Önceki iki yazımızda tarım politikasında yaşanan sıkıntılardan ve bunların çözümünün mevcut olduğundan bahsettik. Bugün gerek siyasi gerekse ekonomik arenada mevcut programlara bakıldığında en gerçekçi, uygulanabilir ve ülkemiz şartlarına en uygun olan, ekonomide ve tarımda hiçbir açık nokta bırakmayan, uygulandıkça yepyeni kapıların açılmasına vesile olacak olan projenin, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Milli Ekonomi Modeli" olduğunu ifade ettik. Öncelikle ekonomide temel bir takım düzenlemeler yapılması gerektiğini, bu düzenlemelerin kısaca neler olduğunu izah ettik.
Şimdi Milli Ekonomi Modeli'nin tarım ile ilgili projelerine bir bakalım:
* Ülkemizdeki tarıma uygun arazilerin envanteri çıkarılarak, iklim ve toprak özelliklerine göre uygun tarımsal ürün grupları belirlenecektir.
* Toprağı olmayan köylüye, üretim yapma garantisi altında toprak verilerek üretime katılması sağlanacaktır.
* Tarım tek başına bir sektör olarak değil, tarıma dayalı ilgili sanayi dalları ile bir bütün olarak alınacaktır. Bu amaç doğrultusunda tarım ürünlerinin son mamul haline getirilmesi için entegre sanayi kuruluşları teşvik edilecektir.
* Tarımın stratejik öneme haiz olduğu gerçeğinden hareketle yerli üretim dış pazarlardan korunacaktır.
* Coğrafya, iklim ve nüfus ile iç ve dış piyasa dengeleri göz önünde tutularak, tarım sektörünün üretim, miktar, çeşit, nitelik planlamaları ve ARGE çalışmaları yapılacaktır.
* Çiftçi, planlı ve sürekli üretime katıldığı sürece vergi alınmayacak ve ürün alım garantisiyle doğrudan desteklenecektir.
* Çiftçiye tohum, gübre ve ilaç konularında yardım edilecektir.
* Çiftçilere sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı sağlanacaktır.
* Atatürk'ün öncülüğünü yaptığı örnek tarım üretme çiftliklerinde modern tarım teknikleri ve ürün geliştirme yöntemleriyle çiftçiye örnek olacak çalışmalar yapılacaktır.
* Sanayileşme ve şehirleşmenin tarım arazilerini yok etmesi önlenecektir.
* Çiftçinin kooperatifleşerek güç birliği yapması desteklenecektir. Kooperatiflere tarımsal alet ve makine desteği verilecektir.
* Kuraklık,don, sel gibi doğal afetlere karşı 'ürün sigorta' sistemi getirilerek, çiftçilerin riskleri azaltılacaktır.
* Erozyon ve toprak kaybına karşı etkin önlemler alınacaktır.
* Üretici ile tüketici arasındaki zincir kısaltılarak üreticinin yüksek gelir, tüketiciye ucuz ürün sağlanacak, kooperatiflerden bu amaçla istifade edilerek, hal yasası tekrar gözden geçirilecektir.
* Sanayinin hammaddesi olan tarım ürünleri ' Dar Bölge Kalkınma Modeli' ile, ilgili sanayi kollarıyla entegrasyonu sağlanacaktır.
* Tarımsal üretim merkezlerine, maliyetleri azaltmak için ucuz taşıma aracı olan demiryolları hatları çekilerek etkin kullanımı sağlanacaktır.
* Ekostratejik komşularımızla (Orta Asya, Ortadoğu) tarım ihracatına daha fazla önem verilecektir.
* Yerli Gübre üretimine destek verilecektir.
* Minimum su sarfiyatıyla, yüksek ürün miktarı ve kalite sağlayan modern tarım teknolojileri (damlatma sistemi, hidrofilik katkı maddeleri) yaygınlaştırılacaktır.
* Jeotermal enerji ve güneş enerjisinden istifade edebilen bölgelerde seracılık yaygınlaştırılarak, her mevsim tarım üretimi yapılması sağlanacaktır.
* Yeni su kaynakları bulunarak, tarımın hizmetine sunulacaktır.
* Katma değeri yüksek olan hayvancılığın temel girdi kalemlerinden olan yem ihtiyacının sağlanabilmesi amacıyla, ilgili tarım ürünlerinin yeterli miktarda üretimi teşvik edilecektir.
Görüldüğü gibi tarım sektörünün tüm sorunlarını ele alan bu projeler uygulandığı takdirde tarımda önde gelen ülkelerden biri olmamız hatta zirveye oturmamız mümkün.
Ülkemiz bir cennet gibi, her şey var, ama biz kıymetini bilmezsek bolluk içerisinde darlık yaşarız. Yabancı bir yazarın dediği gibi "Siz Türkler hazine üzerine oturan dilenciler gibisiniz".
