Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 100'üncü yıldönümü… 26 Ağustos'ta başlayan ve tarihte görülen en büyük "taarruzi savunma" örneği olan Büyük Taarruz'un sonuçlandığı, Milli Mücadele'de kesin zaferin ilan edildiği o kutlu gün… Bu büyük zafer, dahili ve harici düşmanları çatlatırcasına büyük bir coşkuyla kutlanmalı.
Hoş Geldin Atatürk eserinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, "Milli bayramlarını kutlayamayanlar dini bayramlarını kutlayamazlar."
Bu sebeple Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), Genel Başkanı Hüseyin Baş önderliğinde, yurdun dört bir tarafında, tüm teşkilatlarıyla Zafer Bayramını en güzel şekilde kutluyor ve kutlamaya da devam edecek. Bugüne kadar hep örnek oldu, bundan sonra da örnek olacak, dosta düşmana mesajını verecek.
Tüm milletimizin Zafer Bayramı kutlu olsun.
BTP lideri Hüseyin Baş'ın belirttiği gibi, "Mustafa Kemal, Müslüman Türk'ü bu topraklardan çıkarıp atmak isteyenlerin asırlık planlarını bozdu ve 'Bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır' dedi." Yine Sayın Baş'ın vurguladığı gibi, "30 Ağustos Zaferi olmasaydı, Malazgirt'in de, tarihteki diğer zaferlerin de hiçbir anlamı kalmayacaktı."
Bu vesileyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet dileriz.
Bizler milli bayramlarımızın anlamını ve de coşku ile kutlamayı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den öğrendik. Bugün dini ya da milli bayramlarımızı kutlayabiliyorsak bu, "Büyük Taarruz" sayesindedir. Zira vatan olmadan bayramların da bir anlamı kalmazdı.
Dün bize ait olan Balkanlarda, Avrupa topraklarında, Yunanistan'da bugün kurtuluş günü kutlamaları yapabiliyor muyuz? Yapamıyoruz, neden, çünkü oralar artık bizim vatan toprağımız değil.
Ata'mızın önderliğinde nereleri kurtarabildiysek, oraların kurtuluş günlerini kutlayabiliyoruz. Hala "Keşke Yunan galip gelseydi" diyenlerin peşinden gidenlere duyurulur. Bu sözü söyleyenin kendisi zaten bunun böyle olduğunu şimdi bulunduğu yerde pratik olarak görüyordur.
Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Zaferi, Ata'mızın mükemmel stratejisinin bir ürünüdür. Ama strateji ne kadar mükemmel olursa olsun böyle büyük bir zaferi maneviyat olmadan da asla başaramazdık. Hoş Geldin Atatürk eserinde, bunun böyle olduğunu müdellel bir şekilde görebilirsiniz.
Mustafa Kemal Paşa, İstiklal Mücadelesi'ne Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin huzurunda yaptığı "Evladını önüme aldım savaşa çıkıyorum, beni mahcup etme" duasıyla başlamıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli, Ehl-i Beyt imamlarından olan İmam Musa Kazım'ın torunudur, Horasan erenlerindendir, Anadolu insanının önce Müslüman olup sonra da Türk Milleti olmasında baş aktördür.
Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle, "Anadolu'da Kürt, Türk, Keldani, Yezdani vs. bütün etnik unsurlar, Hacı Baktaş'ın ve irşad ekibinin eliyle Müslüman Türk kimliğinde tek bilek tek yürek olmuşlardır."
Atatürk de, Kurtuluş Mücadelesi'ni bu temel üzerine bina etmiş, Cumhuriyeti yine bu temel üzerine kurmuştur.
Prof. Dr. Baş'ın eserinde delilleriyle görüyoruz ki; Atatürk dindar, hafız, Ehl-i Beyt soyundan, üzerinde İmam Ali'nin elinin olduğu bir maneviyat büyüğü, ağzı dualı Selanik Meydan Dedesi'dir.
Atatürk bu mücadelede duayı asla dilinden düşürmemiştir. İşte örnekler:
Meclis'te Başkomutanlık yetkisini aldıktan sonra yaptığı konuşma:
"Efendiler! Zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları, Allah'ın yardımıyla ne olursa olsun mağlup edeceğimize dair güven ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır? Sizlere bu bildiriyi yazdığım andan itibaren Allah'ın lütfuna dayanarak, iftiharla da büyük ve şerefli görevi yapmaya başlamış bulunuyorum? Düşman ordusunun yok edilmesi olan bu tek amacın elde edilmesi için gerekli olan her şey yapılacaktır. Lütuf Allah'tandır."
26 Ağustos sabahı Kocatepe'ye doğru çıkarken, "Allah Türk milletini ve ordusunu koruyacak, muzaffer edecektir" demiş ve o sırada namazını bitirmekte olan Fevzi Paşa'ya yaklaşarak, "Paşam, ordularımızın muzafferiyeti için dua edelim" demiştir.
Büyük Taarruz başlarken 26 Ağustos sabahı gözyaşı dökerek yaptığı dua:
"Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et. Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında çiğnenmesine müsaade etme."
Aynı gün, Türk topçuları düşman siperlerini dövmeye başladığında, "Allah'ım Türk milletini ve ordusunu koru" diye dua etmiştir.
Türk ordusu hücum işaretiyle "Allah Allah" sesleriyle düşmana saldırırken Mustafa Kemal de, "Allah Türk ulusunu ve ordusunu koruyacaktır" demiştir.
Büyük Taarruz sonrası 31 Ağustos 1922 sabahı savaş alanını gezerken Kızıltaş deresindeki binlerce ölüyü görünce ellerini açarak Fatiha okumuş ve şöyle dua etmiştir:
"Ya Rab, bana suç yazma, beni ölenlerin sorumlusu yapma. Yunanlılar yurduma girdi. Ulusumun namusuna saldırdı. Türklüğü ve sana inanıp dua eden Müslümanlığı yok etmek istediler. Yurdumu kurtarmak için bu savaşı yaptırdım. Beni istilacı kumandanlarla bir tutma! Türk ulusunun Kurtuluş Savaşı'ndan, dökülen kanlardan dolayı affet."
Ehl-i Beyt'i önüne alan, dilinden duayı eksik etmeyen, mükemmel bir strateji ortaya koyan, üzerinde İmam Ali'nin elinin olduğu mükemmel bir lider ve onunla beraber hareket eden inanmış bir millet. İşte Büyük Taarruz bu, Büyük Zafer bu?
Bu mükemmel denklem, sadece o günlerin değil, tüm zamanların zafer denklemidir. Anlayabilene?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025