduracak? / 11.12.2024
- Suriye BOP’unun tamamlanması, Türkiye BOP’una işaret / 10.12.2024
- Kuzeyden güneye ‘İsrail koridoru’ tamamlanıyor / 07.12.2024
- ‘Halep’e girdik’ derken Kıbrıs’ı kaybediyoruz / 06.12.2024
- Asgari Ücret Komisyonunda işçiler temsil edilmiyor! / 20.12.2024
- Bayram değil, seyran değil, Trump bizi niye öptü? / 18.12.2024
- Asgari ücrette ‘kabullenilmiş çaresizlik’ yaşanıyor / 17.12.2024
- Yeni Suriye’nin net kazananları ABD ve İsrail / 14.12.2024
- Suriye’de fotoğrafın büyüğünü görmek! / 13.12.2024
- İsrail’i Suriye’de şimdi kim durduracak? / 11.12.2024
- Suriye BOP’unun tamamlanması, Türkiye BOP’una işaret / 10.12.2024
- Kuzeyden güneye ‘İsrail koridoru’ tamamlanıyor / 07.12.2024
- ‘Halep’e girdik’ derken Kıbrıs’ı kaybediyoruz / 06.12.2024