Geçtiğimiz günlerde Kastamonu ilinin Hanözü ilçesinde 10 milyon ton bakır rezervi keşfedildi. Türkiye’nin bu keşfe kadar bilinen bakır rezervinin 4 milyon ton olduğu tahmin ediliyordu. Kastamonu’daki keşif Türkiye’nin maden varlığının tam olarak bilinmediği gerçeğini ortaya koydu. Bir bölgedeki keşif Türkiye’nin tahmin ettiği rezervin 2,5 katı büyüklüğünde. Bu da Türkiye’nin tamamında ciddi araştırmalar yapılırsa Türkiye’nin sahip olduğu yeraltı maden varlığının tahminlerden kat kat fazla olacağını ispatlar nitelikte.
70–80 yıl önce bugün için ilkel sayılabilecek teknolojiyle yapılmış araştırmalardan elde edilen verilerle Türkiye’nin maden varlığı büyük bir yanılgıyla hesaplanıyor. Bu eskimiş araştırmalarını yeniden yapmak istemeyen siyasiler Türkiye’nin petrolü olmadığını, maden varlığı açısından fakir olduğumuz yalanına milletimizi inandırmaya çalışıyor. Ancak bu şekilde millete ait olan zenginlikleri ecnebilere peşkeş çekerlerken onlara milletin hesap sormasını engelleyebiliyorlar.
Siyasilerin yalanlarını bir kenara bırakarak Kastamonu’da keşfedilen 10 milyon tonluk bakır rezervinden hareketle Türkiye’nin sahip olduğu zenginliklere kısaca göz atalım.
Türkiye bor zengini
Türkiye dünyada var olan bor madeninin yüzde 72’sine sahip. Stratejik değeri her geçen gün artan borun neredeyse kullanılmadığı alan yok. Öyle ki bor olmadan uzay mekiklerinin kullanılması mümkün değil. Çünkü mekiklerin dış yüzeyi ısıya mukavemetli olduğundan borla kaplanıyor. Bugün stratejik bor madenini Türkiye, toprak fiyatına yabancılara kamyon kamyon satıyor.
Altın’da bir numarayız
Türkiye’nin çıkarılabilecek durumda olan altın rezervinin 6 bin 500 ton olduğu tahmin ediliyor. Bu miktarla Türkiye, Güney Afrika Cumhuriyeti’nden sonra ikinci büyük altın potansiyeline sahip ülke. Bakır maden varlığı konusunda olduğu gibi altın rezervi tahminlerinde de büyük bir yanılma payı olduğu göz önüne aldığımızda Türkiye’nin altın madeni açısından en zengin ülke olması ihtimal dâhilindedir. Bir ton toprakta 1–2 gram altın olması o madenin işletmeyi hak ettiğini gösteriyor. Türkiye’de öyle damarlar bulunuyor ki bir ton toprakta bazen 1 kilogram altın olabiliyor. 2006 yılında Çanakkale Kazdağı eteklerinde tespit edilen büyük bir altın madeninde 1 ton toprakta 35 gram altın bulunmuştu.
Siyah elmas: Kömür
Türkiye’nin bilinen kömür rezervi 9,5 milyar ton. Bu veri de ötekiler gibi çok eski araştırmalara dayanıyor. Mesela işe yaramaz denilerek yıllar önce kapatılan Soma’daki maden sahasında 2005 yılında 130 milyon ton kömürün varlığı tespit edilmişti. Aynı bölgede büyük miktarda bor madeni de bulunmuştu. Türkiye’nin kömür bulunması muhtemel olan alanlarının yüzde 60’ında herhangi bir araştırma yapılmamış durumda. Tüm araştırmalar günümüz teknolojisiyle yenilense Türkiye’nin kömür rezervinin 50 milyar tonu aşabileceği tahmin ediliyor. Bugün Rusya’nın doğalgazına bağımlı olan Türkiye için bu kömür varlığının çıkarılıp kullanılması çok hayati bir durum arz etmektedir. Doğalgaz açısından en zengin ülkelerden biri olan Rusya’nın elektriğini doğalgazla değil, kömür kullanarak ürettiğini unutmamak gerekiyor.
Petrol denizi
ABD’li petrol şirketi Retog’un 1992’de hazırladığı bir rapor Türkiye’nin petrol varlığı konusunda çok önemli bilgiler veriyor.
