Her hangi bir Müslüman'a "münafıklığın alameti kaçtır, diye sorsan, hemen o meşhur Hadisi Şerifi cevap olarak verir ve Münafıklığın alameti üçtür, der. Doğrudur. Münafık, konuştuğu zaman yalan söylen, söz verdiği zaman tutmaz ve emanete hıyanet eder…
Bunlar münafıklığın alametleri. Ama zannımca bizi daha çok ilgilendiren ve hem nefsimizi hem de çevremizi kontrol etmemiz için gerekli olan münafıklığın alametlerden çok "münafıkların özellikleridir."
Artık özellikle siyasi ve sosyal alanda toplumun önüne geçenler hatta camilerde arkasında namaz kıldığımız bazı insanlar bile ateşi su, suyu ateş olarak gösteriyorlar.
Hakk'ın ve Resulünün emir ve duruşları ortadayken hakkı batıl, batılı hak olarak toplumun önüne koyuyorlar. Kısaca her tarafımız münafıklarla çevrili.
Onun için bizler münafıklığın alametlerinden çok münafıklığın özelliklerini bilmeliyiz ki, çevremizde gelişen olayları bu özelliklere vurup münafıkları tanıyalım… Tabi ki ölçümüz her zaman Kuran ve Hz. Muhammet'tir (sav).
Bakara suresinde Yüce Allah (c.c) şöyle bir tarif yapıyor; "İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde, "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler."
"Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar."
"Kalplerinde hastalık vardır…"
"Hem onlara, "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler." "İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar" (8-12. Ayetler)
Şunu hepimizin çok iyi algılaması lazımdır ki, münafık, denilen zümre Müslümanların içinde çıkar. Kafir kafirdir, müşrik müşriktir zaten. Yani münafıklar bizim içimizdedir.
Münafıkları namaz kılarken görebilirsiniz; "Münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar, Allah' da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı pek az anarlar" (Nisa142-143)
Namazlarıyla Müslüman olduklarını iddia ederler; "Kesinlikle sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler. Oysa onlar sizden değillerdir." (Tövbe; 56)
Münafıkların yalancı olduğunu zaten biliyorsun. Dün yaptıklarına bugün yapmadık, derler. Senin yanında seni tasdik eder arkandan yalanlarlar.
Yani özleri ile sözleri asla birbirini tutmaz. "…(Fakat) Allah, o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder" (Münafikun 1)
Hepimizin bildiği Hadisi Şerifte Alemlere Rahmet Hz. Muhammet (sav) şöyle buyurdu; "Münafığın alameti üçtür; konuştuğu zaman yalan konuşur, vaat ettiği vakit sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman hainlik eder."
Münafıklar günümüz tabiriyle her daim medyatiktir. Gösteriş olmazsa olmazları arasındadır. Namazda bile gösterişe kaçarlar. "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar." (Maun 4-7).
Münafıklar adeta mal, mülk, makam, çıkar, menfaat vs. şebekesidir. Birbirlerini hemen bulur ve yaşadıkları coğrafya ve toplum içinde şebekelenirler…
"Onlar, sizi gözetleyip duran kimselerdir. Eğer Allah tarafından size bir fetih (zafer) nasip olursa "Biz sizinle beraber değil miydik?" derler. Şayet kâfirlerin (zaferden) bir payı olursa, size üstünlük sağlayıp sizi müminlerden korumadık mı? derler…" (Nisa141)
"(Münafıklar) yeminlerini kalkan yaptılar da, insanları, Allah yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür" (Münafikun 2)
"Onları (münafıkları) gördüğün zaman bedenleri (görünüşleri) hoşuna gider. Konuştukları zaman sözlerini dinlersin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her gürültüyü aleyhlerine sanırlar. Onlar (müminlere) düşmandır, onlardan sakının. Allah onları kahretsin. Nasıl da (haktan) çevriliyorlar" (Münafikun 4)
Her Müslüman'ın, müminin görevi ilk önce şahsında olmak üzere "iyiliği emir, kötülükten nehiy etmektir".
