Dikkat tuzak var!AB şimdi bizden Kıbrıs dahil AB'nin yeni aldığı son on üyeyi içine alan yeni ek protokolü imzalamamız için dayatmaktadır. Aslında buna dayatma denmez, çünkü bizim o protokolü imza edeceğimize dahil söz verdiğimizi hatırlatmaktadırlar. Şimdi de sözünüzü yerine getirin diyorlar. Diğer taraftan şimdi o protokole atılacak imzanın yeni imzalara yol açacağı düşünülmektedir. Çünkü bu protokol Kıbrıs Rum kesimini tanıma biçimine getirilebileceğini düşündürmektedir. Onun için imzanın tanıma anlamına gelmediğini açıkça belirtmek gerekir diye düşünülmektedir. Aslında bu protokol Güney Kıbrıs'ın açıkça bir tuzağını ifade etmektedir. Bu şartı eğer koşmazsak ileride bundan ötürü canımızın çok sıkılacağı açıkça görülmektedir. Romano Prodi bile değişik konuşuyorİtalya'nın muhalefet Partisi lideri Romano Prodi Türk dostu olarak biliniyordu. Öte yandan geçenlerde yaptığı bir konuşmasında Türkiye'nin üyeliği tekrar düşünülmelidir demiş. Aslında çok doğru söylemiş. Bence sadece onlar değil esas bizim tekrar tekrar düşünmemiz gerekir. Çünkü tehlikeler bize yöneliktir. Onlara doğru değil. Prodi sözlerinde şöyle devam etmektedir: Biz Avrupalılar "Anne Türkler geliyor" kültürüyle yetiştirildik. Şimdi onlarla beraber nasıl yaşayabiliriz. Aslında Prodi doğrusunu söylemiş. Onun sözleri aynen vaki olan bir gerçeği ifade etmiştir. İtalya muhalefeti Liret muhalefeti olarak bilinmekteydi. Avro'ya karşı gelmekteydiler. Şimdi de Türklere karşı da olduklarını ifade etmektedirler. Tüm bunlar İtalya'da da AB muhalefetinin gittikçe güçlendiğini ifade etmektedir. Şu anda orada da Referandum yapılsa AB'nin reddedileceği düşünülmektedir. Avrupalılar şu anda kendi hayat zorluklarına bir bahane aramaktadırlar. İleride müzakere esnasında bizi vazgeçirmek için öyle şeyler isteyecekler ki biz korkunç ıstırap çekeceğiz. Aslında çok tehlikeli bir oyuna kapılmaktayız. Zamanında bundan vazgeçsek çok daha iyi olacaktır. Etrafımıza biraz daha net bir şekilde bakmaya vakit bulabilsek değişik alternatiflerin mevcut olduğunu görebileceğiz. Ama biz sadece AB diyoruz başka bir şey de demiyoruz. Buna öyle şartlanmışız ki beynimiz bunun dışında bir çalışma gösterememektedir. Ama özellikle düşünmemiz ve idrak etmemiz gereken husus ise şu olmalıdır: AB Ülkelerindeki Yöneticilerin ve halkın büyük bir kısmı İslam inancını geri bin din, Türkleri de ikinci sınıf bir millet olarak görmektedirler. Bunu kafalarından silmek için ise birçoğumuz ömrü yetmez! Türkiye kendine gel ve düşün, sen nereye aitsin İnsanların bazı özellikleri vardır. Mesela büyük bir salonu düşünelim, içine kadın erkek binlerce kimsenin mevcut olduğunu farzedelim. Onları bir müddet kendi hallerine bırakalım. Fazla zaman geçmeden insanların öbek-öbek üçer beşer kişiden ibaret küçük gruplar halinde toplandıklarını ve sohbetlere daldıklarını göreceğiz. Herkes kendine en uygun kimseleri bulacak ve onlarla bir nevi sohbete dalacaktır. Bu insanların tabii yapılarına bağlı olarak kendiliğinden tabii olarak oluşan bir durumdur. Çünkü insan kendine yakın düşüncede olanları seçecektir. Bazen birkaç grup değiştirdikten sonra kendi grubunu bulacak, bazen de ortalarda yapayalnız dolaşıp duracaktır -ta kendine uygun bir ortam bulana kadar-. Şunu da iyicene belirtelim: Her toplumun, her adet görenek ve geleneğin, her bilginin, her güzelliğin ve her düşüncenin bir çekici gücü - magnetik sahası vardır. Bizim magnetik sahamız, gönlümüzü çeken ve birleştiren magnetik - çekici gücümüz ise batınınki ile hiç uyuşmamaktadır. Onların magnetik sahasına girdiğimiz anda ise, ya kendimizi onların istedikleri şekle sokarız, yani Türklüğümüzden, inancımızdan ve özümüzden vazgeçeriz ya da hayatımız boyunca kendimize ve ona sebep olanlara lanetler yağdırırız. Yahu, Avrupa topraklarında ve Balkanlar'da, Kafkaslar'da ve diğer bölgelerde yaşayan Türk kardeşlerimize hiç mi bakmıyoruz. Onlara yapılan insanlık dışı işlemlerden hiç mi ders almıyoruz! Onları nasıl yok etmek istiyorlar diye hiç mi görmüyoruz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006