Her cuma olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 13 Ağustos Cuma hutbesi de tüm camilerimizde okundu.
Doğal olarak temel konusu, Muharrem ayı ve Kerbelâ hadisesiydi.
Beklerdik ki, Hz. Hüseyin'in neden Kerbelâ'ya gittiği, kime karşı nasıl kıyam ederek ve kimlerle savaşarak şehadet şerbetini içtiği lâyıkıyla anlatılsın!
Anlatılan ise sadece şundan ibaret: "Hz. Hüseyin (a.s.) ve beraberindekiler, haksızlığa ve zulme karşı onurlu direnişleriyle, doğruluk adına samimi yürüyüşleriyle, bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuşlardır. Onlara bu zulmü reva görenler ise Müslümanların ortak vicdanında mahkûm edilmişlerdir."
Bunları dinleyenlerin, bırakın bu büyük hadiseyi anlamayı tam tersine yanlış bilgiler ve mesajlarla kafaları karışarak camilerden ayrıldıklarına eminim.
Hz. Hüseyin hangi haksızlığa ve zulme direndi, hangi doğrular adına mücadele etti?
Bunların somut cevabını vermeden soyut ifadelerle geçiştirerek Kerbelâ'yı anlatmak, Hz. Hüseyin'e inanmamaya, O'nun davasını kabul etmemeye eşdeğerdir.
Siz, Yezid'i ve yaptıklarını anlatmadan Hz. Hüseyin'in neden Kûfe'ye giderek kıyam ettiğini izah edemezsiniz.
Siz, Hz. Hüseyin'i önce binlerce mektupla Kûfe'ye davet edip sonra O'na sırtını dönenleri anlatmadan Kerbelâ'yı izah edemezsiniz.
Siz, Yezid'e lanet okumadan Hz. Hüseyin'in şehadetini izah edemezsiniz.
Haa, belki diyeceksiniz ki, "Biz İmam Hatiplerde ve ilahiyatlarda Hz. Hüseyin'in halifeliğini kabul etmeyip, Muaviye ve Yezid için hazret derken şimdi ona nasıl lanet okuyalım?"
Tamam ama kendi içinizde tutarlı olmanız sizi haklı ve Hak'tan yana yapmaz.
Yetmedi, aynı hutbede Kerbelâ şehitlerinden bahsederken "Çoğu Ehl-i Beyt'i Mustafa'dan olan 70'i aşkın mü'min" diyerek Ehl-i Beyt gerçeğini de sulandırmaya ve gerçek mecrasından çıkartmaya çalıştınız.
Kerbelâ'da bulunan 70'i aşkın müminlerden sadece Hz. Hüseyin Ehl-i Beyt'ten idi.
Şu apaçık bir gerçektir ki Ehl-i Beyt, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Fâtıma (a.s.), Hz. Ali (a.s.), Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.) olmak üzere 5 kişiden ibarettir.
Cenâb-ı Allah (c.c.) Tathir Âyeti olarak bilinen Ahzap Suresi 33. ayette aynen şöyle buyurmaktadır: "Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister."
Bu âyet nâzil olunca Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hemen Hz. Fâtıma (a.s.), Hz. Ali (a.s.), Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin'i (a.s.) çağırıp abasının altına alarak şöyle buyuruyor "Allah'ım bunlar Benim Ehl-i Beyt'imdir. Onlardan her türlü pisliği gider ve onları tertemiz kıl"
Ayet-i kerimeler ve hadis-i şeriflerle sabit olan Ehl-i Beyt gerçeğini inkâr etmek, değiştirmeye ve gerçek mecrasından çıkartmaya çalışmak, Yezid ve Muaviye'nin rezilliklerini gizleyip onlara lânet okuyamamak, Diyanet'i dinden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz.
Sizin en temel vazifeniz, milletimize Ehl-i Beyt'i tanıtmak ve sevdirmektir.
Bunu yapabildiğiniz ölçüde yüce dinimiz İslâmiyet'e gerçek anlamda hizmet etmiş ve milletimizin gönlünü aydınlatmış olursunuz.
Mustafa Kemal Atatürk Diyanet İşleri Başkanlığı'nı milletimize dinini imanını öğretip onları fitnelerden, fesatlardan ve nifaka düşmekten kurtarasınız diye kurdu.
Ne yazık ki geldiğiniz nokta neredeyse bunun tam tersi bir konumda.
Böyle devam ederseniz, padişahın isteğine göre fetva veren şeyhülislamlardan hiçbir farkınız kalmayacak ne yazık ki.
Dünyevi mevkilerde bulunanlar hiç mi yanlış yapmıyorlar da onları ikaz etme ve ayıktırma lütfunda bulunmuyorsunuz? Bırakın ikaz etmeyi, yaptıkları her şeyi kutluyorsunuz ve hutbelerde onlara methiyeler diziyorsun.
Vazifenizi bihakkın yapsanız belki onlar da yaptıkları yanlışlardan dönüp kendilerine çeki düzen verecekler ve sık sık aldatılmaktan korunacaklardır. Siz din adına onların yanlışlarını tasdik ettikçe onlar da yaptıkları yanlışları doğru zannedip yanlışta ısrar etmeye devam ediyorlardır belki de. Böylece hem kendinizi hem de onları ateşe atmış olmuyor musunuz?
Prof. Dr. Haydar Baş Bey ve ekibi 1997 yılından itibaren FETÖ belasına karşı milleti ayıktırmaya çalışırken FETÖ aleyhinde tek bir kelime dahi etmediniz. Yetmedi elebaşları Fetullah Gülen'in, Müslüman Türk milletini Hıristiyanlaştırma projesi olan Dinlerarası Diyalog fitnesinin yılmaz savunucusu oldunuz ve halen de olmaya devam ediyorsunuz. Neden?
Korkmayın!
Üç günlük dünya ve üç kuruşluk dünya menfaati için dinimizin doğrularından taviz vermeyin. Vermeyin ki hem milletimiz hem de idarecilerimiz ayıksın.
Haa, varsayalım ayıkmadılar?
Olsun, siz Hz. Hüseyin gibi Hak'tan ve doğrudan yana olmanın mükafatına erişmiş olursunuz.
Korkmayın!
"Lanet olsun Yezid'e" diye haykırın!
Bakın neler değişecek!
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022