Kasım 2018'de 'Dayatılmış fakirlikten dayatılmış kıtlığa' başlıklı yazımızda insanoğlunun başta kapitalizm olmak üzere sonu 'izm' ile biten düzenlerin içinde dayatılmış fakirliğe razı olmaya zorlandığını hatta medya aracılığı ile fakirliğin erdemi ile övünmek üzere ortak aklının da kasıtlı olarak bilgi kirliliğine maruz bırakıldığını anlatmıştık.
Türkiye de bu kürenin bir parçası olduğuna göre elbet payını alacaktı ama bizler için daha yakın vadeli daha 'parlak planlar' devreye alındı.
Türkiye'nin geleceği birilerine göre kendileri için 'çok parlak', adeta güneş doğuyor ve cümlenin gelişinden de anladığınız üzere o birileri ne sizlersiniz ne de bu toprakları vatanı olarak gören bu ülkenin gerçek sahipleri.
Yüzyıl önce Anadolu'yu hasta adamın toprakları olarak görenlerin, kapitülasyonları ve benzeri dayatılmış ekonomik ve siyasi anlaşmaları bu milletin boğazına ilmek yapanların son gelişmelerden sonra artık iştahı o kadar kabarmış durumdaki 'Türkiye Sömürge Bakanlığı' kuruldu bile.
İşte aşama aşama Türkiye planı:
0. aşama: Türkiye'deki yabancı sermayenin plan henüz uygulanmaya başlanmadan önce kademeli ve sessiz bir şekilde fiziki yatırımlarını likit yatırımlara çevirmesi ve duruma göre bu sermayenin ülke dışına aktarılması.
1. aşama: İçeriden ve dışarıdan yapılan siyasi, ekonomik ve askeri müdahalelerle Türk ekonomisinin zayıflatılarak kademeli biçimde Türk vatandaşlarının alım gücünün düşürülmesi ama halkın tepkisinin sınırlı kalması için gereken sosyal tedbirlerin alınması.
2. aşama: Zayıflatılmış ekonominin sürüncemeye bırakılması ve ilk 500 şirketin karlılık oranlarında hızlı bir düşme sağlanması ve bu şirketlere kredi havuzlarının açılması veya yabancı yatırım adı altında ortaklık teklifleri sunularak pay alınması.
3. aşama: Zayıflayan ekonominin yavaş yavaş darboğaza doğru sürüklenmesi ve daha önce ortak olunan ilk 500 şirketin ödenmeyen kredi borcu sebebi ile ya da kriz artarak geliyor gündemi ile yatırımcı alımına zorlanarak daha fazla hissenin yabancı yatırımcılara geçmesinin sağlanması.
4. aşama: Daha on yıl, yirmi yıl öncesine kadar kâr eden devlet ortaklıklarının ya da devlet yatırımlarının ekonomik darboğaz sebebi ile de sürekli zarar açıklamalarının sağlanması ve bu sebeple satışlarının yapılması.
5. aşama: Gerek devletin yatırımcı ya da sahibi olduğu gerekse ilk 1000'de yer alan şirketlerin %80'inin el değiştirerek artık çoğunluk hisselerinin yabancı veya yerel işbirlikçi kişi veya kurumlara (bankalara) aktarılması.
6. aşama: Ekonominin adeta mucizevi bir şekilde yavaş yavaş toparlanmaya başlaması ve ele geçirilen devlet yatırımları ve ilk 1000 şirket bünyesinde artık Türk halkının farkında bile olmadan küresel düzenden maaş alan işçiler haline gelmesi ve daha da vahim olanı bu maaşı ile de ne satın alırsa alsın yine bu düzen içindeki ele geçirilen şirketlere para kazandırması.
Sizce hangi aşamadıyız dersiniz…
İpucu verelim: Türkiye Sömürge Bakanlığı büyük çatışmalardan hatta savaşlardan uzak kalarak mümkün olduğunca masa başında makul paylaşımlar yapmak üzere kuruldu.
İnternet'te arama yaparak ne kadar şirketimizin yabancı ortak aldığını, ne kadar şirketimizin ödenemeyen krediler sebebi ile konkordato ilan ettiğini ve ne kadar çok yabancı sermayeli yeni şirketin kurulduğuna bakabilirsiniz.
Ve…
Bizler de, Yeni Mesaj Ailesi olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni anlatırken aslında kendimizi, sizleri, milletimizi ve devletimizi küresel ailelerin dayatılmış kölesi olmak yerine Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde 'Ya istiklal, ya ölüm' demeye davet etmekten başka bir şey yapmamaktayız.
Bizler de, Yeni Mesaj Ailesi olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni anlatırken aslında kendimizi, sizleri, milletimizi ve devletimizi küresel ailelerin dayatılmış kölesi olmak yerine Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde 'Ya istiklal, ya ölüm' demeye davet etmekten başka bir şey yapmamaktayız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Kayalı / diğer yazıları
- Borsa İstanbul’da yeni düzenleme şart / 11.02.2021
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020