Yeni seçim taktiği: Borçlandırma

Kısa bir memleket ziyaretinden sonra yine sizlerle beraberim.Doğup büyüdüğüm memleketim Manisa Kırkağaç'tan, eşten, dosttan sizlere kucak dolusu sevgiler ve selamlar?Bugün sizlere seçimden hemen sonra yazmak istediğim ama yetiştiremediğim düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.Memleket ziyaretinde köylülerle, esnaflarla? yaptığım görüşmeler bu düşüncelerimi ispatlar mahiyetteydi. Malum, seçimlerde her iki seçmenden biri "AKP" dedi. Peki, AKP'nin icraatlarından memnun olduğu için mi destekledi? Eğer memnun olsaydı, mitingler, protestolar düzenler miydi?Tabii ki cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki mağduriyet pozisyonu, askerin e-muhtırası, devlet bütçesiyle sağlanan kömür ve erzak yardımları? AKP'nin ekmeğine yağ sürdü, ama durum sadece bu değildi.Vatandaşın, "AKP" demesinde önemli bir etken daha vardı: Borçlanma.AKP'nin 4,5 yıllık ekonomik icraatlarından birisi vatandaşın alabildiğine borçlandırılmasıydı.Borçlanma cazip hale getirildi ve vatandaş borç almaya teşvik edildi.Alım gücü düşen vatandaşın hayatına devam edebilmesi için tüketici kredileri ve kredi kartlarıyla borçlanma kapısı ardına kadar açıldı. Rakamsal olarak ifade etmek gerekirse, Merkez Bankası verilerine göre, tüketici kredileri, 27 Temmuz itibariyle 55 milyar 74,2 milyon YTL, bireysel kredi kartı borcu ise 23 milyar 152,9 milyon YTL oldu.Yani anlayacağınız, vatandaşımız toplamda 78 milyar YTL civarında borçlandırıldı.Peki, bunun seçimlere etkisi nedir?Bu borçlar, öyle ya da böyle faizli ve borç verenler, kendilerini garantiye alarak, vatandaşın ise her konuda elini kolunu bağlayarak bu kredileri veriyor.Hatırlarsanız, seçimlere yaklaşılan zamanlarda taşeron basın sürekli istikrardan dem vuruyor ve herhangi bir siyasi değişimde istikrarın değişeceğini, her şeyin bozulacağını vurguluyordu. Vatandaş borçlu, hem de büyük miktarda 78 milyar YTL. Bu borcu basına ve siyasilere güvenerek ekonomik istikrar(!) var diye almış. Önünde seçimler var ve ülkenin elden gitmesi, Kıbrıs, şehit haberleri, madenlerin satılması vs vs pek umurunda da değil, çünkü en yumuşak yerinden yakalanmış, cebinden?İstemese de, beğenmese de, ah vah etse de, küresel senaryoların esiri oldu ve gitti oyunu AKP'ye verdi.Peki, ya çiftçi? Hani köylerde AKP sandığa gömülecekti? Ne oldu da köylerde de her iki kişiden biri AKP'yi destekledi?Çünkü köylü de borçlandırıldı, hatta kapılarına icra memurları gönderildi. Köylünün sadece kuraklık zararı 5 milyar YTL. Yetiştirebildiği ürününe de maliyetinin altına fiyat verilmiş.Köylü ürününü yetiştiriyor, toplayamıyor, topluyor satamıyor, satıyor,değerinde satamıyor, yani her adımda sorun yaşıyor.Bankadan tohum, gübre, ilaç için faizli kredi almış, borç ödeme günü geldi ne yapacak? Kapısına haciz kararı gelmiş, evi, eşyası, traktörü yazılmış, kara kara düşünüyor.Bu arada seçimler yaklaşmış ve AKP bu durumu da değerlendiriyor ve ödemeler takvime bağlanıyor, haciz erteleniyor, göstermelik fiyatlar ve sözde destekler?Dolayısıyla çiftçi de istemediği, beğenmediği, hatta meydanlarda protesto ettiği halde, borçlanmayla birlikte küresel oyuncuların eline düşüyor, eli kolu bağlı vaziyette gidiyor AKP'ye oyunu veriyor.Peki, ne olacak? Vatandaş bu tercihiyle gelmesini istemediği kötü sonuçtan kurtulabilecek mi?Burada şu soruyu sormak lazım, AKP'li bir iktidarda, Türkiye'de faizlerin artması, köylünün halinin düzelmesi Türkiye'nin elinde mi? Hayır.AKP, IMF, AB ve ABD'nin dediklerini yapıyor ve ülke her geçen gün daha da yabancıların kontrolüne geçiyor.Yani bugün ya da yarın düğmeye bastıklarında bir anda faizler yükselebilir, çiftçi hacizleri uygulanabilir. Bu AKP'nin değil, IMF, AB ve ABD'nin kararı.IMF alacağı peşinde, AB ve ABD ise Türkiye'nin toprakları ve madenleri? Sizce ne zaman düğmeye basılır?Ben pek zaman kaldığını zannetmiyorum. En azından küresel şartlar ABD'yi ve AB'yi buna zorluyor.Bildiğim bir gerçek var ki, küresel senaryoların oyuncağı olduğumuz müddetçe bize rahat yok. Daha fazla borçlanacağız ve bu kördüğüm kötüleşerek devam edecek.Bir istisna var ki, milli benliğimize geri dönersek, yeniden kendi paramızla, kaynaklarımızla, emeğimizle ayağa kalkarsak durum değişir.Bizden hatırlatması.