Tarımda bağımlılık başka bir şeye benzemez

Bağımsızlığını kaybeden ülkelerin hayatını idame ettirmesi mümkün değildir. İktisadi bağımsızlık, bağımsızlığın temelidir ve iktisadi bağımsızlığın en büyük göstergesi de tarım sektöründeki bağımsızlıktır.Dünya tarım ihracatındaki payını yüzde 2,5'lardan yüzde 80'lerin üzerine taşıyan ABD'nin eski bir Dışişleri Bakanı bu durumu şöyle özetlemektedir: "Arapların petrol silahı varsa, bizim de tahıl silahımız var. Petrolsüz yaşanabilir, ama tahılsız asla?"Yani ABD tarım ürünlerini gıdadan öte, bir işgal silahı olarak görmektedir.Önceleri sanayi hamleleriyle ekonomik gücü elinde bulundurmak isteyen küresel güçlerin, belli bir zamandan sonra tarım ürünlerine ağırlık verdiğini görmekteyiz.Bu aşamadan sonra ülkeler üzerinde emperyalist emel besleyen iradeler, o ülkelerdeki tarım üretimini öncelikli olarak hedef almışlardır.Siyasi baskılarla, o ülkelerde tarıma kotalar getirilmesi, desteklerin azaltılması talep edilmiş, hatta başlangıçta ucuz tarım ürünleri temin edilerek ithalat teşvik edilmiş ve o ülkenin insanları tarımdan soğutulmaya çalışılmıştır.Tarım öyle bir sektördür ki, soğuyunca tekrar başlamak çok zordur. Çünkü tarım emek ister, gönül ister, bereket ister?Tarımdan soğuma, emektarı küstürür, toprağı küstürür, bereketi kaçırır?Küresel güçler, bu ülkelere önce ucuz ithal ürünler ayarlarlar. O ülkelerdeki üreticiler bu ucuz ürünlerle rekabet edemez. Üretim tamamen bitme noktasına gelince, diğer bir ifadeyle tarım ürünlerindeki bağımsızlık sona erince, ucuz ithalat birden pahalıya dönmeye başlar.Daha önceleri zararına verdikleri tarım ürünlerinin faturalarını da yeni gelen ürünlere ilave etmeye başlarlar. O ülkelerin taşeron siyasileri, "tarım kesiminin alternatif sektörlere yönlendirileceği" açıklamalarıyla halklarını oyalarlar.Halbuki tarımın alternatifi asla yoktur. En temel sektör tarımdır.Diğer taraftan tarımda dahi bağımsızlığını koruyamayan ülkelerin sanayide bağımsız olması zaten düşünülemez. Çünkü tarım sektörü yatırımı en az olan sektördür.Hiçbir teknolojiye sahip olunmasa bile tarım yapılabilir. Tarımda istihdam oluşturma diğer sanayi sektörlerine göre daha masrafsızdır.Tabii ki teknolojinin tarımdaki verimliliği arttırma özelliği vardır, ama bizim burada vurguladığımız husus, tarımdaki bağımsızlığın önemidir.Tarım sektöründen insanlarımızı soğutuyoruz ve diğer meslek kollarına yönlendirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Ama bir taraftan da sanayici kan ağlıyor, mal satamıyor, küçülüyor, işçi çıkarıyor.Sanayide işsizlik had safhadayken, tarım kesimini oraya yönlendirmenin mantığı nedir?Böyle bir durumda olan ülkelerin tarım kesimini küstürüp, iş bıraktırması o ülkenin intihar etmesinden başka bir şey değildir. Bu gidişatın sonucunu öngörmek herhalde zor bir şey değildir?İşsizlik daha da artacaktır. İnsanlar bir taraftan gelirden mahrum kalacaklar, diğer taraftan da ithalattaki bağımlılık sebebiyle tarım ürünlerinin fiyatları gittikçe artacaktır.Bugün ülkemizde TÜSİAD ve Merkez Bankası'nın hazırladığı rapora göre, 13 milyon vatandaşımız yardımla ayakta durmaktadır. Bu gidişatla bu sayı katlanarak artacaktır. İşte size Filistinlileşme, Somalileşme?Bugün Gazze'de Filistinliler açık bir cezaevindeymiş gibi yaşıyorlar. Gönderilecek bir yudum gıdaya muhtaç durumdalar. Dün her konuda kendi kendine yeten dünyanın sayılı ülkelerinden biri olan Somali'nin bugünkü hali de bize örnek olmalıdır.Batılılara güvenerek üretimi bırakmışlar, şimdi artık onların gönderdiği bir lokmaya muhtaç hale gelmişler. Sahip oldukları bütün yer altı ve yerüstü hazinelerini ise onlara kaptırmışlar.  Öyle bir duruma gelmişler ki, artık yapılan küresel sömürüye karşı koyacak dermanları bile yok.Bizlerin gidişatı da farklı değil.En temel ürünlerimiz olan buğdayı, mısırı, pirinci ithal etmeye başladık. Tarım kesimini küçültmeyi, tarımda ithalatı bir maharet zannediyoruz.Hala "biz büyük ülkeyiz bize bir şey olmaz mı" diyorsunuz?Dün Somalililer de aynısını düşünüyordu.Sırf 2 binası yerle bir oldu diye ABD, bütün dünyayı tehdit unsuru olarak ilan ederken ve işgale kalkışırken, etrafımızda ve içimizde dolanan birçok tehdide rağmen bu kadar duyarsız ve vurdumduymaz olmamız sizce biraz garip değil mi?Tarımı stratejik bir sektör olarak gören ve sadece tarım projeleriyle bile ülkemizi şaha kaldırabilecek olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni mutlaka hayata geçirmeliyiz.Sayın Baş, eserinde sadece problemleri doğru tespit etmekle kalmıyor, en güzel çözümleri de bilimsel olarak ortaya koyuyor.