"Sayın basın mensupları,
Türkiye, belirsizliklerin kol gezdiği, yüksek risk ve tehlikelerin hakim olduğu kabus dolu bir süreci yaşamaktadır.
Milletimizin gelecek umutları kararmakta, huzur ve selamete açılan tüm yollar kapanmaktadır.
Sorunlar gittikçe yoğunlaşmakta, kutuplaşma gün be gün kemikleşmektedir.
Milli birliğimiz devamlı surette hasar almakta ve hırpalanmaktadır.
AKP hükümeti Türkiye'nin tarihsel yürüyüşünü sakatlamakta, Türk milletine kötülük üstüne kötülük yapmaktadır.
Bu hükümetin miadı dolmuş, son kullanım süresi geçmiştir.
Bu hükümet eskimiş, tükenmiş, yorulmuş ve hurdaya çıkmıştır.
Bir yanda 17-25 Erdoğan diğer yanda Serok Ahmet, bir tarafta İmralı canisi diğer tarafta Kandil Dağı'na çöreklenen bölücü terör çetesi ülkemizin tekerine çomak sokmaktadır.
AKP-PKK işbirliğiyle tecelli eden ihanet ittifakı Türkiye'nin mezarını kazmakta, tarihsel haklarını kazımaktadır.
Demem odur ki, bölücülük furyası, bölünme kampanyası, fitne-fesat kalkışması vatan coğrafyasını baştan ayağa tesiri altına almıştır.
Siyasal açmazlar, Anayasa ihlalleri, dış politikadaki gedikler, ahlaki düşüklükler, hukuk cinayetleri, ekonomik operasyonlar, terör saldırıları, toplumsal gelgitler, sosyolojik ve psikolojik gerilimler Türkiye'yi aşırı yormuş ve bunaltmıştır.
Böyle bir tablo karşısında demokrasinin ayakta kalmasından, siyasi denge ve ekonomik istikrardan bahsetmek de akıl karı görülemeyecektir…
Sayın basın mensupları,
AKP'nin yol haritası yırtılmış, planları havaya uçmuştur.
Aziz milletimiz hükümetin beceriksizliğinin ve öngörüsüzlüğünün kurbanı olmuştur.
Bu çerçevede diyebiliriz ki, Türkiye ekonomisi meçhul akıbetine doğru hızla sürüklenmektedir.
Özetle ifade edecek olursak, AKP'nin ekonomi politikaları vatandaşlarımızı perişan etmiştir.
Erdoğan'ın kimin namına, kimin yararına, kimlerin çıkarına hizmet ettiği az çok belli olan dengesiz ve densiz açıklamaları Türkiye ekonomisini yoğun bakıma sokmuştur.
Kazanan döviz lobisi, karlı çıkan para baronları, servetine servet ilave eden sıcak para tacirleri, karanlık çevrelerdir.
Kazanan rantiyeciler, sevinen faizciler, gülen küresel simsarlar, palazlanan döviz stokçularıdır.
Kazanan dolar milyarderi Erdoğan, cebini dolduran hırsız çetesidir.
Kaybeden ise Türkiye'dir, yoksullaşan Türk milletidir.
Türk milleti bu adama tahammül edemeyecek, etmeyecektir.
Huzur ve emniyet sağlanmadan, yasal ve Anayasal güvenceler herkese eşit uygulanmadan ve dahası hortum iktidarı yönetimden uzaklaştırılmadan ekonomik iyileşme ve kalkınma yalnızca hayallerde mümkündür.
Şu işe bakınız ki, Türkiye'de hukuku takan yoktur.
Türkiye'de Anayasa'ya uyan yoktur.
Türkiye'de etik ve ahlaki yükümlülükleri mesele yapan da yoktur.
Hal böyle olunca zenginleşme nasıl, hangi yollardan temin edilecektir?..
Sayın basın mensupları,
Erdoğan ya ruhen iflah olmaz bir hastalığın pençesindedir ya da aklını ve mantığını yemiş bitirmiştir.
Binlerce yıllık Türk devlet felsefesini inkâr edercesine konuşan Erdoğan artık çok olmuş, çizmeyi aşmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin şirket gibi yönetilme hedefi aslında adı konmamış bir yıkımı, itiraf edilmemiş bir rejim değişikliği hazırlığını deşifre etmektedir.
Erdoğan aziz şehitlerimizin mirasını, ecdat yadigârı bu kutlu vatanı paylara ayırıp kimler arasında bölüştürmeyi düşünmektedir?
Ve kimin emellerine sözcülük etmekte, kimlere taşeronluk yapmaktadır?
…
Bu nasıl bir aymazlık, nasıl bir körlük, nasıl bir ucubeliktir?
Erdoğan'ın derdi varsa deva aramalıdır.
Sahip olduğu dert şayet PKK'dan bulaşmışsa, tedavisi ancak ve ancak adalet, sadece milletin kahır ve azametidir.
