24 Haziran'da yasama, yürütme ve yargının nasıl işleyeceği bilinmeyen, bir kesimin tek adamlık sistemi diğer kesimin ise özgürlük, gelişmişlik, zenginlik, çağdaşlık vs. olarak tanımladığı bir sistem için sandık kurulmuştu.
Tabi sandıktan önce bugün yaşananlar o gün de tekrar ediliyordu. AKP ve MHP hararetli bir şekilde başkanlık sistemini savunurken CHP ve İYİ Parti sözde muhalefet ediyordu.
Sayın Erdoğan, vatandaşın milli, manevi, dünyevi damarlarına kan pompalıyor, yeni sistemle devletimizin dünyada bir numara olacağını iddia ediyordu.
Öyle ki Sayın Erdoğan bir miting alanında; "Bu kardeşinize oy verin görün bakalım faizle nasıl mücadele edilecek".
Bir başka miting alanında da; "Bu kardeşinize oy verin görün enflasyonla nasıl mücadele edileceğini" diyordu.
Bir başka yerde; "Bu kardeşinize oy verin görün, dolar baronlarıyla, milletin parasını iç edenlerle nasıl mücadele edileceğini" diyordu.
Yeni sistemle hantal devlet (!) yapısından kurtulacağımız, dış politikada istikrar yakalayacağımız iddia ediliyordu.
Hukukun üstünlüğü, herkese eşit adalet, özgürlük gibi kavramlar yeni sistemle hayata geçirilecekti.
Hatta işsizliğin çaresi bile bu yeni sistem olarak gösteriliyordu.
Oysa ülkemizin sistem sorunu yoktu. Yönetim sorunu vardı.
Bu gerçeği haliyle iktidar kabul etmedi. Muhalefet ise bir planı, modeli olmadığı için bu sorunu halka anlatamadı.
El ele sandığa gittiler ve sandıktan iktidar, istediği sonucu aldı.
Vatandaşı bilmem ama bizler faizle, enflasyon ile dolar stokçuları ile küresel firmalar ile işsizlik ile nasıl mücadele edileceğini görmek istiyorduk. Çünkü vaat edilmişti.
'Özgürlükler ülkesi Türkiye' kapısının açılmasını bekliyorduk. Çünkü vaat edilmişti.
24 Haziran'dan sonra yaşadıklarımızdan sonra 'hani verdiğiniz sözler, nerde vaat ettikleriniz' sorusunu sormak zorunda kaldık.
Ekonomi battı. Dış politika çöktü. İç politika kin ve nefret söylemleriyle karanlığa gidiyor.
Parası olanların kur dalgalanmalarıyla ve zirve yapmasıyla daha çok parası oldu. Borçlu olanlarında daha çok borcu oldu.
Öyle ki devletin geliri artık borcun faizini ancak karşılıyor. Her doğan çocuk 5 küsur dolar borçla doğuyor, vatandaşın bankalara borcu 550 milyar TL.
125 ülkeden 136 çeşit tarım ürünü ithal ediyoruz.
Konkordato fırtınası devasa şirketleri yerle bir ediyor. Nasıl oluyorsa bir yıl içinde 400'den fazla fabrika yanıyor.
Koltuk sahipleri akrabalarını işe alırken sınavlarda birinci olanlar mülakatta eleniyor. Türkiye'den umudu kesen binlerce eğitimli genç yurt dışına gidiyor.
Rahip Brunson Amerika'ya, Deniz Yücel Almanya'ya giderken üstün hukukumuz öylece bakakalıyor.
Yandaş yazarların bir kısmı, 'Bu şan, şöhret merakının, bu israf ve savurganlığın, bu adam kayırmanın' bedelinin çok ağır olacağını yazarken bazıları da, 'Darbe dönemlerinde bile bu kadar baskı hissetmedim' itirafını yapıyor, ardından da kovuluyordu.
İşte 24 Haziran'dan sonraki 9 ayın ufacık bir bölümü.
Şimdi 31 Mart sonrası için yeniden şans istiyorlar. Hem de yalvarırcasına: "Ne olursunuz bizi zayıf düşürmeyin, bu seçim ders verme seçimi değil."
Peki, iktidar partisine yine şans verecek misiniz?
Sayın Erdoğan Elazığ mitinginde aynen şu cümleyi kurdu:
"Bu millet kendini hafife alanı, aşağılayanı, azarlayanı, milletin aklıyla hafızasıyla alay edeni er ya da geç ama mutlaka sandığa gömer."
Hafife alındığını, azarlandığını, aklıyla, hafızasıyla dalga geçildiğini hisseden var mı?
Akın Aydın / diğer yazıları
- AKP döneminde 28 Şubat manzaraları / 18.12.2024
- Türkiye’yi soracak olursanız! / 16.12.2024
- İsrail için milli stratejiler - 2 / 15.12.2024
- İsrail için milli stratejiler -1- / 14.12.2024
- ‘Türkiye, Türklerindir’ diyemeyenler bakın ne diyor? / 13.12.2024
- Yalan ve talan aynen devam ediyor / 12.12.2024
- Saddam, Kaddafi, Esad gitti, sırada kim var? / 11.12.2024
- Esad gitti diye sevinelim mi? / 10.12.2024
- Erdoğan’ın önünde iki yol vardı. O, BOP’u seçti / 09.12.2024
- Yalan söylediler / 08.12.2024
- Türkiye’yi soracak olursanız! / 16.12.2024
- İsrail için milli stratejiler - 2 / 15.12.2024
- İsrail için milli stratejiler -1- / 14.12.2024
- ‘Türkiye, Türklerindir’ diyemeyenler bakın ne diyor? / 13.12.2024
- Yalan ve talan aynen devam ediyor / 12.12.2024
- Saddam, Kaddafi, Esad gitti, sırada kim var? / 11.12.2024
- Esad gitti diye sevinelim mi? / 10.12.2024
- Erdoğan’ın önünde iki yol vardı. O, BOP’u seçti / 09.12.2024
- Yalan söylediler / 08.12.2024