Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde Hıristiyan Demokratlar, Sosyalistler ve Liberaller oy kaybederken, aşırı sağ partiler adeta oy patlaması yaşadı.Almanya'da euro karşıtı ve ırkçı söylemleri olan 'Almanya için Alternatif Partisi' (AFD) yüzde 7 oy aldı.İngiltere'de de milliyetçi söylemleriyle tanınan Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi, 24 üyesini AP'ye göndermeyi başardı.Fransa'da ise aşırı sağcı Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen büyük bir başarı elde etti.Zaferini kahkahalarla kutlayan Le Pen, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'ye üç şart sundu. Bu şartlar, Fransa'nın Türkiye'nin AB üyeliğinin veto etmesi, AB ile ABD'nin yürüttüğü Transatlantik Ticaret Anlaşması'nın sona erdirilmesi ve Fransa'nın Türkiye ile ortak çalışma yürüttüğü enerji ve demiryolu alanında faaliyet gösteren firma Alsom'un tamamen kamulaştırılması. Le Pen'in üç şartından ikisi Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Danimarka'da yabancı ve Müslüman karşıtlığı üzerinden siyaset yapan aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi, oylarını ikiye katladı.Kıbrıs Rum Kesimi'nde bile aşırı sağcı "Ulusal Halk Cephesi" ELAM seçimlerin kazananı oldu.Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan'da da durum bunlardan farklı değil.İngiltere'nin ırkçı partilerinden Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) lideri Nigel Farage, seçimden hemen sonra geçtiği kameraların karşısında sadece İngiltere'nin AB'yi terk etmesini değil, Avrupa Birliği'nin artık iptal edilmesi gerektiğini söylemişti. AP seçimlerinin sonuçları Avrupa Parlamentosu'nu Avrupa Birliği'ni istemeyenlerin dolduracağı gerçeğiyle bizi karşı karşıya bırakıyor. Dün kaleme aldığı yazısında Prof. Dr. Haydar Baş, "AB'yi kabul etmeyen bu halkların, Türkiye'yi kabul etmesi mümkün olabilir mi?" diye sormuştu.Avrupa Birliği'nden çıkmayı değil de Avrupa Birliği'ni iptal etmeyi düşünenlerin AB'de söz sahibi olduğu bir dönemde AKP hükümetinin AB ısrarında hiçbir değişiklik yok.Bırakın değişikliği, 2014 yılını AB yılı ilan eden bir AKP'yle karşı karşıyayız.AB Bakanı ve Baş müzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ise 2014?2017 yılları arasında Avrupa Birliği katılımı için Ulusal Eylem Planı hayata geçirileceğini açıkladı.Avrupa Birliği üyesi devletleri yönetenler AKP'nin AB'ye bağlandığı gibi AB'ye bağlansalar eminim "AB'yi iptal etmeyi" akıllarına bile getirmezlerdi.Bu da gösteriyor ki AB'ye üye hiçbir devlet AB'ye Katolik nikâhıyla bağlı değil. Bundan dolayıdır ki yıkılmaya yüz tutan AB'yi terk etmekte hiçbir beis görmüyorlar.Demek ki AB'ye Katolik nikâhıyla bağlananlar kolay kolay ondan ayrılamıyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024