…
Erdoğan meydanı boş bulmuştur.
Erdoğan gemi azıya almış, ferasetiyle arayı kapanmayacak derecede açmıştır.
Türkiye Erdoğan karanlığıyla boğuşmaktadır.
Cumhurbaşkanı ettiği yeminleri tamamen çiğnemiştir.
Ve içinden geçtiğimiz şu zaman diliminde Türkiye'nin bir Cumhurbaşkanı sorunu doğmuştur.
Çünkü Erdoğan tarafsızlığını bozmuş, muhalefetle siyasi mücadeleye girişmiş, Anayasa'da yazılı görev ve sorumluluklarını kasten göz ardı etmiştir.
Türk milleti yasa ve Anayasa tanımaz bu şahsiyetin zulmüyle muhataptır…
Sayın basın mensupları
"Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur" diyen Erdoğan'dır.
"Kürt sorunu herkesten önce benim sorunumdur" diyen yalancı Erdoğan'dır.
"Kürt sorunu çerçevesinde çalışma başlattık" diyen vicdanı donmuş kişi yine Erdoğan'dır.
Diyarbakır'a gidince Kürt sorunu diyen, Balıkesir'i görünce bunu inkâr eden Recep Tayyip Erdoğan'ın artık yalan makinesi, çark ustası, kıvırma uzmanı olduğu net olarak bellidir.
PKK'yı silahlandırıp, moral ve militan takviyesi yaparak iğrenç pazarlık masalarına kurulanlar bunun hesabını iki cihanda da vereceklerdir.
Hiç kimse kurtulamayacaktır.
Erdoğan ve AKP milli güvenliğimiz için en az PKK kadar tehdittir.
Bugünkü vahim gidişatın devamı halinde, Türkiye Cumhuriyeti'ne yegâne anlam kazandıran ve mevcudiyetine derinlik veren üç temel unsurdan;
Vatanını oluşturan coğrafyanın,
Beşeriyetini oluşturan milletin ve
İradesini temsil eden devletin bugünkü sınır, nüfus ve yapı ile devamı kesinlikle mümkün olmayacaktır.
Türk milletine yönelik bitmek bilmeyen tarihi ihanet süreci; Erdoğan, Davutoğlu ve Öcalan'dan oluşan üç temsilcisiyle hiç olmadığı kadar sona yaklaşmıştır…
Geçtiğimiz yüzyıl kahraman ecdadımızın silah gücüyle bozduğu aynı oyunun, sahnelemek için sabırla beklenilen yeni iş birlikçilerini bulmuş olması Türk milleti için tam bir utanç vesilesidir.
Cumhuriyetimizin temeli olan, milli devlet ve üniter yapının tasfiyesi,
milletimizin kimliksizleştirilmesi,
yapay azınlıklar oluşturulması,
alt kimliklerin sivriltilmesi ve
bin yılda oluşan kardeşlik hukukunun zedelenmesine doğru ilerleyen bu çok vahim süreç beka düzeyinde tehditleri barındırmaktadır.
Bu ihanet sürecinin sonuç alması halinde; ortada ne üniter devlet, ne milli devlet, ne Türk milleti kavramı ve birliği kalacak, 92 yıl önce Cumhuriyetle şekillenen temel yapılanma ve kurucu değerler sistemi bütünüyle ortadan kalkacaktır…
Uyarıyorum, herkes ayağını denk alsın.
Hiç kimse sabrımızı yanlışa yormasın.
Bir kez daha diyorum, hainlere karşı "Bizimle Yürü Türkiye."
Çözülmeye ve yıkıma karşı "Bizimle Yürü Türkiye."
Haksızlığa, adaletsizliğe, yolsuzluğa, yoksulluğa ve yasaklara karşı "Bizimle Yürü Türkiye."
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken basın toplantımıza katılan her arkadaşıma teşekkür ediyor, sizleri saygılarımla selamlıyorum. Sağ olun, var olun."
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin, 17 Mart 2015'te yapmış olduğu basın toplantısı.
Başka söz gerek var mı?
- Satır aralarını dolduran lider / 22.09.2024
- ‘Bu iktidarın görevi BOP'a hizmet etmekti’ / 18.09.2024
- Tarihin ilk yazılı anayasası: Medine Vesikası / 28.08.2024
- Atatürk: ‘Geri kalmışlığın sebebi din değildir’ / 03.09.2023
- Hüseyin Baş ile Türkiye gündemi / 27.08.2023
- İslam’ın, Hz. Peygamberin ilk fedaisi Ali’dir / 01.05.2023
- Peygamberimizin ilk öğrencisi Ali’dir / 30.04.2023
- Münafıklığın alametleri ve münafıkların özellikleri / 23.04.2023
- Peygamber Efendimizi tanımak -2 / 22.04.2023