Fransa’nın son girişimlerine bakılırsa, parlamentolarında kabul ettikleri son soykırım yasasından hiç de mahcup değiller.
Hatırlarsanız, Paris Büyükelçimiz Tahsin Burcuoğlu, soykırım yasası için “Fransız halkı çok mahcup” ifadelerini kullanmıştı.
Bu ifadelere bakılırsa Sayın büyükelçimiz Türkiye’nin Paris büyükelçisiymiş gibi değil, Fransa’nın Ankara büyükelçisi gibi davranıyor.
Fransa sözde soykırımı inkar edene 1 yıl hapis ve 45 bin Euro para cezası öngören yasayı parlamentosundan geçirdikten hemen sonra AB Komisyonu ve AB Konseyi nezdinde girişimlerde bulundu.
Fransa’nın soykırım yasasını sadece kendi meclisinde kabul etmekle yetinmeyeceğini yazılarımızda ifade etmiştik ve maalesef haklı çıktık.
Bizim siyasiler ve karanlığın sözcülüğünü yapan sözde aydın kesim, Fransa meclisinde alınan kararı aynen Paris büyükelçimizin yaptığı gibi Sarkozy’nin şahsına indirgemişlerdi.
Ama durumun hiç de öyle olmadığını bugün daha net görüyoruz.
Görünen o ki, AB sevdasıyla yanıp tutuşan siyasilerimiz ve onların şakşakçıları AB’nin en önemli ikinci ülkesi olan Fransa’yı ve Fransız halkını hiç tanıyamamış.
Sarkozy, Türk düşmanı olduğu için Fransız halkı tarafından iktidar koltuğuna oturtuldu.
Sarkozy Fransız halkının Türkiye’ye karşı refleksidir.
O Türk düşmanı tavırlar sergiledikçe Fransız halkından pirim topluyor, koltuğunu sağlamlaştırıyor.
Fransız halkı Türkiye’nin AB’ye üyeliğine komple karşı…
Bugün Fransa’nın aldığı soykırım kararı sadece Sarkozy’nin kararı değil, tüm Fransız halkının kararı...
Peki, Fransa böyle de Almanya farklı mı?
Unutmayalım, Almanya Başbakanı Merkel de aynen Sarkozy gibi Türk düşmanlığı sayesinde o koltuğa oturdu.
Almanya’da artarak devam eden Türklere saldırılar ve Alman yetkililerin bu konudaki vurdumduymazlığı, esasen Alman halkının Türk milletine duyduğu nefreti net olarak ifade etmektedir.
Ve Türk yetkililerin Fransa’nın aldığı soykırım kararına onurlu bir tavır koyamaması, yaptırım uygulamaması, gerek Fransız yetkililerin AB nezdindeki girişimlerine sebep olmakta gerekse Almanya’yı da bu konuda cesaretlendirmektedir.
Türk siyasilerin ve dışişlerinin bu duyarsızlığı devam ettikçe Almanya’nın ve de AB’nin de Fransa’nın aldığı kararı aldığını göreceğiz.
Ve bunun neticesi Prof. Dr. Haydar Baş’ın uyardığı gibi olur. Avrupa’daki Türk vatandaşlarımız ya Türk milletinin soykırım yaptığı yalanını kabul edip kendi tarihiyle, medeniyetiyle çelişir ve ardından bütün değerlerini terk edip Almanların zencisi olur, ya da onurlu bir duruş sergileyip sürekli hapis ve para cezasına mahkum olur.
Artık Avrupa’da bırakın Türk’ü, Türk’ün izi bile kalmaz.
AB parlamentosunda soykırım kararı çıkar da bu müzakerelerde Türkiye’nin önüne hiç konulmaz mı?
Elbette ki koyacaklar ve bizi dedelerimize katil demeye zorlayacaklar.
Korkarım mevcut siyasi gidişatla en azından siyaseten bunu bize dedirtecekler ama iş burada kalmayacak. Ardından tazminat ve toprak talebi hemen gelecek.
Müneccimlik yapmıyoruz, bu anlattıklarımız yaşanılan sürecin doğal bir sonucudur.