27 Şubat 1992 tarihli Güneş gazetesinin birinci sayfasında yayınlanan çarpıcı bu raporda Türkiye’nin çok şaşırtıcı bir coğrafi konumu olduğu kaydediliyordu. Güneydoğu Anadolu bölgesinin, Ortadoğu petrol bölgelerinin kuzeydeki uzantısı olduğu belirtilen raporda, şu anki faal petrol sahalarının az miktarda petrol, rezervlerine sahip olduğu vurgulanıyordu. Raporda öne sürülen görüşlerin aşırı derece detaylı olması dikkat çekiyordu. Dört ciltten oluşan rapor, bölgedeki 517 petrol kuyusunun tüm kayıtlarını kapsıyordu. Raporda, Türkiye Kürdistan’ı olarak adlandırılan yöredeki işlenmeyen petrol sahalarının rezervlerinin büyüklüğü övülüyordu. Bakir bölge olarak adlandırılan işlenmeyen sahaların Irak ve Türkiye’de işlenen petrol sahalarından daha verimli olduğu iddia ediliyordu.
“Türkiye petrol zengini değil” açıklamaları inandırıcı değildir. Türkiye’nin dört bir yanındaki komşu ülkelerin tamamı topraklarında büyük miktarlarda petrol çıkarmaktadır. Ege’de, Akdeniz’de, Karadeniz’de, Irak ve Suriye’de, Azerbaycan’da petrol çıkmaktadır. Tüm komşu ülkelerinde petrolün var olması Türkiye’de de var olduğunu göstermektedir.
Türkiye’de kazmayı nereye vursanız orada büyük maden rezervleri bulunmaktadır. Son yıllarda peş peşe petrol kuyuları açılıp petrol bulunduğu ve yeni yeni maden rezervleri keşfedildiği haberleri geldiği halde bunlar bizi sevindirmiyor.
Neden mi?
Çünkü son yıllarda hükümet tarafından yapılan yasal düzenlemeler sayesinde Türkiye’de çıkarılan petrol, bakır, altın ve diğer madenlerde milletimize sadece çöpü kazanç(!) olarak kalmaktadır. Adı Türk ama aslı yabancı şirketler Türkiye’nin maden zenginliklerini sömürmektedir.
Türkiye petrollerini, altınını, borunu, bakırını ve diğer madenlerini kendi milli şirketleri tarafından çıkarmalıdır. Rusya geçtiğimiz yıllarda arasında maden sektörünün de olduğu onlarca sektörünü stratejik ilan edip yabancıların girişine kapatmıştı. ABD’de de birçok sektör ilan edilmemiş bir şekilde yabancı girişimcilere kapalıdır.
Türkiye, ne ABD gibi dünyanın süper gücüdür ne de Rusya kadar kendine güvenebilir. ABD ve Rusya kendi çıkarlarına tehdit görüp bazı sektörleri devletin uhdesine alıyorlarsa Türkiye bunu çok daha önceden yapmış olmalıydı.
Türkiye gibi çok büyük zenginlikler üzerinde oturan bir ülke bu zenginliklerin farkında olan ve bunları milletinin çıkarına devreye koyabilecek liderler ve kadrolar tarafından idare edilmedikçe asla belini doğrultamayacaktır.
70–80 yıl önce bugün için ilkel sayılabilecek teknolojiyle yapılmış araştırmalardan elde edilen verilerle Türkiye’nin maden varlığı büyük bir yanılgıyla hesaplanıyor. Bu eskimiş araştırmalarını yeniden yapmak istemeyen siyasiler Türkiye’nin petrolü olmadığını, maden varlığı açısından fakir olduğumuz yalanına milletimizi inandırmaya çalışıyor. Ancak bu şekilde millete ait olan zenginlikleri ecnebilere peşkeş çekerlerken onlara milletin hesap sormasını engelleyebiliyorlar.
Siyasilerin yalanlarını bir kenara bırakarak Kastamonu’da keşfedilen 10 milyon tonluk bakır rezervinden hareketle Türkiye’nin sahip olduğu zenginliklere kısaca göz atalım.
Türkiye bor zengini
Türkiye dünyada var olan bor madeninin yüzde 72’sine sahip. Stratejik değeri her geçen gün artan borun neredeyse kullanılmadığı alan yok. Öyle ki bor olmadan uzay mekiklerinin kullanılması mümkün değil. Çünkü mekiklerin dış yüzeyi ısıya mukavemetli olduğundan borla kaplanıyor. Bugün stratejik bor madenini Türkiye, toprak fiyatına yabancılara kamyon kamyon satıyor.
Altın’da bir numarayız
Türkiye’nin çıkarılabilecek durumda olan altın rezervinin 6 bin 500 ton olduğu tahmin ediliyor. Bu miktarla Türkiye, Güney Afrika Cumhuriyeti’nden sonra ikinci büyük altın potansiyeline sahip ülke. Bakır maden varlığı konusunda olduğu gibi altın rezervi tahminlerinde de büyük bir yanılma payı olduğu göz önüne aldığımızda Türkiye’nin altın madeni açısından en zengin ülke olması ihtimal dâhilindedir. Bir ton toprakta 1–2 gram altın olması o madenin işletmeyi hak ettiğini gösteriyor. Türkiye’de öyle damarlar bulunuyor ki bir ton toprakta bazen 1 kilogram altın olabiliyor. 2006 yılında Çanakkale Kazdağı eteklerinde tespit edilen büyük bir altın madeninde 1 ton toprakta 35 gram altın bulunmuştu.
