Ülkemizde her şey yolunda (!) giderken, insanlar mutlu, huzurlu (!) kendilerini hayatın akışına bırakmışken bir anda gündem tarikatlar, cemaatler oldu.
Malum GATA'ya atana kişinin videoları, Menzil, Selefi tartışmaları, sırf reyting için Cübbeli'nin ekran pozları, yaptığı açıklamalar, sosyal medyada provokatif paylaşımlar vs. derken olay neredeyse 'İslami' sorgulamaya kadar geldi.
Peki, Türkiye'de tarikat veya tarikatlar var mıdır? Resmi olarak yoktur. Kanunlara göre olması da mümkün değildir.
Ne vardır? Aynen fikir-düşünce dernekleri, sivil toplum örgütleri gibi yardım dernekleri gibi veya doğa ve hayvancılık dernekleri gibi ya da sol-sağ anlayışların oluşturdukları ocak-halkevi gibi yapılanmalar vardır.
Bunun en taze ve canlı örneğini, millet ve devlet olarak bedel ödeyerek öğrendik. Öyle değil mi?
Malum yapı (FETÖ) başta devlet erkanı olmak üzere bütün siyasiler, medya tarafından taltif edilirler, maddi ve diğer yardımlarını esirgemezlerdi. Gittikleri her kapı sonuna kadar açılırdı.
Şimdi o yapılanmaya herkes kin, nefret, öfke kusuyor. Ama sözde 'İslam' kimliğiyle ortaya çıkmış bu yapının, İslam ile alakası var mıdır? Maddi ve manevi olarak beslendiği odaklar nerelerdir, sorularının cevapları hiç konuşulmadı, konuşulmuyor.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş 1998'den 2016'ya kadar Gülen yapılanmasının dini, siyasi ve sosyal olarak anlattı. Türkiye'yi bekleyen büyük tehlikeye dikkat çekti.
Sadece Gülen yapılanmasını mı? Hayır. Hayır. İngilizlerin kurdurduğu tarikatları, mezhepleri de tarihi ve dini delillerle ortaya koymuştu. Sirhindi'yi, Güjdüvan'iyi, Bahaeddin'i, Bağdad'iyi, Said Nursi'yi ve bunların günümüz uzantılarını da tek tek anlatmış, eserler ortaya koymuştu.
Haliyle Merhum Baş Hocamız hedef haline gelmiş, yalancılıkla, provokasyon üretmekle, fitnecilik yapmakla itham edilmiş, pusular kurulmuş, kanunlar kullanılarak hakkında on binlerce sahifelik dava tutanakları hazırlamıştılar.
Sonuç? Haydar Baş haklıydı ve haklı olanı, Hak korudu. Haydar Baş kazandı. Kaybedenler şimdi mazeret arıyor.
bugünlerde 'bir FETÖ gitti bin FETÖ geldi' başlığı altında bir cemaatin-tarikatın devletin kurumlarında özellikle bir kaç bakanlıkta kadrolaştığı iddiaları konuşuluyor.
Aynen dün olduğu gibi bugünde herkesin malumu olan yapı, İslam'ın neresindedir? Allah'ın (c.c) indirdiği, Hz. Peygamberin (s.a.a.v) ve Ehl-i Beyt'inin bizzat yaşayarak tebliğ ettiği din ile bunları ortaya koydukları inanç aynı mıdır, sorularının cevabı ve de beslendikleri kaynaklar yine konuşulmuyor. Konuşanlar ise İslam'a, turist kişiler.
Neler konuşuluyor? İç İşleri Bakanının açıklamaları.
Nakşibendi Said Nursi'nin günümüz temsilcilerinden Mehmet Fırıncı'nın cenazesine katılan (Fethullah Gülen, Said Nursi'nin en önemli temsilcisidir), 'cehenneme giden kişi eğer ben, 'Nakşilerin Halidi kolundanım, derse hemen cennete götürülür' diyen Cübbeli Ahmet beyin ihbarıyla soruşturma başlatan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu son tartışmalar için şöyle dedi;
"İçişleri Bakanı olarak söylüyorum: Herhangi bir inanç grubunun, devletin birtakım noktalarını yönettiği ve sızdığı değerlendirmeleri, yeni bir istismar alanıdır ve doğru değildir. Yalandır. Provokasyondur" diyor.
Çok değil bir ay öncesine gidelim. AKP eski vekili Mehmet Metiner, 'FETÖ'nün uyuyan hücrelerini harekete geçtiğini, İç İşleri Bakanlığında önemli görevlere atandıklarını' söylemiş, Süleyman Soylu canlı yayında Mehmet Metiner'i susturarak, 'yok böyle bir şey' demişti.
Takip eden günlerde birçok isme soruşturma açılmış, onlarca kaymakam görevden alınmıştı.
Mehmet Metiner ne demişti? "Demek ki neymiş, devletin kılcal damarlarında hala FETÖ'cüler varmış…"
Aynı Bakan şimdi diyor ki, sızma filan yok. İstismar, provokasyon var.
Sızma filan olmadığını bende kabul ediyorum. Her şey bilerek, alenen gerçekleşiyor. Örnek mi?
GATA, Türkiye'nin en meşhur ve simgesel kurumlarından (hastanelerinden) birisidir.
Gündemdeki Ali Edizer ise normal bir doktur. Yerel ve uluslararası bir akademik kariyeri olduğunu ben duymadım. Bilim alanında şu şu çalışmalarıyla gündeme geldiğini de duymadım. Tıp ve uzmanlık alanında kaç kitabı, makalesi var, bilinmiyor!
İşte bu kişi GATA'ya başhekim yardımcısı olarak atanıyor. Sızma filan yok. Her şey ortada.
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025