Suçluyu saklamak suç mudur?

Mafya, cinayet, uyuşturucu ticareti, kara para aklama, kamu alanlarının talanı, siyasi cinayetler gibi nice başlıklarda siyaset, yargı ve bürokrasiden birçok ismin adı geçiyor.

Başta mağdurlar olmak üzere insanımız ve bizler soruyoruz:

1. Ortaya çıkan vahim olayların asıl failleri kim?

2. Bu olaylardaki tetikçileri kimler, neden korunuyor?

3. Bu tetikçilerin arkasındaki güçler nereye kadar uzanabiliyor? 

4. Siyasette, yargıda, emniyette, 'tekerime çomak sokanın, tekerine çomak sokarım'  anlayışı mı hakim oldu?

5. Meşhur, 'duvardan tuğla çekilirse duvar hepimizin üzerine yıkılır' anlayışıyla dünden bugüne ortak bir duvar inşa edilmiş ve herkes altında kalmamak için suçu ve asıl suçluyu koruyor mu?

Özetlersek, ülkemizde elinde güç olanlar bu güçlerini riske atmamak için suça karışan güç sahiplerini koruyor. Aksini iddia eden var mı?

Türkiye'nin önünü kim tıkıyor?

22 yıllık iktidarın bitmeyen 'yeni anayasa' yapma hülyası ve 'Yeni Türkiye vizyonunu bu anayasa ile gerçekleştiremeyiz' söylemleri ve son yaşananların ile ilgili olarak AKP'nin beğenmediği mevcut anayasada 'suçluyu saklamanın bir karşılığı var mı' diye merak ettim.

Hukukçu olmadığım için internete 'suçluyu saklamak suç mudur' sorusunu sordum. Suçmuş. Hem de kanunen.

Suçluyu Kayırma Suçu (TCK Madde 283)

Suçluyu saklamak Türk Ceza Kanunu'na göre bir suçtur. Suçluyu Kayırma olarak adlandırılan bu suç, TCK'nın 283. maddesinde düzenlenmiştir. İşte bu konuda bilmeniz gereken detaylar:

Suçluyu Kayırma Suçu (TCK Madde 283): "Suç işleyen bir kişiye araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması için imkan sağlayan kimse, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.

Suçluyu kayırma suçu, daha önce işlenmiş olan bir suçun failine, suçun işlenişine herhangi bir şekilde iştirak etmeksizin, yardımda bulunulması cezaî müeyyide altına alınmıştır. 

Amaç, suç işlendikten sonra failin herhangi bir şekilde yardım görmesini engellemektir. Bu suretle ceza adaletinin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.

Suç işleyen kişinin saklanmasına yönelik her hareket, bu suçun oluşmasını sağlar. Sanık veya mahkûmun belli bir yerde saklanmasının temin edilmesinden başka; bu kişi, soruşturmanın veya infazın engellenmesi amacıyla örneğin bir başka ülkeye kaçırılmış olabilir. Bu tür fiilleri de söz konusu suç kapsamında değerlendirmek gerekir."

Demek ki, Sinan Ateş, Rabia Naz, Sezgin Baran Korkmaz, Ayhan Bora Kaplan gibi nice başlıklarda asıl faillerin bulunmamasının önünde kanunu bir engel yok. 

Demek ki mevcut anayasa 'Yeni Türkiye vizyonunun' önünde engel değil. Engel olan kanunları uygulamayanlardır.

İslam'da da suçluyu korumak suçtur  

Malum özellikle son yıllarda meşhur siyasetçilerimizin söylemlerinin temeli dini ve manevi değerlerimiz üzerinden kurgulanmış vaziyette. İlginç olan ise dillerinden dini ve milli kavramları eksik etmeyenlerin bu kavramlara aykırı duruş göstermeleridir ki, Yüce Allah Saff süresi ilk ayetlerinde bu durumun gazaba neden olacağını vurgulamıştır. 

Enam Suresi 123. ayette şöyle buyruluyor: "Bu şekilde, her ülkede kendilerine yüksek mevki ve servet verdiğimiz önde gelen pek çoklarını, o ülkenin sürekli günah hasadıyla meşgul bulunan gerçek suçluları kılarız ve onlar menfaatlerini korumak ve insanları imandan çevirmek için orada daima tuzaklar kurarlar. Kurdukları tuzaklar sadece kendi aleyhlerinedir ama bunun farkına bile varamazlar."

Nisa Suresi 58. ayette ise "Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür" buyurulur.

Hainlerden olma

"Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab'ı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!" (Nisâ 105)

"Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Nisâ 135)

Hadisi Şerifler

"Kimi bir işte görevlendirip (yaptığı işin karşılığı olarak) bir ücret verdiysek, onun bu ücret dışında alacağı her şey (kamuya) hainliktir." (Ebu Davud, İmare, 9-10)

"Sana niçin haberci gönderdiğimi biliyor musun? Benim iznim olmadan bir şeyi alma! Zira bu ihanettir. Kim de (kamu malına) ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiği şey ile birlikte gelir. Seni işte bunun için geri çağırdım. Şimdi görevine gidebilirsin." (Tirmizî, Ahkam, 8)

Bu konularda yüzlerce ayet, binlerce hadis ve bir o kadar eder vardır.

Şimdi siz, kendi mahkemenizi kurun. Bu ayetler ve hadisler ışığında ülkemiz gündemine ve bu gündeme dahil olan siyasetçilere, bürokratlara bakın. Bunlara sessiz kalan yandaş ve paydaşlarına bakın ve hükmünüzü verin.

Ortak olmaktan sakının

İmam Ali'den (a.s.) şöyle rivayet etmiştir: "Zulümle muamele eden, ona yardımcı olan ve ona rıza gösteren kimseler suç ortaklarıdır." 

"İşlenen bir çirkinliği (kötülüğü) güzel (normal) gören kimse de suçun ortağıdır."