Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında bulunan 22 İslam ülkesini etnik ve mezhepsel olarak parça parça bölmeyi hedefleyen ABD, son yaşanan gelişmelere bakılırsa bu böldüğü parçaları da parçalamanın hesabını güdüyor. 25 Eylül bağımsızlık referandumu sonrası Irak'ın kuzeyinde yaşananlar bunu açıkça gösterdiği gibi, Suriye'nin kuzeyinde de benzer bir adımın siyalleri Batı basınında ifade ediliyor.
Saddam'ın içine düştüğü tuzak, nasıl Kuveyt'e yapacağı operasyona ABD'nin perde arkasında yeşil ışık yakması olduysa; Barzani'nin tuzağı da görünüşte refranduma izin vermeyen ABD'nin perde arkasında yine yeşil ışık yakması oldu.
25 Eylül sonrası düğmeye basıldı ve Barzani'nin bölgesel yönetimde en güçlü ortağı olan Talabani'nin KYB'si bir anda yolları ayırdı.
KYB'li peşmergelerin Irak Merkezi Hükümetle anlaşmaya vararak Kerkük, Mahmur, Sincar gibi tartışmalı bölgelerden çekilmesi bu bölgelerdeki Barzani hakimiyetini bitirdi.
KYB, peşmergenin tartışmalı bölgelerden çekilmesinin suçunun da Barzani'ye ait olduğunu açıkladı. Ayrıca, dün de ifade ettiğimiz gibi, bölgesel yönetimin en güçlü partilerinden olan Goran Hareketi üyesi ve aynı zamanda peşmerge meclisinin de halen başkanı olan Yusuf Muhammed, Barzani'yi istifaya çağırdı.
Irak'ın Yüksek Adalet Konseyi, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin yardımcısı Kosrat Rasul'ün tutuklanması emrini verdi. Bu karara gerekçe olarak, Rasul'ün Kerkük kentini Kürt güçlerinden alan Irak ordusunu 'işgal güçleri' olarak nitelemesi gösterildi.
Artık bu aşamadan sonra bırakın Irak, Suriye, İran ve Türkiye'den koparılan parçalarla bir Büyük Kürdistan kurulmasını, Irak'ın kuzeyinde bile tek parça bir Kürdistan mümkün gözükmüyor.
İngiltere'de yayımlanan haftalık The Economist dergisinin bir analizi, Irak'ın kuzeyinde yaşanan bu parçalanmanın, Suriye'nin kuzeyinde bulunan PYD'nin hakim olduğu bölgede de planlandığını ortaya koydu. Malum, bu bölgede IŞİD'e yönelik yürütülen sözde operasyonlar, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı oluşumla gerçekleşiyor. Ve bu oluşumun ana omurgasını da PKK'nın Suriye kolu olan YPG oluşturuyor.
The Economist, bölünmenin önce SDG'de olacağını vurguluyor. Ve buna gerekçe olarak da PYD'nin "baskıcı yönetimi"ni gösteriyor. İfadeler aynen şöyle:
"Bölgenin otokratik yöneticileri, bir tür baskıyı bir diğeriyle değiştirmeye niyetli görünüyor. Son birkaç yılda Kürt milisler, Kuzey Suriye genelinde onlarca Arap köyünü dümdüz etti veya boşalttı. Ayrıca yüzlerce kişiyi SDG saflarında askere aldılar?
Asayiş insafsızca etkin bir güç ve bölge halkı savaştan yorgun düşmüş halde. Ancak uzun vadede, PYD'nin baskıcı yönetimi, aynı IŞİD'in doğuşuna yol açan bir Sünni Arap dışlanışını ortaya çıkartacak."
Economist, bu durumun SDG içinde de bölünmelere yol açabileceğini ve binlerce Arap'ın çoktan diğer güçlerin saflarına geçtiğini yazıyor.
Sadece sorun SDG'nin içindeki Arap unsurlara yönelik değil elbette? Economist, PYD'nin muhalefet eden Kürtler üzerinde de ciddi baskılar oluşturmaya çalıştığını yazıyor:
"PYD'nin diğer Kürtlerin muhalefetine de tahammülü yok. Geçen Mayıs'ta PYD'nin polis gücü Asayiş, Kamışlı'daki muhalefet partilerinin ofislerini bastı ve onlarca aktivisti tutukladı. Aktivistler, yarım milyona yakın Kürt'ün PYD'nin hâkimiyeti altında yaşamak yerine komşu ülkelere kaçtığını söylüyor."
Irak'ın kuzeyinde yaşanan Barzani'nin KDP'si ile Talabani'nin KYB'si arasındaki ayrışım, elbette ki Barzani yönetiminin baskıcı yönetimi ve ABD'nin desteğinin sürekli olacağını zanneden Barzani'nin tek adamlığa dayalı bağımsızlık arzusuydu.
Ama bunun böyle olmayacağını pratik olarak gördü. Şimdi aynı tavırlar PYD'de görülüyor ve bölünme sinyali Batılı basın organlarının gündeminde?
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, 17 yıldır "ABD kendisine vatan arıyor, vatan olarak da Ortadoğu coğrafyasını seçti" diyor. Yerleşmesi için de elbette ki buralarda güçlü iradelerin olmaması gerekiyor. Bu sebeple önce devletleri Türk, Kürt, Arap, Acem, Alevi, Şii, Sünni diye bölüyor, sonra da, Arapları kendi içinde, Kürtleri kendi içinde diğer bütün böldüklerini de kendi içinde bölüyor, parçalıyor.
Şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi Prof. Dr. Baş'ın, "Ey Kürt kardeşim, sakın aldanma, eğer oyuna gelirsen kaderin Filistinlinin kaderi gibi olur" ifadelerini?
