AB anayasasına Fransa ve Hollanda referandumlarında 'hayır' çıkması ortalığı karıştırdı. Kimilerinin ezberi bozuldu, kimileri ezberi sürdürüyor. Halbuki AB, ilk darbeyi referandumla değil, daha önce Euro kriziyle almıştı. AB'yi bisiklet sürmeye benzeten jean Monnet , " AB uyum sürecinde herhangi bir duraklama ortaya çıkarsa, tekerlekleri dönmeyen bisiklet gibi devrilebilir" dedi. İşte beklenen bu duraklama, geçen sene Euro kriziyle kendini gösterdi.Nasıl oldu, hatırlatalım. Avrupa Para Birliği'ne üye ülkeler arasında "Büyüme ve İstikrar Paktı" kuruldu. Bununla "Euro Kriterleri" belirlendi. Bu kriterlere göre, bütçe açıklarının GSMH'ya oranı yüzde 3'ü geçmeyecekti. Ekonomik darboğaza giren Almanya ve Fransa bu oranın çok üzerine çıkarak, Euro Kriterlerini ihlâl ettiler. Avrupa Para Birliği'ne üye diğer ülkelerin ekonomi ve maliye bakanları, AB Komisyonu'na başvurarak Almanya ve Fransa'ya müeyyide uygulanmasını talep ettiler. AB komisyonu müeyyide uygulamadan kaçındı. Böylece AB ilk darbeyi aldı. Monnet'in deyimiyle, bisikletin tekerlekleri durdu. İspanya Başbakanı Jone Marie Aznar, bu durumu "geri adım" olarak nitelendirdi ve şöyle dedi: "Eyvah, bu AB için çok kötü bir gün". Nitekim de öyle oldu.Euro'nun fikir babası Columbia Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Robert Mundell, Euro'yu 1970'li yıllarda gündeme getirdiği zaman birçok kişi onu 'hayalcilikle' suçlamıştı. Hayal olarak görülen Euro, gerçek olunca, bu sefer Prof. Dr. Mundell, 'intor' adını verdiği küresel bir para teklifiyle ortaya çıktı ve şu tezi savundu: " Mevcut para sistemi tümüyle çökecek ve dünya bir kaosa sürüklenecektir. Onun için, bütün devletlerin kullanabileceği küresel paraya geçmek gerekir". Bu tez, bilimsel toplantılarda epeyce tartışıldı. Fakat şu sorulara cevap bulunamadı. Bir dünya merkez bankası kurulacaksa, bunun başkanı ve siyasi irade sahibi kim olacaktır? Bir kere daha anlaşıldı ki, tek para için kaçınılmaz şart, tek devlet olmaktır. Euro uygulamasını ağzı açık seyreden bazı AB'cilerimiz, Türk Lirasından altı sıfır atılması gündeme gelince, onlar da şöyle bir teklif ileri sürdüler: "Türk Lirasından altı sıfır atmanın bir maliyeti var. O maliyete katlanmayalım. Nasıl olsa AB'ye gireceğiz. Şimdiden Euro'ya geçelim". Birçok siyasetçi, yazar, çizer, iş ve bilim adamının bu teklife olumlu baktığı bir ortamda, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle diyordu: " Avrupa Para Birliği, başta Almanya olmak üzere birliğe üye ülkelerin ekonomilerine zarar vermiştir, zarar vermektedir. Zira böyle bir birlik ekonomik gerçeklere aykırıdır. Her ülke emisyonunu kendi ekonomik durumuna göre ayarlamak zorundadır. Aksi halde ekonomik durgunluk kaçınılmazdır. Göreceksiniz, AB dağılacaksa, Euro yüzünden dağılacaktır". Bu sözlerin söylendiği tarihten kısa bir zaman sonra, Euro krizi patlak verdi. Euro krizi, AB içindeki ilk krizdi ve gerçekten de bir dönüm noktası oldu. Söz konusu kriz, AB'nin daha ileriye gidemeyeceğini, duvara tosladığını gösterdi.AB ile hedef, Avrupa Birleşik Devletleri idi. Ortak para ile işte o ortak devletin temeli atılmıştı. Bir başka deyişle Euro, ekonomiden ziyade siyasi bir proje idi. Bu tutmayınca, temel yıkılmış oldu. Fransa ve Hollanda referandumlarından sonra, AB'li siyasetçilerin "milli paraya dönüş" çağrısı yapmaları, asıl çatlağın ve sıkıntının nereden kaynaklandığını göstermiyor mu? İtalya Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Robert Maroni, Kuzey Birliği Partisi (KBP) olarak İtalyan liderlerinden Liret'in yeniden tedavüle girmesi için referandum talep edeceklerini belirtti. Maroni'nin Euro'yu "gayri meşru çocuğa" benzetmesi de çok ilginçtir. Ayrıca, Almanya Maliye Bakanı Hans Eichel ile Almanya Merkez Bankası Başkanı Axel Weber, Euro uygulamasının zararlı olduğu konusunda hemfikir. Milli paraları Mark'a dönüşü ciddi ciddi tartışıyorlar. Hal böyle iken Türkiye'deki AB'ciler ve özellikle AKP'liler hâlâ "biz yolumuza devam edeceğiz" diyorlar. Biz de onlara, "yol bulursanız, yürüyebildiğiniz kadar yürüyün. Türk milleti atasının izindedir" diyerek sesleniyoruz. Belki duyarlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018