Askerlik yapanlar iyi bilirler, askerde biri bir yalan ortaya atar, dediği tüm kışlada dolaşır en son kendisine gelir ve ortaya attığı yalana bu sefer kendisi de inanır.
Son dönemlerde ortaya atılan yalan ise "Lozan Antlaşması 100 yıllıktır. 2023 yılında Lozan Antlaşması bitiyor, Türkiye prangalarından kurtuluyor, madenlerimizi, petrolümüzü, doğalgazımızı biz çıkartacağız. Boğazları istediğimiz açıp kapatacağız. Musul'u, Kerkük'ü alacağız." Bu gibi deli saçmaları halk arasında dolaşıyor ve maalesef halk bunlara inanıyor. Bu kadar insan bu yalanla kandırıldığı için yüzyılın yalanı olarak söyleyebiliriz.
24 Temmuz 1923 yılında İsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan Fransa Cumhuriyet arşivinde saklanan ve her devlete bir nüshası verilen 143 maddeden oluşan Lozan Antlaşması'nın hiçbir maddesinde, Lozan Antlaşması'nın süresi ile herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Lozan'ın 143 maddesinde Türkiye yer altı kaynaklarını kullanamaz, diye bir madde de bulunmamaktadır. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün, madem bizim madenleri çıkarmamıza izin verilmiyor, madenler bize ait değil o zaman, AKP hükümeti bu madenleri, Kanada, İngiltere ve Amerika'dan gelen maden şirketlerine nasıl satıyor!
Lozan Antlaşması'nın 3. maddesinde sınırlar belirlenirken Irak sınırı, Türkiye ile İngiltere arasında yapılacak dostane görüşmeler sonucu çözüleceği kararlaştırılmıştı.
Antlaşmadan sonra toplanan Tersane Konferansı'nda Musul sorunu çözülemedi. Bunun üzerine Türkiye, Musul'a askeri hareket hazırlığı yaptığı dönemde İngilizler, Şeyh Sait isyanını organize edip, başlattı. Büyük bir mücadele sonucunda isyan bastırıldı.
Sonrasında Ankara antlaşması ile Musul'u, Irak yönetimine bırakmak zorunda kaldık. Lozan'da Musul'u kayıp ettik, diyenler esasında Şeyh Sait'e methiye düzenler, bu milletin birliğine kastedenlerdir. Aynı tabloyu bugün de aynen yaşamaktayız.
Lozan antlaşmasının 23. maddesinde Boğazların yönetimi için Boğazlar komisyonu kurulmuş, başkanlık Türkiye'ye bırakılmıştır. Boğazların her iki yakası asker ve silahtan arındırılmıştır.
1930'lu yıllarda dünyada yaşanan gelişmeler üzerine Türkiye'nin isteği ile Boğazlar Konferansı toplanmış, Montrö sözleşmesi imzalanarak, Boğazlar ile ilgili komisyon kaldırılarak boğazların yönetimi Türkiye'ye bırakılmıştır. Türkiye bu antlaşmaya göre boğazların her iki yakasını da istediği gibi silahlandırabilecekti.
Bir kere daha söyleyelim ki Lozan Antlaşması'na bir süre konmamıştır. Lozan Antlaşması'nda gizli hiçbir madde yoktur. Bütün maddeler açıktır. Antlaşma Fransa Cumhuriyeti arşivinde ve Türkiye Cumhuriyeti arşivinde bulunmaktadır.
'Lozan Antlaşması 100 yıllıktır' yalanına inananlara soruyorum; siz bu yalanı Türk Tarih Kurumu Başkanı'ndan mı duydunuz? Ülkemizde, tarih bölümünde inkılap tarihi alanında doktora tezleri hazırlayıp akademik çalışma yapan profesörlerden mi duydunuz? Cumhurbaşkanından mı duydunuz? Başbakandan mı duydunuz? Eminim ki siz de bilmiyorsunuz. Unutmayın ki yalan şeytanın işidir. Siz şeytandan duydunuz. Peki, neden inandınız!
Devlet yetkililerinin kalkıp, bu yalana dur demesi gerek. Lozan Antlaşması'nın orijinalini medya aracılığı ile halka açması gerek. Herkes okusun, doğru neyse görsün, yanlışa yalana inanmasın.
Unutmayın ki! Ferasetini ve imanını kaybeden insanlar doğrudan ziyade yalana inanmayı tercih ederler.