Hatta Peygamber Efendimiz (sav) şöyle bir (emirle beraber) Müslüman profili çiziyor; "Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Eliyle düzeltemiyorsa diliyle düzeltsin. Diliyle de düzeltemiyorsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu (buğz) imanın en zayıf olanıdır."
Yani Mümin ile münafık arasında belirgin, apaçık bir duruş, karakter farkı vardır ve bu fark ortadadır. "Münafık erkek ve münafık kadınlar birbirlerindendir. Kötülüğü emredip, iyiliği yasaklarlar, ellerini de sıkı tutarlar. Onlar, Allah'ı unutmuşlardır. Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta kendileridir" (Tövbe 67).
"Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onlarla anlaşıp kaynaşırlar, itibar ve değeri onların yanında ararlar (Nisa 139).
"Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Peygambere gelin!" denince, münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün. Ya nasıl, elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket gelince, hemen sana geldiler de; "Biz sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istedik" diye, Allah'a yemin ediyorlar." (Nisa 61, 62)
"İşte bunların, Allah kalplerinde olanı bilmektedir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle." (Nisa 63)
"Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman, onlardan bir grup, karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah, karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter." (Nisa 81)
"Kim, kendisine "dosdoğru yol" apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve müminlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!" (Nisa 115)
"Ey iman edenler, müminleri bırakıp, kâfirleri dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?" (Nisa 144)
"Kalplerinde hastalık bulunanların :" Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar." (Maide 52)
"Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin; Allah, bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak ve canlarının inkâr içindeyken zorlukla çıkmasını ister." (Tövbe 55)
"Bilmiyorlar mı! Kim, Allah'a ve Elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur." (Tövbe 63)
Ant olsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir." (Ahzap 21)
"Çünkü Allah sadakat gösterenleri sadakatleri sebebiyle mükâfatlandıracak, münafıklara -dilerse- azap edecek yahut da (tövbe ederlerse) tövbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir." (Ahzap 24)
Müminlerin vasıfları
Şimdi kısaca Allah ve Resulünün tarifiyle "Müminlerin" vasıflarını hatırlayalım…
"İşte o kitap, bunda şüphe yok, muttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir. Onlar ki, gaibe iman edip, namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar. Ve onlar ki, hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler. Bunlar, işte Rablerinden bir hidayet üzerindedirler ve bunlar işte felaha erenlerdir." (Bakara 2-5)
"Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah, anıldığı zaman yürekleri ürperir, ayetleri okunduğu zaman imanlarını arttırır. Ve bunlar yalnızca Rablerine tevekkül ederler." (Enfal 2)
"Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin. (Ali İmran 102)
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size bir furkan (hakkı batıldan ayırt edecek bir anlayış) verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir." (Enfal 29)
"Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir" (Buhari)
"Mümin akıllı, basiretli, uyanıktır. Her işte Allah'ın rızasını gözetir. Acele etmez, ilim sahibidir, haramlardan kaçar" (Deylemi)
"Mümin, koku satan kimse gibidir. Yanında otursan için açılır. Onunla gezsen veya ortak iş yapsan faydasını görürsün. Onun her işi faydalıdır" (Taberani)
"Mümin ülfet eder (iyi geçinir), ülfet etmeyen ve ülfet edilmeyende hayır yoktur" (Beyheki)
"Mümin lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayasız olmaz" (Hakim)
"Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir" (Beyheki)
İmam Ali (a.s)'den
"İçinizden bir başkasının ayıbını öğrenen kimse (kendi ayıbını bilmekten dolayı) onu söylemekten kaçınsın. Tersine, başkalarının imtihan edildiği şeylerden muaf tutulduğu için kendisini şükür ile meşgul etsin."