Hala anlamadıysanız, daha çok çekeceğiniz var demektir. Çünkü ABD'nin asıl hedefi yaşadığımız coğrafyanın toprağı? Ve burada ne Kürt istiyor, ne Türk ne de Arap?
Saddam'ın içine düştüğü tuzak, nasıl Kuveyt'e yapacağı operasyona ABD'nin perde arkasında yeşil ışık yakması olduysa; Barzani'nin tuzağı da görünüşte refranduma izin vermeyen ABD'nin perde arkasında yine yeşil ışık yakması oldu.
25 Eylül sonrası düğmeye basıldı ve Barzani'nin bölgesel yönetimde en güçlü ortağı olan Talabani'nin KYB'si bir anda yolları ayırdı.
KYB'li peşmergelerin Irak Merkezi Hükümetle anlaşmaya vararak Kerkük, Mahmur, Sincar gibi tartışmalı bölgelerden çekilmesi bu bölgelerdeki Barzani hakimiyetini bitirdi.
KYB, peşmergenin tartışmalı bölgelerden çekilmesinin suçunun da Barzani'ye ait olduğunu açıkladı. Ayrıca, dün de ifade ettiğimiz gibi, bölgesel yönetimin en güçlü partilerinden olan Goran Hareketi üyesi ve aynı zamanda peşmerge meclisinin de halen başkanı olan Yusuf Muhammed, Barzani'yi istifaya çağırdı.
Irak'ın Yüksek Adalet Konseyi, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin yardımcısı Kosrat Rasul'ün tutuklanması emrini verdi. Bu karara gerekçe olarak, Rasul'ün Kerkük kentini Kürt güçlerinden alan Irak ordusunu 'işgal güçleri' olarak nitelemesi gösterildi.
Artık bu aşamadan sonra bırakın Irak, Suriye, İran ve Türkiye'den koparılan parçalarla bir Büyük Kürdistan kurulmasını, Irak'ın kuzeyinde bile tek parça bir Kürdistan mümkün gözükmüyor.
İngiltere'de yayımlanan haftalık The Economist dergisinin bir analizi, Irak'ın kuzeyinde yaşanan bu parçalanmanın, Suriye'nin kuzeyinde bulunan PYD'nin hakim olduğu bölgede de planlandığını ortaya koydu. Malum, bu bölgede IŞİD'e yönelik yürütülen sözde operasyonlar, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı oluşumla gerçekleşiyor. Ve bu oluşumun ana omurgasını da PKK'nın Suriye kolu olan YPG oluşturuyor.
The Economist, bölünmenin önce SDG'de olacağını vurguluyor. Ve buna gerekçe olarak da PYD'nin "baskıcı yönetimi"ni gösteriyor. İfadeler aynen şöyle:
"Bölgenin otokratik yöneticileri, bir tür baskıyı bir diğeriyle değiştirmeye niyetli görünüyor. Son birkaç yılda Kürt milisler, Kuzey Suriye genelinde onlarca Arap köyünü dümdüz etti veya boşalttı. Ayrıca yüzlerce kişiyi SDG saflarında askere aldılar?
Asayiş insafsızca etkin bir güç ve bölge halkı savaştan yorgun düşmüş halde. Ancak uzun vadede, PYD'nin baskıcı yönetimi, aynı IŞİD'in doğuşuna yol açan bir Sünni Arap dışlanışını ortaya çıkartacak."
Economist, bu durumun SDG içinde de bölünmelere yol açabileceğini ve binlerce Arap'ın çoktan diğer güçlerin saflarına geçtiğini yazıyor.
Sadece sorun SDG'nin içindeki Arap unsurlara yönelik değil elbette? Economist, PYD'nin muhalefet eden Kürtler üzerinde de ciddi baskılar oluşturmaya çalıştığını yazıyor:
"PYD'nin diğer Kürtlerin muhalefetine de tahammülü yok. Geçen Mayıs'ta PYD'nin polis gücü Asayiş, Kamışlı'daki muhalefet partilerinin ofislerini bastı ve onlarca aktivisti tutukladı. Aktivistler, yarım milyona yakın Kürt'ün PYD'nin hâkimiyeti altında yaşamak yerine komşu ülkelere kaçtığını söylüyor."
Irak'ın kuzeyinde yaşanan Barzani'nin KDP'si ile Talabani'nin KYB'si arasındaki ayrışım, elbette ki Barzani yönetiminin baskıcı yönetimi ve ABD'nin desteğinin sürekli olacağını zanneden Barzani'nin tek adamlığa dayalı bağımsızlık arzusuydu.
Ama bunun böyle olmayacağını pratik olarak gördü. Şimdi aynı tavırlar PYD'de görülüyor ve bölünme sinyali Batılı basın organlarının gündeminde?
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, 17 yıldır "ABD kendisine vatan arıyor, vatan olarak da Ortadoğu coğrafyasını seçti" diyor. Yerleşmesi için de elbette ki buralarda güçlü iradelerin olmaması gerekiyor. Bu sebeple önce devletleri Türk, Kürt, Arap, Acem, Alevi, Şii, Sünni diye bölüyor, sonra da, Arapları kendi içinde, Kürtleri kendi içinde diğer bütün böldüklerini de kendi içinde bölüyor, parçalıyor.
Şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi Prof. Dr. Baş'ın, "Ey Kürt kardeşim, sakın aldanma, eğer oyuna gelirsen kaderin Filistinlinin kaderi gibi olur" ifadelerini?
Hala anlamadıysanız, daha çok çekeceğiniz var demektir. Çünkü ABD'nin asıl hedefi yaşadığımız coğrafyanın toprağı? Ve burada ne Kürt istiyor, ne Türk ne de Arap?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025