Son dönemlerde ortaya atılan yalan ise "Lozan Antlaşması 100 yıllıktır. 2023 yılında Lozan Antlaşması bitiyor, Türkiye prangalarından kurtuluyor, madenlerimizi, petrolümüzü, doğalgazımızı biz çıkartacağız. Boğazları istediğimiz açıp kapatacağız. Musul'u, Kerkük'ü alacağız." Bu gibi deli saçmaları halk arasında dolaşıyor ve maalesef halk bunlara inanıyor. Bu kadar insan bu yalanla kandırıldığı için yüzyılın yalanı olarak söyleyebiliriz.
24 Temmuz 1923 yılında İsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan Fransa Cumhuriyet arşivinde saklanan ve her devlete bir nüshası verilen 143 maddeden oluşan Lozan Antlaşması'nın hiçbir maddesinde, Lozan Antlaşması'nın süresi ile herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Lozan'ın 143 maddesinde Türkiye yer altı kaynaklarını kullanamaz, diye bir madde de bulunmamaktadır. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün, madem bizim madenleri çıkarmamıza izin verilmiyor, madenler bize ait değil o zaman, AKP hükümeti bu madenleri, Kanada, İngiltere ve Amerika'dan gelen maden şirketlerine nasıl satıyor!
Lozan Antlaşması'nın 3. maddesinde sınırlar belirlenirken Irak sınırı, Türkiye ile İngiltere arasında yapılacak dostane görüşmeler sonucu çözüleceği kararlaştırılmıştı.
Antlaşmadan sonra toplanan Tersane Konferansı'nda Musul sorunu çözülemedi. Bunun üzerine Türkiye, Musul'a askeri hareket hazırlığı yaptığı dönemde İngilizler, Şeyh Sait isyanını organize edip, başlattı. Büyük bir mücadele sonucunda isyan bastırıldı.
Sonrasında Ankara antlaşması ile Musul'u, Irak yönetimine bırakmak zorunda kaldık. Lozan'da Musul'u kayıp ettik, diyenler esasında Şeyh Sait'e methiye düzenler, bu milletin birliğine kastedenlerdir. Aynı tabloyu bugün de aynen yaşamaktayız.
Lozan antlaşmasının 23. maddesinde Boğazların yönetimi için Boğazlar komisyonu kurulmuş, başkanlık Türkiye'ye bırakılmıştır. Boğazların her iki yakası asker ve silahtan arındırılmıştır.
1930'lu yıllarda dünyada yaşanan gelişmeler üzerine Türkiye'nin isteği ile Boğazlar Konferansı toplanmış, Montrö sözleşmesi imzalanarak, Boğazlar ile ilgili komisyon kaldırılarak boğazların yönetimi Türkiye'ye bırakılmıştır. Türkiye bu antlaşmaya göre boğazların her iki yakasını da istediği gibi silahlandırabilecekti.
Bir kere daha söyleyelim ki Lozan Antlaşması'na bir süre konmamıştır. Lozan Antlaşması'nda gizli hiçbir madde yoktur. Bütün maddeler açıktır. Antlaşma Fransa Cumhuriyeti arşivinde ve Türkiye Cumhuriyeti arşivinde bulunmaktadır.
'Lozan Antlaşması 100 yıllıktır' yalanına inananlara soruyorum; siz bu yalanı Türk Tarih Kurumu Başkanı'ndan mı duydunuz? Ülkemizde, tarih bölümünde inkılap tarihi alanında doktora tezleri hazırlayıp akademik çalışma yapan profesörlerden mi duydunuz? Cumhurbaşkanından mı duydunuz? Başbakandan mı duydunuz? Eminim ki siz de bilmiyorsunuz. Unutmayın ki yalan şeytanın işidir. Siz şeytandan duydunuz. Peki, neden inandınız!
Devlet yetkililerinin kalkıp, bu yalana dur demesi gerek. Lozan Antlaşması'nın orijinalini medya aracılığı ile halka açması gerek. Herkes okusun, doğru neyse görsün, yanlışa yalana inanmasın.
Unutmayın ki! Ferasetini ve imanını kaybeden insanlar doğrudan ziyade yalana inanmayı tercih ederler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Tahsin Aydın / diğer yazıları
- Devlet ve Hüseyin Baş / 26.09.2022
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019