Geçen hafta detaylı olarak ele aldığımız Toryum mucizesi konusuna dair bugüne kadar ne hikmetse gerek iktidar ve hatta muhalefet kanadından hiçbir şekilde açıklamada bulunulmaması ve böylesine hayati bir konunun sanki planlı bir şekilde gündem edilmemesi çok düşündürücü değil mi?
Bu benim görüşüm ve yorumum tabii ki ama bir başka uygulamaya konulan planın ise, "doğalgaz bulduk" şeklinde koparılan yaygara ile, asıl gerçek kaynağın üzerinin örtülmesi olduğu kanaatindeyim.
Tamamen hislerime dayalı olarak zorlama bir yorum yapmıyorum elbette.
Bunu anlayabilmek için kör ve sağır olmamak yeterli bana göre.
Bir de hain kontenjanına dahil değilseniz, olan biteni kılavuzsuz olarak görebilir rahatça kavrayabilirsiniz.
Mesela Karadeniz'de keşfedildiği duyurulan 320 milyar metreküp doğalgaz konusu…
İnanın, önemli bir mühendislik çalışması ve olağanüstü çabayı bir tarafa koyarsak geriye sadece bana göre, doğal kısmını da çıkın "gaz" kısmı kalır.
Bu gaz, yani sıkıştığınız yerde sizi ileriye doğru itme gücüne sahip olan bildiğiniz hava yani.
Demek ki sıkışmışlık söz konusu ki, "gaz"a şiddetle ihtiyaç duyulmuştu ve o da Karadeniz'de bulundu.
Bu konu, "Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük doğalgaz keşfi Zonguldak açıklarındaki Tuna-1 sahasında yapıldı" şeklinde duyurulmuştu.
320 milyar metreküplük rezerv, 2019 rakamlarına göre Türkiye'nin 7 yıllık tüketimini karşılayabilecekti.
Sadece 7 yıl!
Gazı çıkarmak için yaklaşık 5 milyar dolarlık yatırım yapılması gerekiyormuş.
Gazı 2023 yılına kadar çıkarma hedefi iddialı bulunmuş ve normalde bu sürenin 7-8 yılı bulabildiğine dikkat çekilmişti.
AT ALİ AT…
UYUMA TÜRK UYUMA…
Oysa asıl gerçek kaynak, bulduk denilemeyen ancak keşfettik denilen doğalgaz değil, dünya'nın bir numaralı enerji kaynağı TORYUM'dur.
Toryum, geleceğin nükleer santrallerinde yakıt olarak kullanılacağı ifade ediliyor.
Saflaştırıldığında çelik görünümünde olan bir element. Toryumlu santrallerin patlama riski kesinlikle yok.
Çevre dostu…
Toryum atıklarını radyoaktif olmayan elementlere dönüştürmek mümkün.
Nükleer karşıtları bile bu yönü nedeniyle toryuma karşı çıkmıyorlar. Bu nedenle 21.yüzyılın en stratejik elementlerinden biri kabul ediliyor.
Dünya toryum üretiminden elde edilen enerji, tüm uranyumdan ve petrol vb. yakıtların toplamından elde edilen enerjiden çok daha fazla.
Kıyaslama yaparsak, 1 ton toryum, 1 milyon ton petrole eşdeğer.
Bilim dünyasının görüşüne göre toryum, Türkiye'deki enerji sorununu çözecek bir element.
Çünkü Türkiye, kendine ebediyen yetecek toryum rezervine sahip. Daha ihtiyatlı uzmanlar, 85 milyonluk bir Türkiye'ye en az 1000 yıl yetecek bir toryum rezervine sahip olunduğunu ifade ediyorlar.
Dünya toryum rezervi 1200 ton civarında.
Bunun 800 ton kadarı Türkiye'de. Yani dünyadaki toryum elementinin yarıdan fazlası Türkiye'de bulunuyor.
Türkiye'de toryumun yoğun bulunduğu yerler Eskişehir, Sivrihisar, Beypazarı ve Kızılcaören ile Malatya ve Sivas'tır.
Isparta'daki kazada hayatını kaybeden Prof. Dr. Engin Arık, öncesinde yaptığı bir söyleşide, Türkiye'deki toryum rezervlerinin parasal karşılığını, petrol kıstas alındığında, yaklaşık 120 trilyon dolar olarak ifade etmiştir.
Tabi bu 2007 yılı rakamları…
Bunun üzerine bir başka stratejik maden olan 'Bor'u ekleyin.
Söz konusu madenin dünya rezervlerinin yüzde 74'ü de Türkiye'de.
Yani bu iki maden son ürün olarak kullanılabilse, yaklaşık 200 trilyon dolar gibi bir rakam ortaya çıkıyor.
Bu rezervlerin sadece enerji alanındaki karşılığı.
Siz buna stratejik aklı ve yüksek teknolojik nükleer silahlanmayı da ilave ederseniz kim tutar sizi.
Unutulmasın ki, Isparta'da uçak düşmedi, düşürüldü.
ASELSAN'da hiç kimse durup dururken intihar etmedi, suikasta uğradı ama bu kadar hayati bir konunun peşine düşen olmadı.
Sözünü ettiğimiz şüpheli ölümler bize şunu gösteriyor.
Türkiye dünya'nın en kritik madenlerinde bir numara.
Peki, milletimiz bunun ne kadar farkında ve ne halde?
Vur patlasın eğlence, lale devri diziler ve kısırdöngü siyasi tartışmalar.
Yoksulluk içerisinde yaşamayı kendi elleri ve oylarıyla sürdürülebilir hale getirmeyi başarmış bir millet.
Unutmadan ilave edelim ki, bu iki maden başta olmak üzere diğer tüm maden çeşitlerimizi dosyalar halinde milletimize arz eden büyük devrimci Prof. Dr. Haydar Baş'la, sırf bu yüzden dolayı tüm güçleriyle uğraşanlar olmuştur.
Türk Milletine darbe vurmak isteyenler, Türk Milletinin evlatlarına 2006'dan itibaren alabildiğine balyoz indirdiler.
Evet, büyük zenginliğimiz olan bu stratejik madenlerimiz üzerine çalışma yapan bilim adamları, savunma sanayinde stratejik projelerde çalışan mühendislerimiz şüpheli biçimde hayatlarını kaybediyor.
Yine savunma sanayimizi ayağa kaldıran çalışmalara imza atanlar, yeraltı zenginliklerimiz üzerine çalışma yapanlar, ne siyasetçiler tarafından ne de milletimiz tarafından taltif edilmiyor.
Şimdi uyanmazsak, ileride hiç uyanamayacağız; şimdi tedbir almaz, sahip çıkamazsak, çok da uzun olmayan bir süre sonra bu zenginliklerimizi de kaybedeceğiz.
Türk coğrafyasında özgürce yaşamamız için kaçırılmaması gereken son ve çok büyük şanstır bu zenginlikler.
Madenler konusunda büyük tezleri olan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş çok büyük şanstır bizim için.
O'nunla kainat devleti olmak veya yüz üstü sürünmek.
Size altın nasihat…
Madenler konusunda söz söylemeyeni dinlemeyin.
Sözü ve tezi olana da artık sahip çıkın.
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025
- TÜRK milletine ters kelepçe! / 01.04.2025
- Türkler Ehl-i Beyt ile akrabadır / 31.03.2025
- Türk’ler Ehl-i Beyt İslam’ını kabul etmiştir / 30.03.2025
- İktidar çok tehlikeli oynuyor! / 26.03.2025
- Suriye için tek çözüm: Atatürk modeli / 25.03.2025
- Ne ekersen onu biçersin! / 24.03.2025