Deniyor ki, Türkiye savaş mı kaybetti ki masa başında bu kadar taviz veriyor? Ülkemiz bölünüyor, milletimiz parçalanıyor. Evet, maalesef Türkler, savaş kaybetmiştir.
Savaş sadece askeri sahada olmaz. Ekonomik sahada, sosyal, siyasal, kültürel sahada da savaş yapılır. İşte Türk milleti yıllardır ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel saldırıya maruz bırakıldı. Milleti koruyan kalkan olan devlete saldırıldı, orduya saldırıldı, hukuka saldırıldı, aileye saldırıldı, dinimiz İslam’a saldırıldı.
Öyle şeytanca saldırdılar ki, görünüşte masum gerekçelerle yola çıktılar; kutsallarımızın arkasına sığındılar.
Hep azınlık ruhu ile hareket ettiler.
Önce devlet ile millet birbirine düşman edildi.
Yetmedi, hukuka güven ortadan kaldırıldı.
Aile deseniz, hak getire. Türk aile modelinden neredeyse eser kalmadı. Artık dizi filmler aile modelimiz oldu. Geçmiş ile bugün arasındaki bütün köprüler atıldı.
Ordu deseniz, hali ortada. Kimi tutuklu, kimi istifa etmiş, kimi moralsiz, kimi bilmem ne halde.
Dinimiz İslam deseniz, dinlerarası diyalog, medeniyetler ittifakı adı altında, İslam tahrif edilmeye çalışılıyor.
Özet olarak, milleti koruyan ne kadar ‘kalkan’ varsa hepsine dönük planlı saldırılar yapıldı.
Kimi bilerek kimi bilmeyerek bu linç operasyonlarında yer aldı. Çekirdeğin özünü koruyan kabuk imha edildi.
Kapılar kırıldı, adeta yatak odasına girildi.
***
Devletin terör örgütü ile bir masa etrafında müzakere etmesinin sebebi Türk milletinin mağlup olmasıdır.
Dikkat ederseniz tartışmalar hep Türklük, millet ve bayrak etrafında yoğunlaşıyor. Çünkü millet teslim alınma noktasındadır.
Esasında masanın bir tarafında Türk devleti diğer tarafında ABD vardır. PKK, ABD adına hareket etmektedir. Çiçeği burnunda ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin, bir ayda iki defa ülkemize gelmesi bundandır.
***
Yaşananlar, Osmanlı’nın yıkılmasına sebep olan Birinci Dünya Savaşı gibidir.
Mondros Mütarekesi gibidir.
Bir bakıma adı konmamış Sevr Antlaşması gibidir.
Ancak henüz millet konuşmaya başlamadı. Millet bugüne kadar vekâlet verdiği için sessiz kalmıştır. Ancak milletin vekilleri, aldıkları vekâletin gereğini yerine getirmediler.
***
O halde artık milletin kendi canına, malına, namusuna ve toprağına sahip çıkma günüdür.
Yeniden Kuvay-ı Milliye günüdür bugün.
Bütün olumsuzluklara rağmen Atatürk Samsun’a çıkmış, ardından Amasya, Erzurum, Sivas derken milletin sahipleri ile bütünleşmiştir. İslam ile memleket sevdasını şahsında birleştirerek Kuvay-ı Milliye’nin ateşini yakmıştır.
Bugün de yapılan budur.
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu il il dolaşarak Kuvay-ı Milliye’nin fitilini ateşliyorlar. Milletimiz de ciddi anlamda bir uyanma ve farkındalık hali oluşmaya başladı.
***
Nasıl birinci dünya savaşının mağlubiyeti Kuvay-ı Milliye hareketinin başarısı ile ortadan kaldırıldı, aynen bunun gibi milletimize karşı yürütülen bu savaş da yeniden Kuvay-ı Milliye’nin başarısı ile yırtılıp atılacaktır. Hepimize mübarek olsun.
Savaş sadece askeri sahada olmaz. Ekonomik sahada, sosyal, siyasal, kültürel sahada da savaş yapılır. İşte Türk milleti yıllardır ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel saldırıya maruz bırakıldı. Milleti koruyan kalkan olan devlete saldırıldı, orduya saldırıldı, hukuka saldırıldı, aileye saldırıldı, dinimiz İslam’a saldırıldı.
Öyle şeytanca saldırdılar ki, görünüşte masum gerekçelerle yola çıktılar; kutsallarımızın arkasına sığındılar.
Hep azınlık ruhu ile hareket ettiler.
Önce devlet ile millet birbirine düşman edildi.
Yetmedi, hukuka güven ortadan kaldırıldı.
Aile deseniz, hak getire. Türk aile modelinden neredeyse eser kalmadı. Artık dizi filmler aile modelimiz oldu. Geçmiş ile bugün arasındaki bütün köprüler atıldı.
Ordu deseniz, hali ortada. Kimi tutuklu, kimi istifa etmiş, kimi moralsiz, kimi bilmem ne halde.
Dinimiz İslam deseniz, dinlerarası diyalog, medeniyetler ittifakı adı altında, İslam tahrif edilmeye çalışılıyor.
Özet olarak, milleti koruyan ne kadar ‘kalkan’ varsa hepsine dönük planlı saldırılar yapıldı.
Kimi bilerek kimi bilmeyerek bu linç operasyonlarında yer aldı. Çekirdeğin özünü koruyan kabuk imha edildi.
Kapılar kırıldı, adeta yatak odasına girildi.
***
Devletin terör örgütü ile bir masa etrafında müzakere etmesinin sebebi Türk milletinin mağlup olmasıdır.
Dikkat ederseniz tartışmalar hep Türklük, millet ve bayrak etrafında yoğunlaşıyor. Çünkü millet teslim alınma noktasındadır.
Esasında masanın bir tarafında Türk devleti diğer tarafında ABD vardır. PKK, ABD adına hareket etmektedir. Çiçeği burnunda ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin, bir ayda iki defa ülkemize gelmesi bundandır.
***
Yaşananlar, Osmanlı’nın yıkılmasına sebep olan Birinci Dünya Savaşı gibidir.
Mondros Mütarekesi gibidir.
Bir bakıma adı konmamış Sevr Antlaşması gibidir.
Ancak henüz millet konuşmaya başlamadı. Millet bugüne kadar vekâlet verdiği için sessiz kalmıştır. Ancak milletin vekilleri, aldıkları vekâletin gereğini yerine getirmediler.
***
O halde artık milletin kendi canına, malına, namusuna ve toprağına sahip çıkma günüdür.
Yeniden Kuvay-ı Milliye günüdür bugün.
Bütün olumsuzluklara rağmen Atatürk Samsun’a çıkmış, ardından Amasya, Erzurum, Sivas derken milletin sahipleri ile bütünleşmiştir. İslam ile memleket sevdasını şahsında birleştirerek Kuvay-ı Milliye’nin ateşini yakmıştır.
Bugün de yapılan budur.
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu il il dolaşarak Kuvay-ı Milliye’nin fitilini ateşliyorlar. Milletimiz de ciddi anlamda bir uyanma ve farkındalık hali oluşmaya başladı.
***
Nasıl birinci dünya savaşının mağlubiyeti Kuvay-ı Milliye hareketinin başarısı ile ortadan kaldırıldı, aynen bunun gibi milletimize karşı yürütülen bu savaş da yeniden Kuvay-ı Milliye’nin başarısı ile yırtılıp atılacaktır. Hepimize mübarek olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025