Felaket yağıyor adeta üzerimize günlerdir.
Kader deyip geçmek, imtihan diye milleti avutmak kolaya kaçmaktan başka bir anlam ifade etmiyor. Hele bir de bunu tedbir alması gerekenler söyleyince acziyetin itirafından başka bir şey olmuyor.
Çılgın projeler peşinde koşuyor, evdekiler aç yatarken dışarıda bonkörlük yapıyoruz.
Sabiha Gökçen'deki uçak kazasını CNNTürk kanalında yorumlayan, sözleri işlerine gelmediği için yarıda kesilen Kaptan Pilot Bahadır Altan, "Proje üstüne proje üretme yerine biraz aklıselim gerekiyor. Ülke freni patlamış kamyon gibi" demişti.
Gerçekten öyle değil miyiz, yani freni patlamış kamyon gibi…
Bir Suriye'ye tosluyoruz, bir Libya'ya. Hâlâ duramayıp Mısır'a sonra da gidip Rusya'ya…
Biraz durmak gerekmiyor mu sizce de?
Biraz sakinleşmek, dinginlikle içeride ve dışarıda yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı değerlendirmek sizce de gerekmiyor mu?
Nereye gidiyoruz? Ne hale geldik? Ve bu hale nasıl geldik? Bunları sorgulamanın zamanı sizce de gelmedi mi?
Taraftarlıklarımızı ya da karşıtlıklarımızı bir kenara bırakıp hepimizin ortak aidiyeti olan Türkiye noktasından bakarak gelin birlikte düşünelim.
Hangisi daha önemli?
Ukrayna'ya geri ödemesiz 200 milyon lira askeri yardım yapmak mı daha önemli?
Yoksa Van'da meydana gelen çığ faciasının yaşandığı yere, gene aynı şey bir daha yaşanmasın diye çık tehlikesinden uzak yeni bir yol yapmak mı daha önemli?
Yoksa İstanbul'da Çarşamba günü meydana gelen uçak kazasında var olan tek pisti saatlerce kapalı kalan Sabiha Gökçen Havalimanı'na yıllardır yapılamayan ikinci pisti mi yapmak daha önemli?
Milyarlarca dolar harcayıp işe yarayacağı dahi belli olmayan, belki de başımıza yeni belalar açacak olan Kanal İstanbul'u mu yapmak daha önemli?
Yoksa adım adım yaklaşan büyük Marmara depremi için İstanbul'da dönüştürülmeyi bekleyen yüz binlerce binayı depreme hazır hâle getirmek mi daha önemli?
Sözüm sıradan vatandaşa…
Kendini sıradan gören gerçekte ise asıl olan vatandaş sözüm sana.
Burada saydığım ve daha sayabileceğim bütün önemli meselelerde öncelikle karar veren sensin.
Bu senin kararın, bugüne kadar yaşananlar da senin kararlarının sonuçları…
'Ben bilmem büyüklerim bilir' deme sakın, demokraside büyük olan sensin.
'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' sözü Meclis'in duvarında yazılsın diye değil, egemenlik gücünü idrak edip devleti millet yönetsin diye söylenmiştir.
Gerektiğinde vekil diye en tepedeki makamlara oturttuğun insanlara hesap sorabilmen için yazılmıştır.
Sen zaten bu gerçeği unutmamalısın buna hakkın da yok. Zira bu vatanın sahibi sensin, gerektiğinde evladını vatan için feda eden de sensin. Seçtiğin vekiller bunu egemenliğin asıl sahibinin sen olduğunu asla unutmasınlar, kulaklarına küpe etsinler diye o yazı TBMM'de vekillerin tam karşısına yazılmıştır.
O yüzden artık hiçbir şeyi es geçmemeli ve demokratik hakkın olan 'hesap sorma' görevini, asla ve asla hukuk dışına çıkmadan yerine getirmelisin. Bunun en etkili zamanı önüne sandık konulduğu vakittir. Ancak o vakti beklemene de gerek yok, sosyal medyadan da görüşünü duyması gerekenlere duyurabilirsin.
Çünkü senin 'artık yeter' dediğini duymadan vekalet verdiklerin görevlerini aksatmaya devam edecekler…
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024