3 Ekim tarihli yazımızda tam bağımsız Türkiye'nin hiç kuşkusuz öncelikle ekonomisi tam bağımsız bir Türkiye manasına geldiğini vurgulamış ve Yeni Mesaj kadrosunun uzun yıllardan beri Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli üzerinde ısrarının da bu sebepten olduğunu belirtmiştik. Benzeri şekilde bilgi teknolojilerindeki bağımsızlığımızın da ancak yine açık kaynak kodlu özgür ve millileştirilmiş bir işletim sistemi ile mümkün olabileceğini net bir şekilde ifade etmiştik. Ayrıca başta Rusya, Çin, Hindistan olmak üzere pek çok ülkenin kendine özgü işletim sistemleri geliştirdiğini, örneğin; Rusya'nın Astalinux'u tüm askeri sistemlerde ve devlet kurumlarında yegane işletim sistemi olarak zorunlu hale getirdiğine değinmiştik.
Küresel ölçekte olgunlaşmış ve çağın gerekleri doğrultusunda geliştirilmeye devam eden çok sayıda açık kaynak kodlu ve lisans yönünden de özgür işletim sistemi zaten bulunmaktadır. Bunların bir kısmı devlet destekli ama bir çoğu bağımsız topluluklar tarafından geliştirilmeye devam etmektedir. Bağımsız topluluktan kastedilen ise kırk – elli ve hatta daha fazla ülkeden üyesinin söz sahibi olduğu devlet baskısından uzak bulunan dernekler, vakıflar veya üniversitelerdir. Kaynak kodlarının tamamen açık olması sebebi ile geliştirmeler on binlerce kod geliştiricinin gözü önünde devam etmekte böylece kullanmış olduğunuz işletim sisteminin kaynak noktasında da şeffaflığı sağlanmaktadır.
Lisans yönünden de özgür (kullanımı, dağıtımı serbest) olması sebebi ile pek çok ülke gerek doğrudan devlet kontrolünde gerekse devlet destekli kurum ya da kuruluşlar ile birlikte özgür işletim sistemleri üzerinden millileştirilmiş işletim sistemleri oluşturmaktadır. Rusya'nın bir Debian türevi olan Astralinux kullanımından zaten bahetmiştik. Çin ise bir Debian/Ubuntu türevi Kylin için Ubuntu'nun geliştiricisi Canonical Ltd. ile özel anlaşma imzalamıştır; buna göre Çin Ulusal Savunma Teknolojileri Üniversitesi ile birlikte ortak çalışılarak geliştirilmesi devam edecektir. Zdnet'in Mart 2013 tarihli haberinde de buna değinilmektedir: "The China Software and Integrated Chip Promotions Centre (CSIP), part of the Chinese Ministry of Industry and Information Technology, on Thursday announced that Ubuntu would be a new reference architecture for an OS targeted at the Chinese market."
Türkiye 2000'li yılların başında Tübitak nezdinde bu konuda ciddi bir çalışma başlattı. Tübitak tarafından projelendirilen Pardus yine çoğunluğu Tübitak çalışanı olan bir ekiple birlikte 2003 yılında geliştirilmeye başlandı ve ilk sürümü 2005 yılında yayınlanarak Türkiye'nin Milli İşletim Sistemi olarak duyuruldu. Kişisel olarak da takip ettiğim Pardus'un ilk sürümünün yayınlanmasının ardından açık kaynak toplulukları tarafından yapılan pek çok kullanım testinden çok olumlu notlar aldı hatta genel kullanıcı tabiri ile denetim masasının en önemli özelliği olan "program ekleme ve kaldırma" modülü olan PİSİ'nin getirdiği yeniliklere vurgu yapıldı. 2011 yılına kadar devam eden süreçte sürekli daha iyiye adımlar atıldı ve pek çok devlet kurumu, bazı bakanlıklar ve hatta Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kullanılmaya başlandı.
2011 yılı Pardus açısından aslında tam bir sis perdesi niteliği taşımaktadır. "Pardus'un dünü ve bugünü" ya da "Pardus'ta ne oldu" ya da "Pardus neden dağıldı" şeklinde arama yaptığınızda karşınıza gelen haberler ve yorumlar ise gerçekten üzücü. Tübitak'ta oluşturulan yapay sorunlar, anlaşmazlıklar, ekibin dağılması ya da dağıtılması gibi adeta dışarıdan uzanan bir elin tüm projeye müdahil olduğunun rahat bir şekilde görebildiği olaylar zinciri… Sis perdesinin aralanmasını başka bir yazımıza bırakalım ve Pardus nezdinde milli bir işletim sistemine olan bakışımıza devam edelim.
23 Mart 2012 tarihinde "Pardus'un Yarını Çalıştayı" adında, projenin yeniden nasıl sürdürüleceğine dair bir çalışma yapılacağı açıklandı. 19 Haziran 2012 tarihinde ise Ulakbim Başkanı Dr. Ahmet Kaplan ile bir Pardus Projesi Yöneticisi olan Abdullah Erol ileriye dönük hedefleri açıkladıkları bir basın toplantısı düzenleyerek çalışmalara yeniden başlanacağını belirttiler. 2012 yılı ilk yarısında ise Fatih Projesi kapsamında okullara gönderilen etkileşimli tahtalarda Pardus logolu Debian işletim sisteminin kullanıldığı görüldü. 2013 yılında ise Anadolu Parsı lakabı ile Pardus'un yeni sürümü yayınlandı.
Bugün için Pardus, Debian türevi açık kaynak kodlu bir işletim sistemidir. İnternet üzerinden ücretsiz olarak indirilebilmekte ve kolayca kurulabilmektedir. Kişisel veya kurumsal kullanımlar için Pardus'un rekabet edebilir ve sürdürülebilir bir işletim sistemi haline getirilmesi için Tübitak bünyesinde geliştirme çalışmaları devam ettirilmektedir. Pardus işletim sistemi https://www.pardus.org.tr/surumler/ adresinden indirilebilir.
Pardus halen arzu edilen noktaya ulaşmış değildir ve bunda geriye dönük kayıp yılların da etkisi büyüktür ama asıl sorun devlet iradesinin Milli İşletim Sistemi'nin bir zorunluluk olduğunun tam da farkında olmayışıdır. Unutmayalım ki adı ne olursa olsun hangi marka altında olursa olsun ya da ne kadar parlatılırsa parlatılsın kaynak kodları kapalı bir işletim sistemi tamamen kapalı kutu niteliğindedir ve gerek kurumsal gerekse devlet sırlarının güvenliği daima olası bir tehdit altındadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Kayalı / diğer yazıları
- Borsa İstanbul’da yeni düzenleme şart / 11.02.2021
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020