ABD, kiminle anlaştıysa, ittifak kurduysa, kime stratejik müttefikim dediyse emin olun ki en büyük darbeyi ona vurmaktadır ya da vuracaktır.
1991 yılında Körfez Harekatı'yla, 2003 yılında da bilfiil işgalle ABD'nin istediği şekle dönüşen Irak, bu dönüşümden sonra da ABD'den darbe yemeye devam etti.
ABD için, işgal sonrası Irak'ta, kurulan kukla bir hükümet ve kuzeyinde Barzani'nin başında olduğu federatif bir yapı yeterli olmadı. Terör örgütleriyle daha da şekillenmeye devam edilen Irak'ta, şimdi Barzani'nin bağımsızlığı, IŞİD'den kaçan insanların sığındığı binalara yapılan ABD hava saldırıları konuşuluyor.
ABD ordusu, Trump'tan "onaysız vur" talimatını alınca Irak'ta 3 binayı hedef aldı ve çoğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan 263 sivili katletti.
Kurulan Irak hükümeti, ABD'nin kukla hükümeti ve de Musul'a ABD'yle beraber operasyon yapıyorlar; mücadele edilen terör örgütünü İslam coğrafyasına musallat eden yine ABD ve Barzani'yi bağımsız ol diyen de ABD? Irak'ta bugün herkes ABD'nin talimatıyla iş görüyor, herkesin ne yapacağını, nasıl bir rol oynayacağını belirleyen senaryo sahibi ABD, onun sözünün dışına çıkan yok ama zerre kadar huzur yok, olan yüzlerce binlerce sivile oluyor. Bu da gösteriyor ki, ABD'nin getirdiği şey demokrasi değil, kaos, karmaşa, kan ve gözyaşı?
İkinci örneğimiz Türkiye olsun. Türkiye için ABD yıllardır "stratejik müttefik", "NATO ortağı"? Türkiye'nin siyasileri yıllardır ABD'siz hiçbir şeyin yapılamayacağı düşüncesiyle hareket ettiler, ABD'ye rağmen hiçbir adım atmadılar. Hatta ABD'nin Ortadoğu'yu kendine vatan yapma projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nde her türlü destek sunuldu. Peki, netice? 15 Temmuz darbe girişiminde ABD'nin rolünü Trump ifade etmişti ve başkanlık seçimi öncesinde attığı tweetinde bu darbede 13 üst düzey CIA personelinin görev aldığını belirtmişti. FETÖ elebaşısı Gülen'i ise her türlü belgeler sunulmasına rağmen teslim etmiyorlar.
Ülkemizi yıllardır tehdit eden terör örgütü PKK'yı da oluşturan, destekleyen ABD. Şimdi de onun Suriye uzantısını stratejik ortağı olarak ifade ediyor. İşin garip tarafı da, ABD'nin geçtiğimiz gün yayınladığı Sincar Raporu'nda ilerleyiş güzerhaglarının aktarıldığı haritada PKK-YPG-YBS tek ve aynı terör örgütü olarak tanımlanıyor. Yani ABD, YPG'nin ne olduğunu çok iyi bildiği halde onu sahadaki en iyi müttefiki olarak tanımlıyor. Kendisine defalarca "Türkiye mi, YPG mi" diye sorulduğunda açık açık, hiçbir tereddüt etmeden, en üst düzeyde "Elbette ki PYD, YPG" demişti.
Bunu Münbiç'te de görmedik mi? Sen yıllardır ABD'nin bir dediğini iki etmezsin; askerinin başına çuval geçirir, tepki bile göstermezsin; sınırlarını tanımadığı halde, en üst düzey NATO toplantılarında yetkililerimizin önüne Türkiye'nin bölündüğünü gösteren BOP haritaları koydukları halde hala İncirlik'i ABD'ye tahsis etmeye, radarını Kürecik'te konuşlandırmaya devam edersin. Ama o teröristi sana tercih eder. Bu duruşla Türkiye ABD'ye dosttan da öte ama ya ABD Türkiye için ne?
Gelelim, ABD ile Rusya'nın anlaşmasına? Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, ABD ile Rusya anlaştı ama bu iki dost anlaşması gibi değil elbette, Rusya'nın ABD'nin rayına, rotasına girmesi şeklinde? Rusya neden ABD ile anlaştı, çünkü mücadele etmek istemedi, yoruldu ya da korktu diyelim. Peki, anlaştığı zaman, mücadeleden kaçtığı zaman kurtuldu mu, ABD onu kendi haline, rahat bir şekilde bıraktı mı? Sizce bırakır mı?
Her zaman ifade ediyoruz, ABD düşmanlığı önce dostlarına gösteriyor. Rusya'nın, ABD'nin rayına girdiğinden bu yana iki yakası bir araya gelmiyor. Gürcistan konusunda baskılar arttı, Karadeniz ABD'nin gölü haline geldi, Çeçenistan bölgesi yeniden karışmaya başladı ve buradaki terör saldırısında 6 Rus askeri öldü.