"Kimde şu üç özellik varsa ahireti de dünyası da güvende olur; İyiliği emretmek ve kendi de onu kabullenmek, kötülükten sakındırmak ve kendi de sakınmak ve Allah'ın koyduğu kanunları gözetmek."
"Salih amel işle ve iyi dost edin. Zira insan, kazandığının sahibidir ve ahrette sevdiği ile beraber olur."
"Şüphesiz ki Allah, yumuşak mizaçlı, bağışlayıcı yapıya sahip ve işinin eri olan kimseyi sever."
"Huyu kötü olanın ölümü (insanları) sevindirir." "Nefsin için ahlakların en güzelini seç. Zira hayır, alışkanlıktır." "Güzel ahlak en iyi eş, kendini beğenme ise gizli bir hastalıktır."
"Başkasında kınanmış bir ahlak gördüğün zaman, onun benzerlerini kendinden uzaklaştır." "İki sıfat müminin kalbinde toplanmaz; kötü ahlak ve cimrilik."
"En kötü ahlak yalan ve iki yüzlülüktür." "Laubalilikten, boş şeyden, fazla şaka ve gülmekten, batıl ve faydasız sözlerden kaçının." "Ahmaklıktan daha alçakça bir dost yoktur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri sh. 912… 921)
Bunlar münafıklığın alametleri. Ama zannımca bizi daha çok ilgilendiren ve hem nefsimizi hem de çevremizi kontrol etmemiz için gerekli olan münafıklığın alametlerden çok "münafıkların özellikleridir."
Artık özellikle siyasi ve sosyal alanda toplumun önüne geçenler hatta camilerde arkasında namaz kıldığımız bazı insanlar bile ateşi su, suyu ateş olarak gösteriyorlar.
Hakk'ın ve Resulünün emir ve duruşları ortadayken hakkı batıl, batılı hak olarak toplumun önüne koyuyorlar. Kısaca her tarafımız münafıklarla çevrili.
Onun için bizler münafıklığın alametlerinden çok münafıklığın özelliklerini bilmeliyiz ki, çevremizde gelişen olayları bu özelliklere vurup münafıkları tanıyalım… Tabi ki ölçümüz her zaman Kuran ve Hz. Muhammet'tir (sav).
Bakara suresinde Yüce Allah (c.c) şöyle bir tarif yapıyor; "İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde, "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler."
"Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar."
"Kalplerinde hastalık vardır…"
"Hem onlara, "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler." "İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar" (8-12. Ayetler)
Şunu hepimizin çok iyi algılaması lazımdır ki, münafık, denilen zümre Müslümanların içinde çıkar. Kafir kafirdir, müşrik müşriktir zaten. Yani münafıklar bizim içimizdedir.
Münafıkları namaz kılarken görebilirsiniz; "Münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar, Allah' da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı pek az anarlar" (Nisa142-143)
Namazlarıyla Müslüman olduklarını iddia ederler; "Kesinlikle sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler. Oysa onlar sizden değillerdir." (Tövbe; 56)
Münafıkların yalancı olduğunu zaten biliyorsun. Dün yaptıklarına bugün yapmadık, derler. Senin yanında seni tasdik eder arkandan yalanlarlar.
Yani özleri ile sözleri asla birbirini tutmaz. "…(Fakat) Allah, o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder" (Münafikun 1)
Hepimizin bildiği Hadisi Şerifte Alemlere Rahmet Hz. Muhammet (sav) şöyle buyurdu; "Münafığın alameti üçtür; konuştuğu zaman yalan konuşur, vaat ettiği vakit sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman hainlik eder."
Münafıklar günümüz tabiriyle her daim medyatiktir. Gösteriş olmazsa olmazları arasındadır. Namazda bile gösterişe kaçarlar. "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar." (Maun 4-7).
