30 Ağustos, Kurtuluş Savaşının fiili olarak sona erdiği tarihtir. Bugün bağımsızlığın ispatı olarak tarihe not düşülmüştür.
19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk, Samsun'a çıkarak Kurtuluş Savaşını başlatmıştır. O gün Türkiye'nin hali ve manzarası çok acınasıdır. 1. Dünya Savaşından çıkan millet fakr-u zarûret içindedir. Devlet azımsanmayacak kadar toprak kaybetmiştir. Millet darmadağın olmuştur. Osmanlı Devleti fiili ve hukuki olarak bitmiştir. Elimizde kala kala bir avuç Anadolu toprağı kalmıştır. Bu topraklar da işgal altındadır. Atatürk "Nutuk" eserinde ülkenin genel durum ve görünüşünü detaylı olarak kaleme almıştır. Bunlara ek olarak yıllardır birlikte yaşadığımız "memleketin her tarafında Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar" demektedir. Tablo vahimdir.
İşgal güçlerine göre Şark projesi, haçlı işgal hareketi başarı ile sonuçlanmıştır. Batılı güçler ve bunların şımarık çocuğu Yunanlılar ülkemizi ele geçirmiş zannıyla her türlü melaneti işlemektedir. İşte bu koşullara rağmen milleti Kuvay-ı Milliye ruhuyla örgütleyen, bitti dendiği anda kurtaran adamın ismidir Mustafa Kemal Atatürk. Siyasi, askeri, ekonomik mücadele 30 Ağustos 1922 tarihinde zafer ve bağımsızlık ile taçlanır. Temsilcileri Yunan askerinin şahsında bütün emperyalist güçleri bir daha çıkmamak üzere İzmir'de denize dökmüştür. Haçlı bir kez daha Hilal karşısından mağlup olmuştur.
Bu zafer Başkomutanlık Meydan Muharebesi'dir. Atatürk'ün üstün feraseti ve askeri dehası ile kazanılmıştır. Zaten Atatürk hayatı boyunca girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiştir. Ehl-i Beyt evladı olarak üzerinde sürekli bir tasarruf vardır.
Atatürk 30 Ağustos 1924 tarihinde Büyük Zafer'in önemini şu şekilde ifade etmiştir. "Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk Devleti'nin, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri burada atıldı. Ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır..."
Burada bir müjde vardır. Devletimizin ebedi olarak taçlanmış olması.
Günümüz koşullarında bazı kendini bilmezler Atatürk'ü yok kabul ediyor hatta ona karşı kendilerince cephe açmaya çalışıyorlar. Bu kişilerin gerçek kimliklerini Atatürk Nutuk'da bütün ayrıntıları ile anlatmaktadır. Hiç bilmiyorlar ki, Atatürk bu devletin ve milletin sahibidir. Atatürk'e sırt dönenlerin bizzat kendileri deşifre olur ve dışlanırlar. Sanki sonbahar mevsiminde dalından kopan yaprak gibi kurumaya mahkûm olurlar.
Günümüzde Atatürk'ü yeniden bu millete sevdiren gerçek Atatürk'ü yazan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız "Hoş geldin" derken tarihi bir tespit yapmaktadır. Hocamızın tarihi bir ikazı vardır. Bu millet içine düştüğü badirelerden kurtulmak için Atatürk'ün ruhundan özür dilemek zorundadır. Yanıldık Atam, yolumuz yolundur ve senin izinden ayrılmadan yürümek bizim şiarımızdır denecektir. Bu millet Atatürk'le yeniden buluşmuştur. Tarihi seyrimiz artık Atatürk ile yükselmeye dönüktür.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kıyamete kadar kutlu olsun.
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025