Dünden devam ediyoruz. "İsrail için strateji üreten beyinlerden biri olan Oded Yinon, '1980'lerde İsrail için Milli Strateji' başlıklı raporunun amacını şöyle açıklıyordu;
"Bugün bizim en yüce ve en temel amacımız başta Ortadoğu olmak üzere Müslüman ülkelerin demografik, stratejik, etnik ve ekonomik bakımından yeni bir dengeye oturtmasını sağlayacak stratejiler geliştirmektir…"
Aynı şahsın 1982 yılında Enformasyon Dairesinin İbranice Yayın organı olan Kivunim'de yazdığı raporda ise özetle şöyle diyordu "Orta doğu bölgesi, her biri, birbirine düşman azınlıklardan ve etnik gruplardan oluşturulmuş 19 devlete bölünmüştür. Dolayısıyla her Müslüman Arap devleti içten etnik ve mezhepsel bölünme tehdidi altındadır.
Sosyolojik anlamda Suriye milleti ya da Irak milleti gibi bir millet olgusu yoktur. Bu devletlerin sınırları içinde farklı dini ve etnik guruplar vardır.
Irak, Suriye'den daha güçlüdür. Yakın gelecekte İsrail için en büyük tehdit Irak'ın gücüdür. Bizim için Irak'ın bölünmesi, Suriye'nin bölünmesinden daha önemlidir…
Irak, zengin petrol ve doğal gaz kaynakları, etnik ve mezhepsel farklılıklarıyla İsrail için sağlam bir hedef olmaya adaydır.
İsrail için Irak'ın bölünmesi, Suriye'nin bölünmesinden çok daha önemlidir. Irak, çoğunluğun Şii, yönetici azınlığın ise Sünni olmasına karşı özde komşularından farklı olmayan bir ülkedir.
Nüfusun % 65'nin iktidara hiçbir katılımı yoktur. İktidar % 20'lik bir seçkin Baas Partisi'nin elindedir. Irak-İran savaşı, Irak'ı parçalanmaya götürecek güç kayıplarına ve çökmesine sebep olacaktır.
Ayrıca Irak'ın kuzeyinde büyük bir Kürt nüfusu vardır. Yönetimin, ordu üzerindeki hakimiyetini ve petrol gelirini kaybettiği takdirde, Irak'ın geleceği Lübnan'ın geleceğinden farksız olacaktır.
İktidar % 20 Sünni grubun elindedir. Irak etnik ve mezhepsel olarak parçalanacaktır; kuzeyde bir Kürt Devleti, ortada bir Sünni ve güneyde Şii devleti…
Suriye
İktidardaki güçlü askeri rejim dışında Suriye'nin, temelde Lübnan'dan hiçbir farkı yoktur. Suriye'nin, kıyısında bir Alevi devleti, Halep bölgesinde bir Sünni devletine bölünmesi kaçınılmazdır…"
ABD Başkanı Donald Trump'ın, (2018) ABD Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyıp, işgal altındaki topraklarda İsrail yerleşim yerlerinin genişlemesine izin vermesi, Yinon Planı kapsamında formüle edilen "Büyük İsrail" projesinin uygulamasının bir parçasıdır.
Görüldüğü gibi Orta doğu da yaşanan iç savaş ve bölünmeler tesadüfen değil, uzun süreli taktik ve stratejik planların uygulanması sonucu gerçekleştiğini göstermektedir.
Başta İsrail olmak üzere bölge üzerinde planları olan devletler, yüzyıl önce oluşmasına katkı sağladıkları etnik ve mezhepsel farklılıkları kullanarak hedeflerine ulaşmışlardır.
Suriye'de Sünniler çoğunlukta olmasına rağmen, yönetim nüfusun sadece %12'sini oluşturan Şii azınlığın kontrolünde.
Irak nüfusunun ise çoğunluğun Şii olmasına rağmen, yönetimdeki azınlık Sünni'dir.