Münafıklar adeta mal, mülk, makam, çıkar, menfaat vs. şebekesidir. Birbirlerini hemen bulur ve yaşadıkları coğrafya ve toplum içinde şebekelenirler…
"Onlar, sizi gözetleyip duran kimselerdir. Eğer Allah tarafından size bir fetih (zafer) nasip olursa "Biz sizinle beraber değil miydik?" derler. Şayet kâfirlerin (zaferden) bir payı olursa, size üstünlük sağlayıp sizi müminlerden korumadık mı? derler…" (Nisa141)
"(Münafıklar) yeminlerini kalkan yaptılar da, insanları, Allah yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür" (Münafikun 2)
"Onları (münafıkları) gördüğün zaman bedenleri (görünüşleri) hoşuna gider. Konuştukları zaman sözlerini dinlersin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her gürültüyü aleyhlerine sanırlar. Onlar (müminlere) düşmandır, onlardan sakının. Allah onları kahretsin. Nasıl da (haktan) çevriliyorlar" (Münafikun 4)
Her Müslüman'ın, müminin görevi ilk önce şahsında olmak üzere "iyiliği emir, kötülükten nehiy etmektir".
Hatta Peygamber Efendimiz (sav) şöyle bir (emirle beraber) Müslüman profili çiziyor; "Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Eliyle düzeltemiyorsa diliyle düzeltsin. Diliyle de düzeltemiyorsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu (buğz) imanın en zayıf olanıdır."
Yani Mümin ile münafık arasında belirgin, apaçık bir duruş, karakter farkı vardır ve bu fark ortadadır. "Münafık erkek ve münafık kadınlar birbirlerindendir. Kötülüğü emredip, iyiliği yasaklarlar, ellerini de sıkı tutarlar. Onlar, Allah'ı unutmuşlardır. Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta kendileridir" (Tövbe 67).
"Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onlarla anlaşıp kaynaşırlar, itibar ve değeri onların yanında ararlar (Nisa 139).
"Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Peygambere gelin!" denince, münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün. Ya nasıl, elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket gelince, hemen sana geldiler de; "Biz sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istedik" diye, Allah'a yemin ediyorlar." (Nisa 61, 62)
"İşte bunların, Allah kalplerinde olanı bilmektedir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle." (Nisa 63)
"Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman, onlardan bir grup, karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah, karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter." (Nisa 81)
"Kim, kendisine "dosdoğru yol" apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve müminlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!" (Nisa 115)
"Ey iman edenler, müminleri bırakıp, kâfirleri dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?" (Nisa 144)
"Kalplerinde hastalık bulunanların :" Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar." (Maide 52)
"Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin; Allah, bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak ve canlarının inkâr içindeyken zorlukla çıkmasını ister." (Tövbe 55)
"Bilmiyorlar mı! Kim, Allah'a ve Elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur." (Tövbe 63)
Ant olsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir." (Ahzap 21)
"Çünkü Allah sadakat gösterenleri sadakatleri sebebiyle mükâfatlandıracak, münafıklara -dilerse- azap edecek yahut da (tövbe ederlerse) tövbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir." (Ahzap 24)
Müminlerin vasıfları
Şimdi kısaca Allah ve Resulünün tarifiyle "Müminlerin" vasıflarını hatırlayalım…
"İşte o kitap, bunda şüphe yok, muttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir. Onlar ki, gaibe iman edip, namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar. Ve onlar ki, hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler. Bunlar, işte Rablerinden bir hidayet üzerindedirler ve bunlar işte felaha erenlerdir." (Bakara 2-5)
"Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah, anıldığı zaman yürekleri ürperir, ayetleri okunduğu zaman imanlarını arttırır. Ve bunlar yalnızca Rablerine tevekkül ederler." (Enfal 2)
"Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin. (Ali İmran 102)
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size bir furkan (hakkı batıldan ayırt edecek bir anlayış) verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir." (Enfal 29)
"Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir" (Buhari)
"Mümin akıllı, basiretli, uyanıktır. Her işte Allah'ın rızasını gözetir. Acele etmez, ilim sahibidir, haramlardan kaçar" (Deylemi)
"Mümin, koku satan kimse gibidir. Yanında otursan için açılır. Onunla gezsen veya ortak iş yapsan faydasını görürsün. Onun her işi faydalıdır" (Taberani)
"Mümin ülfet eder (iyi geçinir), ülfet etmeyen ve ülfet edilmeyende hayır yoktur" (Beyheki)
"Mümin lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayasız olmaz" (Hakim)
"Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir" (Beyheki)
İmam Ali (a.s)'den
"İçinizden bir başkasının ayıbını öğrenen kimse (kendi ayıbını bilmekten dolayı) onu söylemekten kaçınsın. Tersine, başkalarının imtihan edildiği şeylerden muaf tutulduğu için kendisini şükür ile meşgul etsin."
