Her yılbaşlarında dostlar birbirlerine, devlet yöneticileri de ulusa iyi niyetlerini iletirler. 2016 Yılı'na girerken de yine güzel dileklerde bulunulmuş ulusa moral verilmişti.
Ne yazık ki evdeki söz çarşıda geçmedi. Ulusumuz alışık olmadığı ölçüde olumsuzluklarla karşılaştı. Bir koyup üç alacağız zihniyetine sahip olanlar ve ABD'nin buyruğundan çıkamayanlar ve onların ayak oyunlarına gelenler, ülkemize bugünkü tabloyu armağan ettiler.
Ben yanılabilirim veya duygusal da düşünebilirim. Yanlış düşünüyorsam okurlarım lütfen darılmasınlar. Bizim en uzun sınırımız Suriye iledir 900 km uzunluğunda bu sınırda bir asra yakındır sorun yaşamadık. Suriye topraklarında yaşayan birçok insanla Güneydoğu insanımızın ya kan bağları vardır veya kız alıp vermekten dolayı ailevi dostluklar kurulmuştur. O nedenle sıkı bir sınır denetimi de yoktu.
Doğrudur, "Ne Şam'ın şekeri, ne Arap'ın yüzü" diye bir söz yerleşmiştir sözlü edebiyatımıza. Ama bu sözün kaynağı Cumhuriyet yönetimimizden çok, eskilerdedir. Ganimet toplamak ve sarayı lüks içinde yaşatmak için Fizan'dan Mısır'a; Mekke'den Medine'ye at koşturduk ve insanları vergiye bağladık. Elbette ki o insanlar bizi sevmeyecek ve yeri gelince de arkadan bıçaklayacaklardı. Ama Atatürk'le "Yurtta barış dünyada barış" yaklaşımı ile İslam ülkelerinin içişlerine karışmadık ve ülkeler arasında saygı sevgiye dayalı dostluklar kuruldu.
Suriye'nin içişlerine karışmak ve meşru yönetime karşı baş kaldıran kişilere sahip çıkmak bizi çıkmaz yola götürdü. Bizim meşru Suriye başkanı ile ne sorunumuz olabilirdi? Ama birilerinin itelemesiyle kendimizi Suriye topraklarında bulduk.
"Kurt dumanlı havayı sever" öz sözü tam IŞİD için söylenmiş gibi. Suriye'nin iç karışıklığından yararlanan ve karışıklıktan yararlanmak isteyen devletler için özellikle BOP'un gerçekleşmesi için gayret edenlere, terör örgütleri, bulunmaz nimettirler. ABD ve İsrail Ortadoğu'nun huzura kavuşmasını değil bölerek yönetmeyi istiyor. Rusya, İran ve Türkiye'nin Ortadoğu için oluşturdukları yaklaşım sevindirici bir olaydır. Çünkü Biz bugün Suriye'nin içinde savaşıyorsak oradaki terör örgütlerini temizlemek içindir. Bir de kendi sınır güvenliğimiz hedeflenmektedir. İslam Dini ile uzak yakın ilgisi olmayan bu örgüt, kısa zamanda canavar oldu ve karşımıza çıktı. Bu canavarın büyütülmesinde payları olanlar kendi kazdıkları kuyuya düşerler.
Tarihin derinliklerine baktığımızda istilacı ülkeler, istila ettikleri ülkelerden er veya geç çıkmak zorunda kalmışlardır. Güneş Batmayan İmparatorluk (İngiltere) sömürdüğü ülkelerden çekilmek zorunda kaldı. Aynı şeyi Fransa için de söyleyebiliriz. Viyana kapılarından Arap Yarımadası'nın tümünü topraklarında bulunduran Osmanlı İmparatorluğu da yine canlı örnektir.
Siyaset zor sanattır. Dantel gibi ilmik ilmik dokunur. Bir yerdeki boşluk ördüğün metrelerce dantelin değerini sıfırlar. Dış politikayı iyi bilen uzman kişilerin bilgisine, sezişine kulak vermek gerekir. Dost doğru söylediği için kimilerine acı gelebilir. Ama doğru tektir.
Yüzlerce kınalı kuzumuz öldürüldü. Nice çocuklar babasız nice anneler, babalar evlatsız ve nice eşler kocasız kaldılar. Cenaze törenlerine katılarak orada küçük bir çocuğu kucağa almak ve boy göstermek acılı insanların acılarını dindirmiyor ki.
Hiçbir ülkede askeri yaklaşımlarla barış sağlanamamıştır. Barış siyasi sorumluluk ister ve masa başında çözülür. Onun için Devletimizi yönetenler lütfen siyasi sorumluluklarını yüklensinler ve ülkeyi kan gölünden kurtarsınlar.
