Emin Çölaşan'ın köşesinde yalan yanlış yazılar yazdığını daha önceki makalelerimizde belirtmiştik. Aynı zamanda Emin Çölaşan'ın yalan ve yanlışlarını belgelerle düzeltmiş, kendisine tavsiyelerde bulunmuştuk.
Bizim kaygımız, Emin Beyin kendisi gibi olan arkadaşlarının da makalelerine olan güvenin sarsılacağı şeklindeydi. Prof. Dr. Haydar Baş Beyi tanıyan ve seven milletimiz neredeyse 20 yılı aşkın bir zamandır kendisini dinliyor, okuyor ve onunla hasbıhal ediyordu çünkü.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, çocukluk yaşlarından beri hayatı bilinen bir zattır. Sayın Baş, dedeleri Sarıkamış'ta şehit düşmüş, vatan ve millet sevdalısı bağrı yanık bir annenin evladıdır. Çocukluk yaşlarından itibaren abide bir şahsiyet olan annesinin öğrettiği marşlar ve millî duygularla büyümüştür. Yine anne ve babası Ermeni mezalimi yıllarında memleketlerinden hicret etmek zorunda kalmışlardır. Vatanın ne demek olduğunu çok iyi bilmektedir sayın hocamız.
O, dinine bağlıdır; dinî bütünlüğün milli bütünlüğümüzün teminatı olduğunu her fırsatta vurgularlar. Bu tespit dinimiz İslam'dan kaynaklanan Türk kültürünün, yaşatılmasında ve milletimizin bekasında da hayati öneme haizdir.
Ermeni soykırım iddialarının iyiden iyiye azıttığı; ulusal egemenliğimizin devredilmesinin söz konusu edildiği günümüzde Prof. Dr. Haydar Baş Bey, milletin bağımsızlık karakterine tercüman olmuş ve konuyu milletimizin gündemine taşımıştır. Hayatının her anını vatan ve milletine hizmet aşkıyla yaşayan hocamız miting alanlarında milyonlarla buluşmuş ve yeniden kuvayi milliye hareketini ateşlemiştir.
Artık şahlanan bu ruh milletin ruhu olmuştur, Prof. Dr. Haydar Baş Bey ise millete mal olmuş bir insandır. Dolayısıyla bu ruh ve bu ruhu temsil edenler hakkında rencide edici yazılar bir millete karşı yazılmış demektir.
Elbette bu millî oluştan rahatsız olanlarda olacaktı. İlk sinyallerini Emin Çölaşan'dan almış ve onu ikaz etmiştik. Emin Bey ne hikmetse bu kadar yazılanları okumamış, bu kadar konuşulanları duymamış gibi hareket etmeyi tercih etmektedir.
Kaygımızda ne kadar haklı olduğumuzu Radikalden Türker Alkan'ı okuyunca daha iyi anlamış olduk.
Alkan, makalesinde gerçek yüzünü ortaya koyarak sanki "polis dayağıyla noktalanmayan bir gösteri olduğu zaman şaşırıyorduk, 'Bu işte bir yanlışlık olmalı,' diyorduk." derken legaliteden ne kadar uzak olduğunu da ifade etmektedir.
Sayın Alkan, Çölaşan'a hitaben yazdığım bütün yazılarımı kendinize de yazılmış kabul edebilirsiniz.
Sizin zihniyetiniz dinine, milli değerlerine, bayrağına ve sancağına bağlı olan insanlar, nasıl olurda huzur ve sükun içerisinde miting düzenleyebilirler; nasıl olurda devlet millet bütünleşmesini sağlayabilirler şeklinde midir?
Yazın yazın sayın Alkan yalnız siz değil, topunuz yazın!
Yazın ki millet, kimin vatan ve millet için gayret ettiğini; kimin ise vatan ve millet adına hazımsızlık çektiğini iyice anlamış olsun.
Bizim kaygımız, Emin Beyin kendisi gibi olan arkadaşlarının da makalelerine olan güvenin sarsılacağı şeklindeydi. Prof. Dr. Haydar Baş Beyi tanıyan ve seven milletimiz neredeyse 20 yılı aşkın bir zamandır kendisini dinliyor, okuyor ve onunla hasbıhal ediyordu çünkü.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, çocukluk yaşlarından beri hayatı bilinen bir zattır. Sayın Baş, dedeleri Sarıkamış'ta şehit düşmüş, vatan ve millet sevdalısı bağrı yanık bir annenin evladıdır. Çocukluk yaşlarından itibaren abide bir şahsiyet olan annesinin öğrettiği marşlar ve millî duygularla büyümüştür. Yine anne ve babası Ermeni mezalimi yıllarında memleketlerinden hicret etmek zorunda kalmışlardır. Vatanın ne demek olduğunu çok iyi bilmektedir sayın hocamız.
O, dinine bağlıdır; dinî bütünlüğün milli bütünlüğümüzün teminatı olduğunu her fırsatta vurgularlar. Bu tespit dinimiz İslam'dan kaynaklanan Türk kültürünün, yaşatılmasında ve milletimizin bekasında da hayati öneme haizdir.
Ermeni soykırım iddialarının iyiden iyiye azıttığı; ulusal egemenliğimizin devredilmesinin söz konusu edildiği günümüzde Prof. Dr. Haydar Baş Bey, milletin bağımsızlık karakterine tercüman olmuş ve konuyu milletimizin gündemine taşımıştır. Hayatının her anını vatan ve milletine hizmet aşkıyla yaşayan hocamız miting alanlarında milyonlarla buluşmuş ve yeniden kuvayi milliye hareketini ateşlemiştir.
Artık şahlanan bu ruh milletin ruhu olmuştur, Prof. Dr. Haydar Baş Bey ise millete mal olmuş bir insandır. Dolayısıyla bu ruh ve bu ruhu temsil edenler hakkında rencide edici yazılar bir millete karşı yazılmış demektir.
Elbette bu millî oluştan rahatsız olanlarda olacaktı. İlk sinyallerini Emin Çölaşan'dan almış ve onu ikaz etmiştik. Emin Bey ne hikmetse bu kadar yazılanları okumamış, bu kadar konuşulanları duymamış gibi hareket etmeyi tercih etmektedir.
Kaygımızda ne kadar haklı olduğumuzu Radikalden Türker Alkan'ı okuyunca daha iyi anlamış olduk.
Alkan, makalesinde gerçek yüzünü ortaya koyarak sanki "polis dayağıyla noktalanmayan bir gösteri olduğu zaman şaşırıyorduk, 'Bu işte bir yanlışlık olmalı,' diyorduk." derken legaliteden ne kadar uzak olduğunu da ifade etmektedir.
Sayın Alkan, Çölaşan'a hitaben yazdığım bütün yazılarımı kendinize de yazılmış kabul edebilirsiniz.
Sizin zihniyetiniz dinine, milli değerlerine, bayrağına ve sancağına bağlı olan insanlar, nasıl olurda huzur ve sükun içerisinde miting düzenleyebilirler; nasıl olurda devlet millet bütünleşmesini sağlayabilirler şeklinde midir?
Yazın yazın sayın Alkan yalnız siz değil, topunuz yazın!
Yazın ki millet, kimin vatan ve millet için gayret ettiğini; kimin ise vatan ve millet adına hazımsızlık çektiğini iyice anlamış olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025