Siyah elmas: Kömür
Türkiye’nin bilinen kömür rezervi 9,5 milyar ton. Bu veri de ötekiler gibi çok eski araştırmalara dayanıyor. Mesela işe yaramaz denilerek yıllar önce kapatılan Soma’daki maden sahasında 2005 yılında 130 milyon ton kömürün varlığı tespit edilmişti. Aynı bölgede büyük miktarda bor madeni de bulunmuştu. Türkiye’nin kömür bulunması muhtemel olan alanlarının yüzde 60’ında herhangi bir araştırma yapılmamış durumda. Tüm araştırmalar günümüz teknolojisiyle yenilense Türkiye’nin kömür rezervinin 50 milyar tonu aşabileceği tahmin ediliyor. Bugün Rusya’nın doğalgazına bağımlı olan Türkiye için bu kömür varlığının çıkarılıp kullanılması çok hayati bir durum arz etmektedir. Doğalgaz açısından en zengin ülkelerden biri olan Rusya’nın elektriğini doğalgazla değil, kömür kullanarak ürettiğini unutmamak gerekiyor.
Petrol denizi
ABD’li petrol şirketi Retog’un 1992’de hazırladığı bir rapor Türkiye’nin petrol varlığı konusunda çok önemli bilgiler veriyor.
27 Şubat 1992 tarihli Güneş gazetesinin birinci sayfasında yayınlanan çarpıcı bu raporda Türkiye’nin çok şaşırtıcı bir coğrafi konumu olduğu kaydediliyordu. Güneydoğu Anadolu bölgesinin, Ortadoğu petrol bölgelerinin kuzeydeki uzantısı olduğu belirtilen raporda, şu anki faal petrol sahalarının az miktarda petrol, rezervlerine sahip olduğu vurgulanıyordu. Raporda öne sürülen görüşlerin aşırı derece detaylı olması dikkat çekiyordu. Dört ciltten oluşan rapor, bölgedeki 517 petrol kuyusunun tüm kayıtlarını kapsıyordu. Raporda, Türkiye Kürdistan’ı olarak adlandırılan yöredeki işlenmeyen petrol sahalarının rezervlerinin büyüklüğü övülüyordu. Bakir bölge olarak adlandırılan işlenmeyen sahaların Irak ve Türkiye’de işlenen petrol sahalarından daha verimli olduğu iddia ediliyordu.
“Türkiye petrol zengini değil” açıklamaları inandırıcı değildir. Türkiye’nin dört bir yanındaki komşu ülkelerin tamamı topraklarında büyük miktarlarda petrol çıkarmaktadır. Ege’de, Akdeniz’de, Karadeniz’de, Irak ve Suriye’de, Azerbaycan’da petrol çıkmaktadır. Tüm komşu ülkelerinde petrolün var olması Türkiye’de de var olduğunu göstermektedir.
Türkiye’de kazmayı nereye vursanız orada büyük maden rezervleri bulunmaktadır. Son yıllarda peş peşe petrol kuyuları açılıp petrol bulunduğu ve yeni yeni maden rezervleri keşfedildiği haberleri geldiği halde bunlar bizi sevindirmiyor.
Neden mi?
Çünkü son yıllarda hükümet tarafından yapılan yasal düzenlemeler sayesinde Türkiye’de çıkarılan petrol, bakır, altın ve diğer madenlerde milletimize sadece çöpü kazanç(!) olarak kalmaktadır. Adı Türk ama aslı yabancı şirketler Türkiye’nin maden zenginliklerini sömürmektedir.
Türkiye petrollerini, altınını, borunu, bakırını ve diğer madenlerini kendi milli şirketleri tarafından çıkarmalıdır. Rusya geçtiğimiz yıllarda arasında maden sektörünün de olduğu onlarca sektörünü stratejik ilan edip yabancıların girişine kapatmıştı. ABD’de de birçok sektör ilan edilmemiş bir şekilde yabancı girişimcilere kapalıdır.
Türkiye, ne ABD gibi dünyanın süper gücüdür ne de Rusya kadar kendine güvenebilir. ABD ve Rusya kendi çıkarlarına tehdit görüp bazı sektörleri devletin uhdesine alıyorlarsa Türkiye bunu çok daha önceden yapmış olmalıydı.
Türkiye gibi çok büyük zenginlikler üzerinde oturan bir ülke bu zenginliklerin farkında olan ve bunları milletinin çıkarına devreye koyabilecek liderler ve kadrolar tarafından idare edilmedikçe asla belini doğrultamayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024