Önceki gün, 20 Kasım Dünya Çocuk Günü, kutlandı(!)
Çocuk ve gençler, bir ülkeyi oluşturan toplumun, üzerinde özenle durulması, gözetilmesi, eğitilmesi, şiddetten, ihmal ve istismardan korunması gereken kesimidir. Ülkelerin çağdaşlık düzeyleri çocuk ve gençlere verilen değerle koşuttur.
Çocuk işçiliğinin hâlâ konuşulduğu, örgütlerin kullandığı çocuk savaşçıların dramı, mültecilerin kayıp nesilleri… Ve "Çocuk Günü" … Hangi yüzle ve nesini kutlayacağız bunun!..
Bir arpa boyu yol alınmasa da, geçmişi bir yoklayalım:
Çocuk hakları alanında ilk adım 1924 tarihinde Milletler Cemiyeti döneminde, Cenevre'de beş ilkeden oluşan bir Bildirge ile atılmıştır. Bu bildirge daha sonra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından benimsenerek 20 Kasım 1959 tarih ve 1386 sayılı karara dönüştürüldü.
Uluslararası Çocuk Yılı kabul edilen 1978'de Polonya, 1959 tarihli Genel Kurul Kararına dayanarak, Birleşmiş Milletler'e çocuk hakları üzerine bir sözleşme taslağı sundu. Taslak uzun bir süre sonra BM Genel Kurulu'nda 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edildi. Burada ilginç nokta şu; dün çocuk hakları taslağını hazırlayan Polonya bugün sınırlarındaki mültecilere ve çocuklarına karşı sürdürdüğü acımasız davranışına nasıl bir açıklama getirecektir? Aynı soruyu BM'ye ve çocuk hakları sözleşmesine imza atan taraf ülkelere de soruyoruz.
Biz de, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni 14.9.1990 tarihinde imzaladık ve 9.12.1994 tarihinde 4058 sayılı kanunla onayladık. İç hukukumuzun bir parçası oldu.
Ne var ki, bugün ülkemizde çocuklara çok hoyrat davranan, onlara yönelik sevgisiz eylem ve söylemlerle, çocuk ve onların ailelerini örseleyen bir devlet yönetim biçimi egemendir. Sadece örselenmek değil, çocuk ve gençler bugünkü yönetimin şiddet içeren yaklaşımlarıyla yaşamlarını, bedensel ve ruhsal bütünlüklerini yitirmektedirler.
Ülke yönetimini elinde tutmakta olan güçlerim ana özelliği, halkını, insanını sevmek ve bu sevgi ve özeni temel alarak, o ülke halkına hiçbir ayrım göstermeksizin insancıl, çağdaş nitelikli bir yaşam biçimi sağlamak olmalıdır. Anayasamızın 2.maddesindeki sosyal devlet ilkesi ve bu ilkeyi yorumlayan 5.maddesi de bunu emretmektedir. Anayasa metni kapsamındaki "Başlangıç" bölümü de aynı yöndedir.
Çocuk ve gençlere şiddet uygulayan, onların yaşamlarını yitirmelerine neden olan ve olanlardan hiç pişmanlık payı çıkarmayan katı, sert, acımasız, insanca tutum ve söylemlerin uzağında kalmayı özellikle yeğleyen bir devlet yönetiminin varlığı, o ülke çocukları ve gençleri için çocuk ihmali ve istismarı açısından önemli bir risk faktörüdür.
İşte size itiraf gibi bir açıklama… Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanından: Sokaklarda zorla çalıştırılan ve dilendirilen 27 bin 520 çocuk var!
Gençlerimizi zulmün arka sokaklarında pusu kurmuş olan ölüme teslim eden; çocuk ve gençlerimizi sorgulamalara çeken, ancak onların özgürce dünyayı, çevrelerinde olup bitenleri sorgulamalarına izin vermeyen, tüm yaklaşımları kınar; toplumu, çocuk ve gençlerin, uygar bir düzende gelişimlerinin önünü açan aydınlık, güzel günlere çıkmalarında, onların destekçisi olmaya çağrıda bulunuyoruz, Dünya Çocuk Günü dolayısıyla.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023