Gelin, Dünyanın birçok ülkesinde sahip olduğu ekonomik ve sosyal projelerden dolayı ödül almış olan, ama ülke içerisinde maalesef kıymetini bilmediğimiz, bugüne kadar el attığı her mevzuda bütün zorluklara rağmen başarmış bir değere, içimizde birine, Prof Dr. Haydar Baş bey'e kulak verelim ve hem ülkemizin, hem sahip olduğumuz değerlerin, hem de proje sahibi olan bu insanın kıymetini bilelim. Millet olarak unutmayalım ki bizim için daha güzel bir vatan dünyanın hiçbir yerinde yok.
Şimdi Milli Ekonomi Modeli'nin tarım ile ilgili projelerine bir bakalım:
* Ülkemizdeki tarıma uygun arazilerin envanteri çıkarılarak, iklim ve toprak özelliklerine göre uygun tarımsal ürün grupları belirlenecektir.
* Toprağı olmayan köylüye, üretim yapma garantisi altında toprak verilerek üretime katılması sağlanacaktır.
* Tarım tek başına bir sektör olarak değil, tarıma dayalı ilgili sanayi dalları ile bir bütün olarak alınacaktır. Bu amaç doğrultusunda tarım ürünlerinin son mamul haline getirilmesi için entegre sanayi kuruluşları teşvik edilecektir.
* Tarımın stratejik öneme haiz olduğu gerçeğinden hareketle yerli üretim dış pazarlardan korunacaktır.
* Coğrafya, iklim ve nüfus ile iç ve dış piyasa dengeleri göz önünde tutularak, tarım sektörünün üretim, miktar, çeşit, nitelik planlamaları ve ARGE çalışmaları yapılacaktır.
* Çiftçi, planlı ve sürekli üretime katıldığı sürece vergi alınmayacak ve ürün alım garantisiyle doğrudan desteklenecektir.
* Çiftçiye tohum, gübre ve ilaç konularında yardım edilecektir.
* Çiftçilere sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı sağlanacaktır.
* Atatürk'ün öncülüğünü yaptığı örnek tarım üretme çiftliklerinde modern tarım teknikleri ve ürün geliştirme yöntemleriyle çiftçiye örnek olacak çalışmalar yapılacaktır.
* Sanayileşme ve şehirleşmenin tarım arazilerini yok etmesi önlenecektir.
* Çiftçinin kooperatifleşerek güç birliği yapması desteklenecektir. Kooperatiflere tarımsal alet ve makine desteği verilecektir.
* Kuraklık,don, sel gibi doğal afetlere karşı 'ürün sigorta' sistemi getirilerek, çiftçilerin riskleri azaltılacaktır.
* Erozyon ve toprak kaybına karşı etkin önlemler alınacaktır.
* Üretici ile tüketici arasındaki zincir kısaltılarak üreticinin yüksek gelir, tüketiciye ucuz ürün sağlanacak, kooperatiflerden bu amaçla istifade edilerek, hal yasası tekrar gözden geçirilecektir.
* Sanayinin hammaddesi olan tarım ürünleri ' Dar Bölge Kalkınma Modeli' ile, ilgili sanayi kollarıyla entegrasyonu sağlanacaktır.
* Tarımsal üretim merkezlerine, maliyetleri azaltmak için ucuz taşıma aracı olan demiryolları hatları çekilerek etkin kullanımı sağlanacaktır.
* Ekostratejik komşularımızla (Orta Asya, Ortadoğu) tarım ihracatına daha fazla önem verilecektir.
* Yerli Gübre üretimine destek verilecektir.
* Minimum su sarfiyatıyla, yüksek ürün miktarı ve kalite sağlayan modern tarım teknolojileri (damlatma sistemi, hidrofilik katkı maddeleri) yaygınlaştırılacaktır.
* Jeotermal enerji ve güneş enerjisinden istifade edebilen bölgelerde seracılık yaygınlaştırılarak, her mevsim tarım üretimi yapılması sağlanacaktır.
* Yeni su kaynakları bulunarak, tarımın hizmetine sunulacaktır.
* Katma değeri yüksek olan hayvancılığın temel girdi kalemlerinden olan yem ihtiyacının sağlanabilmesi amacıyla, ilgili tarım ürünlerinin yeterli miktarda üretimi teşvik edilecektir.
Görüldüğü gibi tarım sektörünün tüm sorunlarını ele alan bu projeler uygulandığı takdirde tarımda önde gelen ülkelerden biri olmamız hatta zirveye oturmamız mümkün.
Ülkemiz bir cennet gibi, her şey var, ama biz kıymetini bilmezsek bolluk içerisinde darlık yaşarız. Yabancı bir yazarın dediği gibi "Siz Türkler hazine üzerine oturan dilenciler gibisiniz".
Gelin, Dünyanın birçok ülkesinde sahip olduğu ekonomik ve sosyal projelerden dolayı ödül almış olan, ama ülke içerisinde maalesef kıymetini bilmediğimiz, bugüne kadar el attığı her mevzuda bütün zorluklara rağmen başarmış bir değere, içimizde birine, Prof Dr. Haydar Baş bey'e kulak verelim ve hem ülkemizin, hem sahip olduğumuz değerlerin, hem de proje sahibi olan bu insanın kıymetini bilelim. Millet olarak unutmayalım ki bizim için daha güzel bir vatan dünyanın hiçbir yerinde yok.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025