ABD'nin eski dışişleri bakan yardımcılarından, Clinton döneminin en önemli diplomatlarından Richard Holbrooke, Lübnan'da yaşanan savaşın, yeni bir dünya savaşına yol açabileceğini söylüyor. Holbrooke, Washington Post gazetesinde yayımlanan makalesinde, 1. Dünya Savaşı'nın bir suikastın yol açtığı zincirleme tepkilerin sonucu patlak verdiğini, şimdi de zincirleme reaksiyonlara yol açabilecek olayların Ortadoğu'da yaşandığına işaret ederek, "Lübnan ve Irak'taki krizler, tek bir acil durum olarak birleşiyor. Türkiye, teröristlerle mücadele için açıkça Kuzey Irak'a girebileceğini belirtiyor. Suriye, kolayca Güney Lübnan'daki savaşın içine sürüklenebilir" diyor.Holbrooke'un tespitlerini biz bir ay önceden yapmış ve yeni bir dünya savaşı tehlikesine karşı tüm dünyayı uyarmıştık.3 Temmuz 2006 tarihli "İsrail Terör Örgütü!" başlıklı yazımızda bakın neler demişiz:"Avusturya-Macaristan Veliaht'ı Arşüdük François Ferdinand ile eşinin 1914 yılı Haziran ayında Saraybosna'da bir Sırp fedaisi tarafından öldürülmesinin, milyonlarca kişinin hayatını kaybettiği ve dünyanın yaşadığı ilk dünya savaşının asıl nedeni olduğunu söyleyebilir misiniz? O gün için nasıl o olay, sadece fitili ateşleyen bir bahaneyse, bugün de İsrail'in Filistin'i kan gölüne çevirmek için öne sürdüğü kaçırılan asker muhabbeti aynı."Böyle tecrübeli bir bürokratın bizi bir ay geriden takip ediyor olmasındaki hikmet, Türkiye gibi tarihin ve geleceğin her daim en stratejik noktasında yaşıyor olmamızdır. Fakat Holbrooke'un bu tespitlerinin geç de olsa ABD cephesinde ifade ediliyor olması oldukça önemli. Demek ki, fitili ateşleyenler ve çıkan kıvılcımı benzinle körükleyenler çıkacak felaketin boyutlarını çok iyi biliyorlar.Yeni bir dünya savaşının Ortadoğu bölgesinden patlak vereceği muhakkak. Nitekim son bir aydır, İsrail-Lübnan çatışması üzerinden bölgede dönen dolaplar ve ABD - İngiltere cephesindeki kıpırdanmalar suların kaynama noktasına çoktan ulaştığının ispatı. Fokur fokur kaynayan bölgemizde, son bir haftada önemli gelişmeler yaşandı. Bunların başında; medyamızın önemli bir bölümü işin ekonomik boyutu, lüks mercedesler, 17 uçaklık dev yolculuk ve ikamet edilecek otelin ayrıntıları gibi magazinsel boyut üzerinde yoğunlaşsalar da, 40 yıl aradan sonra Türkiye'yi bir Suud Kralının ziyaret etmesi geliyor. Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın Türkiye'yi ziyaret etmek için- hem de ekonomik yatırımlar yapmak üzere- Ortadoğu'nun fokur fokur kaynadığı böyle bir zaman dilimini tercih etmesine, kusura bakmayın ama sizler kadar masumane yaklaşamıyorum. Bu ziyaretin altında bir çapanoğlu aramadan edemiyor ve Londra'da Suudi sermayesiyle yayınlanan Şar El Avsat gazetesinin önemli yazarlarından Tarık El Hamid'in bu ziyaretle ilgili yorumuna dikkatlerinizi çekmek istiyorum.Tarık El Hamid de bizim gibi, ziyaretin ekonomik boyutundan çok siyasi-stratejik boyutu üzerinde yoğunlaşıyor. Hamid, Lübnan, Filistin ve Irak'ta yaşanan gelişmeler ve İran ve Suriye üzerindeki hesapları hatırlatarak, böyle bir ortamda Türkiye'nin önemine dikkat çekiyor. Türkiye'nin İran ve Suriye'nin nüfuz tartışmalarının yapıldığı şu günlerde bölgede daha ağırlıklı bir rol üstlenebileceğine işaret eden Hamid şöyle diyor: "Bu yüzden Türkiye bölgeye daha fazla yaklaşmalı. Geçmişte Ankara Arap dünyasına mesafeliydi? Ama Türkiye Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra İran'ın da nüfuzunun yayılmasıyla, artık daha önemli bir ülkedir."Hamid son olarak da tarihten bir örnek veriyor ve geçmişte İran-Safevi devletinin karşısında sadece Osmanlı'nın durabildiğini hatırlatıyor!Suudi yönetiminin görüşlerini doğrudan yansıtan bu yorumu oldukça tehlikeli bulduğumu belirtmeliyim. Bugün her ne kadar ABD-Suudi yönetimi arasında soğuk rüzgarlar estiği söylenip, işte bu yüzden Arap sermayesinin Türkiye'ye akacağı aldatmacası işlenmeye çalışılsa da, işin altında yatan asıl gerçeğin, Türkiye ile İran'ı, tam da ABD'nin istediği şekilde iki rakip güç olarak karşı karşıya getirme planı olduğunun altını çizelim.Hükümet ve Türk halkı saf olmamalı. 40 yıldır Suudi Arabistan'dan bir Kralın neden Türkiye'yi ziyaret etmediği ve bunu kimlerin engellediği sorusuyla, 40 yıl sonra neyin değişip de bu kralın Türkiye'yi ziyaret ettiği- ettirildiği- sorularının cevaplarını lütfen iyice düşünelim. 40 yıldır Türkiye de, Suudi Arabistan da yerinde duruyor ama bölge üzerinde hesapları olanların kafalarındaki haritalar her geçen gün değişiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012