Obama’nın ABD başkanı seçilmesinde, ABD’nin Ortadoğu’da karşılaştığı tablo etken oldu. ABD’nin İslam coğrafyasında kaybettiği imaj için uygun bir başkan profili gerekiyordu. Aranan isim Hüseyin Obama olarak tespit edildi. Uygulanacak politika açık ve netti. Müslüman olmayan milletlerle dinlerarası diyalog adı altında hoşgörü ortamı oluşturulacak; İslam ülkelerinde ise Müslümanlar, Şia ve Sünni kampları adı altında çatışmaya sevk edilecekti. Obama’nın başkanlığının ilk döneminde bu proje başarıyla uygulandı.
Sıra Suriye’ye geldiğinde planlama gereği, Türkiye’nin Suriye ile savaşması gerekiyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. AKP’lilerin dahi Suriye konusunda hükümete gereken desteği vermemeleri, Rusya, Çin ve İran’ın Suriye’nin yanında yer alması ABD’nin hesaplarını altüst etti. AKP’nin hükümet kabinesi ne kadar çırpındı ise de ABD’yi bir türlü memnun edemedi. Çünkü ABD edebiyat değil, icraat istiyordu.
Geçtiğimiz hafta ABD dışişleri bakanı Clinton, Suriye konusunda kararını açıklamıştı. Suriye Ulusal Konseyi (SUK) bir yıldan beri istenen performansı ortaya koyamamıştı. Muhalif konsey Türkiye’de kurulmuş; hamiliğini Türkiye yapıyordu. Bu kararla, hem Türkiye’ye hem de mevcut muhalif liderlere kart gösteriliyordu. Açıklamanın ardından bir hafta geçti. Doha’da yapılan toplantıda Hıristiyan George Sabra, Suriye ulusal konseyine başkan oldu. Suriye gibi Müslüman bir ülkenin, Müslüman başkanına karşı, haçlı destekli Hıristiyan bir başkan seçilmesi önümüzdeki dönemde ABD’nin Suriye’de taktik olarak makas değiştireceğini gösteriyor.
Obama seçim sürecinde de ifade etti. Suriye’de doğrudan bir savaşa girmeyeceğinin altını çizdi. Önceki başkan Bush döneminde Irak’tan gelen asker tabutları Amerika kamuoyunda infiale yol açmış, Bush’un başkanlık seçimlerini kaybetmesinde önemli bir etken olmuştu. Ortadoğu ülkelerindeki işgal hareketinin pahalıya mal olması da, ABD’yi ciddi olarak endişelendirmişti.
Gelelim Suriye Ulusal Konseyi’nin Başkanlığına George Sabra niçin getirildi, sorusunun cevabına...
1. Suriye deki ticareti elinde tutanlar daha ziyade gayrimüslimlerdir. Gayrimüslim bir başkanla sermaye gruplarına ABD tarafından göz kırpılmıştır. Bu güne kadar muhalif harekete karşı mesafeli duran bu kesimlere beraber olma mesajı verilmiştir.
2. Batılı ülkelere bölgede yaşananların bir haçlı işgali olduğu gösterilmiş, daha çok destek vermeleri ima edilmiştir.
3. Yeni dönemde Suriye konusunda bir dış müdahaleden ziyade içteki karışıklığın artması planlanmaktadır. Suriye bir bataklık haline getirilecek, iç savaşın dozu her geçen gün daha da arttırılacak. Nitekim yeni başkan Hıristiyan George Sabra ilk açıklamasında destekçilerden silah istemiştir; Müslümanı Müslümana kırdırmak için.
4. AKP hükümetinin Suriye’deki muhalefete destek vermesi eskisi kadar kolay olmayacaktır. Kendi tabanı başta olmak üzere kamuoyunu rahat yönlendiremeyecektir. Bu da ABD’nin özellikle AKP hükümetini test etmesidir. Destek sözü alınan ve elini kaptıran Türkiye’den bu koşullarda desteğini devam ettirmesi istenecektir.
5. ABD menfaatleri için savaşsa bile, kontrol edemeyeceği hiçbir gücü kabul etmemektedir. Dolayısıyla bu seçimle ABD, güya Esad sonrasını da şimdiden planlamaya çalışmaktadır. Ancak kim başkan olursa olsun ayağa kalkan Arap halklarının tepkisi de durmayacaktır. Nitekim aradan geçen şu kadar zamana rağmen, Mısır’da Tahrir Meydanı dolup dolup boşalmaktadır. Tatmin edilemeyen halkın tepkisi, kontrolden çıkmış vaziyettedir.
Bütün bu gelişmeler ülkemizde ve bölgemizdeki karışıklıkların artacağını gösteriyor. İktidarın ABD ve AB endeksli teslimiyetçi politikaları, ayağımızın altındaki toprakların kaymasına yol açacaktır. Nitekim BDP’li Baydemir daha şimdiden Obama’dan yardım istemeye başladı bile. Ülkemizde seçmen AKP’ye olan desteğini devam ettirdiği müddetçe, teslimiyetçi politikalara da destek vermiş olacaktır. Netice olarak ‘kırk katır mı, kırk satır mı’ seçeneği ile karşı karşıya kalınacaktır. Başını kuma gömenlere duyurulur.
Sıra Suriye’ye geldiğinde planlama gereği, Türkiye’nin Suriye ile savaşması gerekiyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. AKP’lilerin dahi Suriye konusunda hükümete gereken desteği vermemeleri, Rusya, Çin ve İran’ın Suriye’nin yanında yer alması ABD’nin hesaplarını altüst etti. AKP’nin hükümet kabinesi ne kadar çırpındı ise de ABD’yi bir türlü memnun edemedi. Çünkü ABD edebiyat değil, icraat istiyordu.
