Yüz yıl önce İngilizlerin gazına gelen Şerif Hüseyin, yine İngiliz planları doğrultusunda 'Türkler, İslam'ın düşmanı' ana başlığında Arapları, Osmanlıya (Türklere) karşı isyan ettirdi. Bu isyanlar neticesinde on binlerce Mehmetçiğimizi şehit ettiler.
İngilizler, bağımsız devlet hayali kuran ve halifeliğini ilan eden Şerif Hüseyin'in karşısına bu kez bizzat mezhep kurdurdukları (Vahhabilik) Abdülaziz bin Suud'u çıkardılar. Vahhabiler, Şerif Hüseyin'i kâfir, ilan edip Hicaz Halifeliğini yıktılar. Şiileri, Alevileri kadim düşman ilan ettiler.
100 yıl sonra aynı oyun tekrar sahnede. Emperyalist-Siyonist zihniyet hem küresel boyutta hem de İslam coğrafyasında vekâlet verdikleri siyasetçiler ve de din adına öne çıkardıkları isimler, yapılar ve de zaten avuçları içindeki medya aracılığıyla ayrıştır-böl ve düşman et, planlarını aynen devam ettiriyorlar.
Son yüz yılın birkaç başlığı hatırlayın;
'Saddam Hüseyin halkını katlediyor, kimyasal bomba kullanıyor'
'Libya'da zulüm. Kaddafi, kendi halkını katlediyor'
'İran, Safevî imparatorluğu kurmak istiyor'
'İran, Filistin'i savunma konusunda samimi değil, İran-İsrail dostluğu devam ediyor'
'Şiiler, Sünnilere baskı yapıyor'
'Esad rejimi, Sünni Müslümanlara karşı, Müslümanlar, Esad ailesinin baskısına maruz kalıyor'
Aynı mantık, Şii dünyasında da benzer söylemlerle kitabı bir, kıblesi bir, aynı İlaha ve aynı Peygambere inanan milyonları, birbirine düşman etti, birbirlerini katlettirdi. Soruyorum; Kim, kazandı?
Suriye'de 6 devlet
Netenyahu, Esad'ın devrilişini 'tarihi bir gün' olarak tanımladı ve Golan Tepelerinin sonsuza kadar İsrail toprağı olduğunu ilan etti.
Ardından Genelkurmay Başkanı, 'yeni cephemiz Suriye'dir' açıklamasını yaptı. Havadan Şam ve Lazkiye'yi bombalayan İsrail, kara birliklerini de Suriye'ye soktu.
Ve İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar: "Tüm bölgede egemenliğe sahip tek bir Suriye devletini düşünmek gerçekçi değil. Mantıklı olan, Suriye'deki azınlıklar için özerklik ve belki de federal yönetim aramaktır' sözleriyle 100 yıl önceki Sykes-Picot Anlaşması yeniden canlandırdı.
Sykes-Picot Anlaşması 1916 yılında Birleşik Krallık ve Fransa arasında imzalanan, Rusya ve İtalya tarafından onaylanan, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması durumunda karşılıklı olarak kabul edilen etki ve kontrol alanlarını tanımlayan gizli bir anlaşmadır.
Anlaşmaya göre bugünkü adıyla Güney İsrail ve Filistin, Ürdün ve Güney Irak'ın kontrolünü ve Akdeniz'e erişim sağlamak için Hayfa ve Akka limanlarını içeren ek küçük bir alanı İngiltere'ye veriliyordu.
Fransa ise Türkiye'nin güneydoğusunu, Kürdistan Bölgesi'ni, Suriye ve Lübnan'ı kontrol edecekti.
Kitaplarda, Selahaddin'in mezarına tüküren General Henri Gouraud, Şam'ı ele geçirdikten sonra Suriye'yi şu devletlere böldü, başlığıyla şunlar yazar:
Şam (1920),
Halep (1920),
Alevi devleti (1920),
Cebel Dürzi (1921),
İskenderun Sancağı (1921),
Büyük Lübnan Devleti (1920)
Başardılar. Vahim olan ise kutlamaları bizimkilerin yapması!