Eğer bu gidişata dur diyebilecek milli bir tavır belirlenmezse…
Hatırlarsanız, Paris Büyükelçimiz Tahsin Burcuoğlu, soykırım yasası için “Fransız halkı çok mahcup” ifadelerini kullanmıştı.
Bu ifadelere bakılırsa Sayın büyükelçimiz Türkiye’nin Paris büyükelçisiymiş gibi değil, Fransa’nın Ankara büyükelçisi gibi davranıyor.
Fransa sözde soykırımı inkar edene 1 yıl hapis ve 45 bin Euro para cezası öngören yasayı parlamentosundan geçirdikten hemen sonra AB Komisyonu ve AB Konseyi nezdinde girişimlerde bulundu.
Fransa’nın soykırım yasasını sadece kendi meclisinde kabul etmekle yetinmeyeceğini yazılarımızda ifade etmiştik ve maalesef haklı çıktık.
Bizim siyasiler ve karanlığın sözcülüğünü yapan sözde aydın kesim, Fransa meclisinde alınan kararı aynen Paris büyükelçimizin yaptığı gibi Sarkozy’nin şahsına indirgemişlerdi.
Ama durumun hiç de öyle olmadığını bugün daha net görüyoruz.
Görünen o ki, AB sevdasıyla yanıp tutuşan siyasilerimiz ve onların şakşakçıları AB’nin en önemli ikinci ülkesi olan Fransa’yı ve Fransız halkını hiç tanıyamamış.
Sarkozy, Türk düşmanı olduğu için Fransız halkı tarafından iktidar koltuğuna oturtuldu.
Sarkozy Fransız halkının Türkiye’ye karşı refleksidir.
O Türk düşmanı tavırlar sergiledikçe Fransız halkından pirim topluyor, koltuğunu sağlamlaştırıyor.
Fransız halkı Türkiye’nin AB’ye üyeliğine komple karşı…
Bugün Fransa’nın aldığı soykırım kararı sadece Sarkozy’nin kararı değil, tüm Fransız halkının kararı...
Peki, Fransa böyle de Almanya farklı mı?
Unutmayalım, Almanya Başbakanı Merkel de aynen Sarkozy gibi Türk düşmanlığı sayesinde o koltuğa oturdu.
Almanya’da artarak devam eden Türklere saldırılar ve Alman yetkililerin bu konudaki vurdumduymazlığı, esasen Alman halkının Türk milletine duyduğu nefreti net olarak ifade etmektedir.
Ve Türk yetkililerin Fransa’nın aldığı soykırım kararına onurlu bir tavır koyamaması, yaptırım uygulamaması, gerek Fransız yetkililerin AB nezdindeki girişimlerine sebep olmakta gerekse Almanya’yı da bu konuda cesaretlendirmektedir.
Türk siyasilerin ve dışişlerinin bu duyarsızlığı devam ettikçe Almanya’nın ve de AB’nin de Fransa’nın aldığı kararı aldığını göreceğiz.
Ve bunun neticesi Prof. Dr. Haydar Baş’ın uyardığı gibi olur. Avrupa’daki Türk vatandaşlarımız ya Türk milletinin soykırım yaptığı yalanını kabul edip kendi tarihiyle, medeniyetiyle çelişir ve ardından bütün değerlerini terk edip Almanların zencisi olur, ya da onurlu bir duruş sergileyip sürekli hapis ve para cezasına mahkum olur.
Artık Avrupa’da bırakın Türk’ü, Türk’ün izi bile kalmaz.
AB parlamentosunda soykırım kararı çıkar da bu müzakerelerde Türkiye’nin önüne hiç konulmaz mı?
Elbette ki koyacaklar ve bizi dedelerimize katil demeye zorlayacaklar.
Korkarım mevcut siyasi gidişatla en azından siyaseten bunu bize dedirtecekler ama iş burada kalmayacak. Ardından tazminat ve toprak talebi hemen gelecek.
Müneccimlik yapmıyoruz, bu anlattıklarımız yaşanılan sürecin doğal bir sonucudur.
Eğer bu gidişata dur diyebilecek milli bir tavır belirlenmezse…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025