Nüfusun %65'i politik konularda söz sahibi değildir, %20'lik elit bir zümre tüm gücü elinde tutmaktadır.
Kuveyt'te, Kuveytliler nüfusun sadece % 25'ini oluşturmaktadır.
Bahreyn'de Şii'ler çoğunluktadır. Ancak güç onlarda değildir. Birleşik Arap Emirlikleri'nde Şii'ler yine çoğunlukta olmasına rağmen, Sünni'ler yönetimdedir.
Amman ve Kuzey Yemen içinde aynı şey geçerlidir. Suudi Arabistan'da yönetim Suudi bir azınlık gücün elinde bulunmaktadır.
Görüldüğü gibi batılı güçler için Sünni veya Şii olmak önemli değildir. Önemli olan istenildiği zaman iç çatışma çıkarmaya olanak verecek idari yapılanmayı kurmaktır.
Bunun için bazı ülkelerde Şii azınlığa, bazı ülkelerde ise Sünni azınlığa yönetim teslim edilmiştir.
Bugün bölgede yaşanan çatışmaların aslında 100 yıl öncesi bir İngiliz stratejisi olduğunu biz bugün anlıyoruz.
1982 yılında yazılmış olan bu raporda geçen "Irak'ın ve Suriye'nin bölünmesi" hedefi, bugün gerçekleşmiştir.
Ama plan yüz yıl öncesinden yapılmıştır. Raporda Irak'ın kuzeyinde bir Kürt Devleti, ortada Sünni, güneyde ise Şii Devletleri olarak üçe bölüneceği öngörülmektedir.
Bugün Irak fiilen bu tarife göre bölünmüş durumdadır. Bu parçalanmanın mimarı ise Ortadoğu politikasını İsrail'e endekslemiş olan süper güç ABD ve İngiltere'dir. (Kaynak; Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research Cilt: 11 Sayı: 59 Ekim 2018 Issue: 59 October 2018)
Senin tarih bilgin yok mu?
BTP'nin ebedi genel başkanı merhum Prof. Dr. Haydar Baş 2010 yılında şöyle diyordu:
"ABD'nin İsrail varken Türkiye ile birlikte olması, hele hele İsrail'in olmadığı bir denklemde bulunması asla mümkün değildir.
Ne yaptı Türkiye? Osmanlıcılık akımı ile birlikte Ortadoğu'yu kendi hâkimiyetine alacak; ABD ile birlikte bir ortak irade geliştirecek.
Yani bir hayal ve vehim peşinde koşmaya başladı. Bunun içinde dinler arası diyalog, Medeniyetler arası İttifak projeleriyle Ortadoğu insanını ikna etmek de var...
Sen hangi medeniyeti birbiriyle barıştıracaksın. Senin tarih bilgin yok mu? Hiç mi maziye bakıp da bir ders almadın? Hiç mi sana dedelerin, ninelerin bir hikâye anlatmadı?
Bunların davranışları ne milli, ne dini ne de milletlerarası hukuk temeline oturuyor.
Sen kalkacaksın, bugüne kadar var olan mücadeleni bir kalemde sileceksin, barış güvercini uçuracaksın. Bu onun acı faturasıdır. İsrail Büyükelçiliğinin kapısına gitmektense, bu hükümetin kapısına gitmek lazım."
- İsrail için milli stratejiler -1- / 14.12.2024
- ‘Türkiye, Türklerindir’ diyemeyenler bakın ne diyor? / 13.12.2024
- Yalan ve talan aynen devam ediyor / 12.12.2024
- Saddam, Kaddafi, Esad gitti, sırada kim var? / 11.12.2024
- Esad gitti diye sevinelim mi? / 10.12.2024
- Erdoğan’ın önünde iki yol vardı. O, BOP’u seçti / 09.12.2024
- Yalan söylediler / 08.12.2024
- Mehmet Şimşek’ten Berat Albayrak tekerlemesi / 07.12.2024
- Ehl-i Beyt'i sevenlerin özellikleri imamet hakikati / 06.12.2024