'Kürdistan' hayali kuranlar da zafer kutluyor
TBMM'de, Sayın Bahçeli DEM Parti başkanını uzun uzun alkışladığı sıralarda Irak Kürdistanî Parti kurucu başkanı İbrahim Halil Baran: "Irak yıkıldı. Suriye yıkıldı. İran'da yıkılacak. Ondan sonra sıra Türkiye'ye gelecek. Türkiye'yi uyarıyorum, seve seve Kürtlere hakkını vereceksiniz. Yoksa sonunuz Suriye ve Irak gibi olur" diyordu.
Yıllardır, 'Türkiye, Türklerindir' cümlesine tahammül dahi edemeyen iktidar partisi kurmayları bugün, 'Suriye Suriyelilerindir' derken, Suriye'nin % 40'ını kontrol eden PKK/ PYD/YPG terör örgütünün her an Suriye'de bir 'Kürdistan' ilanı edebileceği, gerçeğini gündemlerine bile almıyorlar.
İktidar ve muhalefete sorularım var
1- Bir yıldan fazladır Filistin'deki İsrail katliamları, son 3 aydır İsrail'in, Lübnan'daki katliamları gündemdeydi. Ne oldu da bir anda Suriye resmen parçalandı?
2- Esad yönetiminin düşmesi, İsrail'in lehine midir yoksa aleyhine mi?
3- Diyelim ki Sayın Erdoğan'ın kehaneti gerçekleşti ve 'Suriye'yi, Suriyeliler' yönetmeye başladı. Sayın Erdoğan'ın bahsettiği Suriyeliler, Türkiye için nasıl bir duruş gösterecekler?
4- Saddam Hüseyin, Muammer Kaddafi ve Beşşar Esad artık yok. Hepsi aynı yöntemle devrildi. Hepsinin heykelleri aynı şekilde yıkıldı. Sırada kim var?
5- AKP'den önce Türkiye'nin güney sınırlarında Irak ve Suriye vardı. Irak sınırımız artık Irak Kürdistan'ı.
Peki, Suriye'deki sınır komşumuz kim? PKK-PYD mi? HTŞ mi? ÖSO mu? En Nusra mı? Yoksa bu terör yapılarının sahibi olan ABD ve İsrail mi? Kim, Türkiye'nin güney komşusu?
6- Paramparça olmuş bir Suriye mi, Türkiye'nin çıkarına yoksa Türkiye ile iyi geçinen tek parça bir devlet mi Türkiye'nin çıkarına?
7- Dün Irak'ta, Müslüman katleden ABD askerlerine dua eden Erdoğan bugün Şam'a ilerleyen isyancılara dua ediyor. Kazandıkları zaferden (!) ötürü tebrik ediyor.
Merak ettiğim, 'Fırat'ın doğusu kırmızı çizgimizdir' dedikten sonra o bölgede PKK-YPG terör devleti kuruldu. Her başlığa giren Sayın Erdoğan bu başlığa neden hiç girmiyor?
8- Sayın Erdoğan'ın bu duruşu Rusya ve İran ile ilişkilerimize nasıl yansıyacak?
9- Bu yaşanılanların BOP'un parçası olmadığına inanan var mı?
10- BTP Lideri Baş'ı; 'Saddam'ın heykelini balyozla yıkan adam Hasan El Jaburi: "Bir Saddam gitti bin Saddam geldi."
Benim uyanık geçinen kardeşim şimdi bir Esad gitti bin Esad gelecek' sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Esad gitti diye sevinelim mi? / 10.12.2024
- Erdoğan’ın önünde iki yol vardı. O, BOP’u seçti / 09.12.2024
- Yalan söylediler / 08.12.2024
- Mehmet Şimşek’ten Berat Albayrak tekerlemesi / 07.12.2024
- Ehl-i Beyt'i sevenlerin özellikleri imamet hakikati / 06.12.2024
- Erdoğan ile Esad empatisi yapalım mı? / 05.12.2024
- Ahmaklığın bu kadarı da fazla ama / 04.12.2024
- Abdullah Öcalan, Bahçeli’den de, Erdoğan’dan da basiretliymiş / 02.12.2024
- Sosyal devlet ancak BTP ile mümkün / 01.12.2024