"Kimde şu üç özellik varsa ahireti de dünyası da güvende olur; İyiliği emretmek ve kendi de onu kabullenmek, kötülükten sakındırmak ve kendi de sakınmak ve Allah'ın koyduğu kanunları gözetmek."
"Salih amel işle ve iyi dost edin. Zira insan, kazandığının sahibidir ve ahrette sevdiği ile beraber olur."
"Şüphesiz ki Allah, yumuşak mizaçlı, bağışlayıcı yapıya sahip ve işinin eri olan kimseyi sever."
"Huyu kötü olanın ölümü (insanları) sevindirir." "Nefsin için ahlakların en güzelini seç. Zira hayır, alışkanlıktır." "Güzel ahlak en iyi eş, kendini beğenme ise gizli bir hastalıktır."
"Başkasında kınanmış bir ahlak gördüğün zaman, onun benzerlerini kendinden uzaklaştır." "İki sıfat müminin kalbinde toplanmaz; kötü ahlak ve cimrilik."
"En kötü ahlak yalan ve iki yüzlülüktür." "Laubalilikten, boş şeyden, fazla şaka ve gülmekten, batıl ve faydasız sözlerden kaçının." "Ahmaklıktan daha alçakça bir dost yoktur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri sh. 912… 921)
Ali Hamza Aydın / diğer yazıları
- ‘Uyarıyorum, herkes ayağını denk alsın, sabrımızı zorlamasın’ / 11.11.2024
- Satır aralarını dolduran lider / 22.09.2024
- ‘Bu iktidarın görevi BOP'a hizmet etmekti’ / 18.09.2024
- Tarihin ilk yazılı anayasası: Medine Vesikası / 28.08.2024
- Atatürk: ‘Geri kalmışlığın sebebi din değildir’ / 03.09.2023
- Hüseyin Baş ile Türkiye gündemi / 27.08.2023
- İslam’ın, Hz. Peygamberin ilk fedaisi Ali’dir / 01.05.2023
- Peygamberimizin ilk öğrencisi Ali’dir / 30.04.2023
- Münafıklığın alametleri ve münafıkların özellikleri / 23.04.2023
- Peygamber Efendimizi tanımak -2 / 22.04.2023
- Satır aralarını dolduran lider / 22.09.2024
- ‘Bu iktidarın görevi BOP'a hizmet etmekti’ / 18.09.2024
- Tarihin ilk yazılı anayasası: Medine Vesikası / 28.08.2024
- Atatürk: ‘Geri kalmışlığın sebebi din değildir’ / 03.09.2023
- Hüseyin Baş ile Türkiye gündemi / 27.08.2023
- İslam’ın, Hz. Peygamberin ilk fedaisi Ali’dir / 01.05.2023
- Peygamberimizin ilk öğrencisi Ali’dir / 30.04.2023
- Münafıklığın alametleri ve münafıkların özellikleri / 23.04.2023
- Peygamber Efendimizi tanımak -2 / 22.04.2023