2016 Yılı biterken gelecek yılda bizi huzur içinde yaşatmaları en büyük isteğimizdir.
Haydı kolay gelsin.
Ne yazık ki evdeki söz çarşıda geçmedi. Ulusumuz alışık olmadığı ölçüde olumsuzluklarla karşılaştı. Bir koyup üç alacağız zihniyetine sahip olanlar ve ABD'nin buyruğundan çıkamayanlar ve onların ayak oyunlarına gelenler, ülkemize bugünkü tabloyu armağan ettiler.
Ben yanılabilirim veya duygusal da düşünebilirim. Yanlış düşünüyorsam okurlarım lütfen darılmasınlar. Bizim en uzun sınırımız Suriye iledir 900 km uzunluğunda bu sınırda bir asra yakındır sorun yaşamadık. Suriye topraklarında yaşayan birçok insanla Güneydoğu insanımızın ya kan bağları vardır veya kız alıp vermekten dolayı ailevi dostluklar kurulmuştur. O nedenle sıkı bir sınır denetimi de yoktu.
Doğrudur, "Ne Şam'ın şekeri, ne Arap'ın yüzü" diye bir söz yerleşmiştir sözlü edebiyatımıza. Ama bu sözün kaynağı Cumhuriyet yönetimimizden çok, eskilerdedir. Ganimet toplamak ve sarayı lüks içinde yaşatmak için Fizan'dan Mısır'a; Mekke'den Medine'ye at koşturduk ve insanları vergiye bağladık. Elbette ki o insanlar bizi sevmeyecek ve yeri gelince de arkadan bıçaklayacaklardı. Ama Atatürk'le "Yurtta barış dünyada barış" yaklaşımı ile İslam ülkelerinin içişlerine karışmadık ve ülkeler arasında saygı sevgiye dayalı dostluklar kuruldu.
Suriye'nin içişlerine karışmak ve meşru yönetime karşı baş kaldıran kişilere sahip çıkmak bizi çıkmaz yola götürdü. Bizim meşru Suriye başkanı ile ne sorunumuz olabilirdi? Ama birilerinin itelemesiyle kendimizi Suriye topraklarında bulduk.
"Kurt dumanlı havayı sever" öz sözü tam IŞİD için söylenmiş gibi. Suriye'nin iç karışıklığından yararlanan ve karışıklıktan yararlanmak isteyen devletler için özellikle BOP'un gerçekleşmesi için gayret edenlere, terör örgütleri, bulunmaz nimettirler. ABD ve İsrail Ortadoğu'nun huzura kavuşmasını değil bölerek yönetmeyi istiyor. Rusya, İran ve Türkiye'nin Ortadoğu için oluşturdukları yaklaşım sevindirici bir olaydır. Çünkü Biz bugün Suriye'nin içinde savaşıyorsak oradaki terör örgütlerini temizlemek içindir. Bir de kendi sınır güvenliğimiz hedeflenmektedir. İslam Dini ile uzak yakın ilgisi olmayan bu örgüt, kısa zamanda canavar oldu ve karşımıza çıktı. Bu canavarın büyütülmesinde payları olanlar kendi kazdıkları kuyuya düşerler.
Tarihin derinliklerine baktığımızda istilacı ülkeler, istila ettikleri ülkelerden er veya geç çıkmak zorunda kalmışlardır. Güneş Batmayan İmparatorluk (İngiltere) sömürdüğü ülkelerden çekilmek zorunda kaldı. Aynı şeyi Fransa için de söyleyebiliriz. Viyana kapılarından Arap Yarımadası'nın tümünü topraklarında bulunduran Osmanlı İmparatorluğu da yine canlı örnektir.
Siyaset zor sanattır. Dantel gibi ilmik ilmik dokunur. Bir yerdeki boşluk ördüğün metrelerce dantelin değerini sıfırlar. Dış politikayı iyi bilen uzman kişilerin bilgisine, sezişine kulak vermek gerekir. Dost doğru söylediği için kimilerine acı gelebilir. Ama doğru tektir.
Yüzlerce kınalı kuzumuz öldürüldü. Nice çocuklar babasız nice anneler, babalar evlatsız ve nice eşler kocasız kaldılar. Cenaze törenlerine katılarak orada küçük bir çocuğu kucağa almak ve boy göstermek acılı insanların acılarını dindirmiyor ki.
Hiçbir ülkede askeri yaklaşımlarla barış sağlanamamıştır. Barış siyasi sorumluluk ister ve masa başında çözülür. Onun için Devletimizi yönetenler lütfen siyasi sorumluluklarını yüklensinler ve ülkeyi kan gölünden kurtarsınlar.
2016 Yılı biterken gelecek yılda bizi huzur içinde yaşatmaları en büyük isteğimizdir.
Haydı kolay gelsin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023