Geçtiğimiz hafta ABD dışişleri bakanı Clinton, Suriye konusunda kararını açıklamıştı. Suriye Ulusal Konseyi (SUK) bir yıldan beri istenen performansı ortaya koyamamıştı. Muhalif konsey Türkiye’de kurulmuş; hamiliğini Türkiye yapıyordu. Bu kararla, hem Türkiye’ye hem de mevcut muhalif liderlere kart gösteriliyordu. Açıklamanın ardından bir hafta geçti. Doha’da yapılan toplantıda Hıristiyan George Sabra, Suriye ulusal konseyine başkan oldu. Suriye gibi Müslüman bir ülkenin, Müslüman başkanına karşı, haçlı destekli Hıristiyan bir başkan seçilmesi önümüzdeki dönemde ABD’nin Suriye’de taktik olarak makas değiştireceğini gösteriyor.
Obama seçim sürecinde de ifade etti. Suriye’de doğrudan bir savaşa girmeyeceğinin altını çizdi. Önceki başkan Bush döneminde Irak’tan gelen asker tabutları Amerika kamuoyunda infiale yol açmış, Bush’un başkanlık seçimlerini kaybetmesinde önemli bir etken olmuştu. Ortadoğu ülkelerindeki işgal hareketinin pahalıya mal olması da, ABD’yi ciddi olarak endişelendirmişti.
Gelelim Suriye Ulusal Konseyi’nin Başkanlığına George Sabra niçin getirildi, sorusunun cevabına...
1. Suriye deki ticareti elinde tutanlar daha ziyade gayrimüslimlerdir. Gayrimüslim bir başkanla sermaye gruplarına ABD tarafından göz kırpılmıştır. Bu güne kadar muhalif harekete karşı mesafeli duran bu kesimlere beraber olma mesajı verilmiştir.
2. Batılı ülkelere bölgede yaşananların bir haçlı işgali olduğu gösterilmiş, daha çok destek vermeleri ima edilmiştir.
3. Yeni dönemde Suriye konusunda bir dış müdahaleden ziyade içteki karışıklığın artması planlanmaktadır. Suriye bir bataklık haline getirilecek, iç savaşın dozu her geçen gün daha da arttırılacak. Nitekim yeni başkan Hıristiyan George Sabra ilk açıklamasında destekçilerden silah istemiştir; Müslümanı Müslümana kırdırmak için.
4. AKP hükümetinin Suriye’deki muhalefete destek vermesi eskisi kadar kolay olmayacaktır. Kendi tabanı başta olmak üzere kamuoyunu rahat yönlendiremeyecektir. Bu da ABD’nin özellikle AKP hükümetini test etmesidir. Destek sözü alınan ve elini kaptıran Türkiye’den bu koşullarda desteğini devam ettirmesi istenecektir.
5. ABD menfaatleri için savaşsa bile, kontrol edemeyeceği hiçbir gücü kabul etmemektedir. Dolayısıyla bu seçimle ABD, güya Esad sonrasını da şimdiden planlamaya çalışmaktadır. Ancak kim başkan olursa olsun ayağa kalkan Arap halklarının tepkisi de durmayacaktır. Nitekim aradan geçen şu kadar zamana rağmen, Mısır’da Tahrir Meydanı dolup dolup boşalmaktadır. Tatmin edilemeyen halkın tepkisi, kontrolden çıkmış vaziyettedir.
Bütün bu gelişmeler ülkemizde ve bölgemizdeki karışıklıkların artacağını gösteriyor. İktidarın ABD ve AB endeksli teslimiyetçi politikaları, ayağımızın altındaki toprakların kaymasına yol açacaktır. Nitekim BDP’li Baydemir daha şimdiden Obama’dan yardım istemeye başladı bile. Ülkemizde seçmen AKP’ye olan desteğini devam ettirdiği müddetçe, teslimiyetçi politikalara da destek vermiş olacaktır. Netice olarak ‘kırk katır mı, kırk satır mı’ seçeneği ile karşı karşıya kalınacaktır. Başını kuma gömenlere duyurulur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Kervan yolda düzülür, canlar yolda kaybolur / 30.01.2025
- Siyasi liderlere yönelik yargılamalar / 23.01.2025
- Yeni anayasa ve İmralı süreci: Gizli gündemler / 19.01.2025
- Türkiye üzerindeki oyunlar: Vatan elden giderse / 18.01.2025
- Emekliler mezara mı girsinler / 11.01.2025
- Demokrasi mi dediniz! / 10.01.2025
- Hükümetin bekası mı devletin bekası mı? / 04.01.2025
- Kritik bir süreç: Umut hakkı / 02.01.2025
- Suriye'de kim kazandı, kim kaybetti? / 26.12.2024
- Suriye’de büyük oyun / 20.12.2024
- Siyasi liderlere yönelik yargılamalar / 23.01.2025
- Yeni anayasa ve İmralı süreci: Gizli gündemler / 19.01.2025
- Türkiye üzerindeki oyunlar: Vatan elden giderse / 18.01.2025
- Emekliler mezara mı girsinler / 11.01.2025
- Demokrasi mi dediniz! / 10.01.2025
- Hükümetin bekası mı devletin bekası mı? / 04.01.2025
- Kritik bir süreç: Umut hakkı / 02.01.2025
- Suriye'de kim kazandı, kim kaybetti? / 26.12.2024
- Suriye’de büyük oyun / 20.12.2024