ABD, Rusya'ya yaptırımlarını artırmaya başladı, yaptırım listesini genişletti, 8 Rus şirketine daha yaptırım kararı aldı.
Rusya'da, ABD üretimi Arap Baharı'nın, Ukrayna'daki turuncu devrimlerin benzerleri zuhur etmeye başladı. Rus ana muhalefet lideri Aleksei Navalni halkı 30'a yakın ilde sokağa döktü. Gösterilere her türlü kısıtlamalara rağmen 8 bin kişi katıldı. Gösterilerde "Kahrolsun Putin", "Putinsiz Rusya" sloganları atıldı. Navalni ve 700 gösterici gözaltına alındı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner'in, göstericilerin gözaltına alınmasını "demokrasiye bir hakaret" diye nitelemesine bakılırsa, ABD'nin rolü ortada?
Ve Almanya? NATO'da ABD'nin ortağı, BM'de 5 daimi üyeden biri, AB'nin lokomatif ülkesi ve de BOP'ta ABD'nin koalisyon ortağı, onun bir dediğini iki etmiyor.
İngiltere merkezli The Sunday Times gazetesi, Trump'ın Almanya Şansölyesi Angela Merkel'e 375 milyar dolarlık 'NATO savunma faturası' takdim ettiğini yazdı. Almanya bu belgeyi "öfke uyandırıcı" olarak niteledi. Hatırlarsanız, ABD istihbaratının daha önceleri Merkel'in telefonlarını dinlediği de ortaya çıkmıştı.
İşte ABD bu? Bu sebeple artık Türkiye olarak ABD sevdasından bir an önce kurtulup Atatürk'ün hedeflediği bağımsız ve milli politikalara dönmeliyiz. Bunda da kılavuzumuz, söylediği her öngörü çıkan Prof. Dr. Haydar Baş, yol haritamız ise dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli olmalıdır.
1991 yılında Körfez Harekatı'yla, 2003 yılında da bilfiil işgalle ABD'nin istediği şekle dönüşen Irak, bu dönüşümden sonra da ABD'den darbe yemeye devam etti.
ABD için, işgal sonrası Irak'ta, kurulan kukla bir hükümet ve kuzeyinde Barzani'nin başında olduğu federatif bir yapı yeterli olmadı. Terör örgütleriyle daha da şekillenmeye devam edilen Irak'ta, şimdi Barzani'nin bağımsızlığı, IŞİD'den kaçan insanların sığındığı binalara yapılan ABD hava saldırıları konuşuluyor.
ABD ordusu, Trump'tan "onaysız vur" talimatını alınca Irak'ta 3 binayı hedef aldı ve çoğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan 263 sivili katletti.
Kurulan Irak hükümeti, ABD'nin kukla hükümeti ve de Musul'a ABD'yle beraber operasyon yapıyorlar; mücadele edilen terör örgütünü İslam coğrafyasına musallat eden yine ABD ve Barzani'yi bağımsız ol diyen de ABD? Irak'ta bugün herkes ABD'nin talimatıyla iş görüyor, herkesin ne yapacağını, nasıl bir rol oynayacağını belirleyen senaryo sahibi ABD, onun sözünün dışına çıkan yok ama zerre kadar huzur yok, olan yüzlerce binlerce sivile oluyor. Bu da gösteriyor ki, ABD'nin getirdiği şey demokrasi değil, kaos, karmaşa, kan ve gözyaşı?
İkinci örneğimiz Türkiye olsun. Türkiye için ABD yıllardır "stratejik müttefik", "NATO ortağı"? Türkiye'nin siyasileri yıllardır ABD'siz hiçbir şeyin yapılamayacağı düşüncesiyle hareket ettiler, ABD'ye rağmen hiçbir adım atmadılar. Hatta ABD'nin Ortadoğu'yu kendine vatan yapma projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nde her türlü destek sunuldu. Peki, netice? 15 Temmuz darbe girişiminde ABD'nin rolünü Trump ifade etmişti ve başkanlık seçimi öncesinde attığı tweetinde bu darbede 13 üst düzey CIA personelinin görev aldığını belirtmişti. FETÖ elebaşısı Gülen'i ise her türlü belgeler sunulmasına rağmen teslim etmiyorlar.
Ülkemizi yıllardır tehdit eden terör örgütü PKK'yı da oluşturan, destekleyen ABD. Şimdi de onun Suriye uzantısını stratejik ortağı olarak ifade ediyor. İşin garip tarafı da, ABD'nin geçtiğimiz gün yayınladığı Sincar Raporu'nda ilerleyiş güzerhaglarının aktarıldığı haritada PKK-YPG-YBS tek ve aynı terör örgütü olarak tanımlanıyor. Yani ABD, YPG'nin ne olduğunu çok iyi bildiği halde onu sahadaki en iyi müttefiki olarak tanımlıyor. Kendisine defalarca "Türkiye mi, YPG mi" diye sorulduğunda açık açık, hiçbir tereddüt etmeden, en üst düzeyde "Elbette ki PYD, YPG" demişti.
