ABD "deşifre olanlar"ı da deliğe süpürür

Millet olarak yıllardan beri iktidar koltuğuna oturttuklarımız, hep ABD'den, Avrupa ülkelerinden bunların küresel kuruluşlarından akıl almayı bir maharet zanneden, onlardan icazet almayı olmazsa olmaz kabul eden, onlar adına misyon yüklenmeyi amaç edinen siyasilerdi.Birbiri ardınca gelen iktidarlar, kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk'ün "Manda ve himaye asla kabul edilemez", "Bağımsızlık karakterimdir", "İstiklal harbi verdiğimiz batılı ülkelere karşı temkinli olma", "Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü", "Üniter yapının muhafazası", "Milli bir iktisat, milli bir siyaset" ve benzeri birçok temel ilkesini unuttular ve de devre dışı bıraktılar.Bugüne kadar ve bugün yaşadığımız millet aleyhine gelişen bütün olumsuz gelişmeler Atatürk'ün bu milli esaslara dayalı temel duruşundan uzaklaşıldığı içindir.Topraklarımız ve milletimiz üzerinde menfur emellere sahip olan yabancı ülkelerden icazet alma yoluna gidilirse, bu ülkeler seninle kurdukları sözde müttefikliği elbette ki kendi haline bırakmayacaklardır.Seni sürekli kontrol altında tutmak, hazmetmekte zorlandığın bazı noktalar olursa, reaksiyonu hızlandırmak için katalizör görevi üstlenecek, dışı Müslüman, içi ise ABD, AB sevdasıyla dolu, gönüllü bir takım unsurları devreye koyacaklardır ve de koymuşlardır.Devreye koydukları yerli unsurları, Milli Mücadele yıllarında "Yunan'a kurşun sıkmak küfürdür" fetvaları yayınlayarak, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin İngiliz adına, Fransız adına önünü kesme misyonunu yüklenmişlerin devamından seçmeleri de tesadüf değildir.ABD, kendisine icazet için gelenlere ya da bizzat icazet vererek rüzgar verdiklerine, "Benimle çalışacaksan, bu güvendiklerimi de içine alacaksın, onlara önemli noktalarda vazife vereceksin" dayatmasını yapmaktadır.Ve buradan da anlaşılmaktadır ki, ABD, kendisinden icazet alanlardan çok, hazmetme sorunu olmayan bizzat görev verdiklerini tercih etmektedir. ABD için icazet verilenler kullanım süresi dolduğunda öncelikli olarak deliğe süpürülecek olanlardır.Yalnız bugün ABD adına önemli misyonlar yüklenen ismi Cemaat ya da hizmet ne olursa olsun unsurların da en büyük sorunu "deşifre olma" konusudur. Bunlar bugüne kadar kimliklerini hep saklayarak gelmişlerdir ve bugün öğreniyoruz ki siyasi iradenin ABD'ye olan zafiyetinden faydalanarak birçok kurumda çok önemli mevkilere gelmişler. Fakat siyasi iradenin bir şekilde ayağına basınca, siyasi irade bunlarla ABD adına deliğe süpürüleceğini anlayınca kılıcını çekti. Ve bunlar deşifre oldular.Bu unsurların deşifre olmasının anlamı, artık yaptıkları her hareketin kontrol altına girmesi, bilinmesi anlamına gelmektedir. Hazırlanan porno kasetler, siyasi tuzaklar, siyasilerle cedelleşmeler göstermiştir ki, bu hareket "farklı" bir hizmet hareketidir, bizim bildiğimiz anlamda dine ya da millete değil ABD'nin, Vatikan'ın çıkarlarına hizmet anlamındadır.Siyasi irade, ABD'nin talimatıyla hareket eden, kendisine kılıç çeken bu unsurları ülkenin her noktasında temizleme harekatına girişmiştir.Türk milleti yolsuzluk yapana elbette ki kızmaktadır ama yolsuzluk yapandan daha çok yıllarca bu siyasilerle beraber yürüdükleri halde ABD'den aldığı talimatla bugün harekete geçen ve beraber çalıştıklarına şantaj yapmak için yıllarca aylarca yan yana oldukları halde sinsi deliller toplayanlara daha fazla kızmaktadır.Bu aşamada ABD, Türkiye üzerindeki planlarını devam etmek uğruna deşifre olan sadık hizmetkar cemaat mensuplarını harcamaktan geri durmayacaktır.BOP'u hayata geçirmek için 11 Eylül saldırılarını planlayan, deşifre olan ajanlarını konuşmasın diye kendisi bizzat öldürten ABD'den başka ne beklenir?Bütün bu anlattığımız gerçekler, Türkiye'nin ve Türk milletinin, başkalarının projelerinde misyon edinen, başlarının aklıyla hareket edenlerle değil, Atatürk gibi milli projelerle milletine hizmete kendisini adamış siyasilerle yürümesini zorunlu kılmaktadır.Görünen o ki bu liderlik vasfı sadece Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı ve Milli Ekonomi Modeli sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ta vardır.