Bunu Münbiç'te de görmedik mi? Sen yıllardır ABD'nin bir dediğini iki etmezsin; askerinin başına çuval geçirir, tepki bile göstermezsin; sınırlarını tanımadığı halde, en üst düzey NATO toplantılarında yetkililerimizin önüne Türkiye'nin bölündüğünü gösteren BOP haritaları koydukları halde hala İncirlik'i ABD'ye tahsis etmeye, radarını Kürecik'te konuşlandırmaya devam edersin. Ama o teröristi sana tercih eder. Bu duruşla Türkiye ABD'ye dosttan da öte ama ya ABD Türkiye için ne?
Gelelim, ABD ile Rusya'nın anlaşmasına? Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, ABD ile Rusya anlaştı ama bu iki dost anlaşması gibi değil elbette, Rusya'nın ABD'nin rayına, rotasına girmesi şeklinde? Rusya neden ABD ile anlaştı, çünkü mücadele etmek istemedi, yoruldu ya da korktu diyelim. Peki, anlaştığı zaman, mücadeleden kaçtığı zaman kurtuldu mu, ABD onu kendi haline, rahat bir şekilde bıraktı mı? Sizce bırakır mı?
Her zaman ifade ediyoruz, ABD düşmanlığı önce dostlarına gösteriyor. Rusya'nın, ABD'nin rayına girdiğinden bu yana iki yakası bir araya gelmiyor. Gürcistan konusunda baskılar arttı, Karadeniz ABD'nin gölü haline geldi, Çeçenistan bölgesi yeniden karışmaya başladı ve buradaki terör saldırısında 6 Rus askeri öldü.
ABD, Rusya'ya yaptırımlarını artırmaya başladı, yaptırım listesini genişletti, 8 Rus şirketine daha yaptırım kararı aldı.
Rusya'da, ABD üretimi Arap Baharı'nın, Ukrayna'daki turuncu devrimlerin benzerleri zuhur etmeye başladı. Rus ana muhalefet lideri Aleksei Navalni halkı 30'a yakın ilde sokağa döktü. Gösterilere her türlü kısıtlamalara rağmen 8 bin kişi katıldı. Gösterilerde "Kahrolsun Putin", "Putinsiz Rusya" sloganları atıldı. Navalni ve 700 gösterici gözaltına alındı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner'in, göstericilerin gözaltına alınmasını "demokrasiye bir hakaret" diye nitelemesine bakılırsa, ABD'nin rolü ortada?
Ve Almanya? NATO'da ABD'nin ortağı, BM'de 5 daimi üyeden biri, AB'nin lokomatif ülkesi ve de BOP'ta ABD'nin koalisyon ortağı, onun bir dediğini iki etmiyor.
İngiltere merkezli The Sunday Times gazetesi, Trump'ın Almanya Şansölyesi Angela Merkel'e 375 milyar dolarlık 'NATO savunma faturası' takdim ettiğini yazdı. Almanya bu belgeyi "öfke uyandırıcı" olarak niteledi. Hatırlarsanız, ABD istihbaratının daha önceleri Merkel'in telefonlarını dinlediği de ortaya çıkmıştı.
İşte ABD bu? Bu sebeple artık Türkiye olarak ABD sevdasından bir an önce kurtulup Atatürk'ün hedeflediği bağımsız ve milli politikalara dönmeliyiz. Bunda da kılavuzumuz, söylediği her öngörü çıkan Prof. Dr. Haydar Baş, yol haritamız ise dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli olmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Oğlunun elini öpen o örnek anne / 21.02.2025
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025
- Bütçe açığı vatandaşın sırtında / 18.02.2025
- ‘Sen peygamber değilsin fakat vezirsin’ / 15.02.2025
- Trump-FED kavgası: İkinci perde / 14.02.2025
- ‘Deli ol dünya senin kahrını çeksin’ dünyası! / 12.02.2025
- Gazze’yi alacak, finansı da İslam ülkelerinden / 11.02.2025
- ‘Güçlü’nün hukukuyla ‘adalet’ sağlanır mı? / 08.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Oğlunun elini öpen o örnek anne / 21.02.2025
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025
- Bütçe açığı vatandaşın sırtında / 18.02.2025
- ‘Sen peygamber değilsin fakat vezirsin’ / 15.02.2025
- Trump-FED kavgası: İkinci perde / 14.02.2025
- ‘Deli ol dünya senin kahrını çeksin’ dünyası! / 12.02.2025
- Gazze’yi alacak, finansı da İslam ülkelerinden / 11.02.2025
- ‘Güçlü’nün hukukuyla ‘adalet’ sağlanır mı? / 08.02.2025