"Öcalan gelsin DEM Gurubunda konuşsun ve PKK terör örgütünün lağvedildiğini açıklasın" demişti Sn. Bahçeli.
Bahçeli milliyetçi bir siyasetçidir.
Türkiye'de hiçbir entelektüel yazar-çizer takımından şu ayrımın yapıldığına şahit olmadım.
Milliyetçi olmakla 'Yerli ve Milli' olmak aynı şey değildir.
Çünkü belli bir ideolojiye sahip kişi veya kurumun "Ben milliyetçiyim" demesiyle o kişi veya kurumun milli olmuş sayılamayacağını, tarihi yaşanmışlıklarla tecrübe etmiş bulunmaktayız.
Mesela MHP gibi milliyetçi bir parti, geçmişte "Tam bağımsız Türkiye" diyen Deniz Gezmiş'lere karşı, çok sert bir cephede yer almıştı.
İlginç değil mi?
"Tam bağımsız Türkiye" ifadesini ilk kez kullanan isim, her şeyimizi borçlu olduğumuz eşsiz insan, ulu önderimiz Atatürk'tür.
Bu sözü söyleyen herkesin, elbette ki orasına burasına bakılmaksızın 'tam yerli ve milli' olduğuna kanaat getirilir.
Mesela 6. Filo'ya karşı büyük bir mücadele verenlere "Dinsiz solcular" denilirken, aynı filoyu kıblegah yapan ve ona karşı namaza duranlara ise, "Milliyetçi" denmişti.
Görüyorsunuz değil mi tenakuzun babasını!
"Millete ait olan yerli ve milli kurumlarımızı yabancılara satamazsınız" diyenlere azılı komünist denirken, "Babalar gibi satarız" diyenlere ise, tam yerli ve milli damgası vurulmuştu.
Sömürüye karşı büyük bedeller ödeyen sol hareket "Kahrolsun Amerikan emperyalizmi" derken, arkasına cami cemaatini alan sağ hareketler ise, "Yaşasın NATO ve Amerikan dostluğu" çığlıklarını atıyordu.
Demem o ki, Türkiye'de hiçbir şey, asla sizin zannettiğiniz gibi değildir.
Ne İsmet İnönü ABD'ye karşı idi, ne de Menderes.
Hepsinin ortak noktası, ABD ve NATO olmuştur.
Bahsettiğim söz konusu tam bağımsızlık yanlısı sol hareketler, oldukça azınlıkta kalmış ve çok acılar çekmiş samimi insanlardan oluşan kesimlerdi.
Günümüze gelelim…
Peki, neden o halde PKK terör örgütünün elebaşı olan, aşağılık cani için "Gelsin TBMM'de konuşsun" denmiştir.
Çünkü PKK terör örgütü artık ABD için yok hükmündedir ve yerdeki izmarit gibidir.
Hiç mi devlet aklınız kalmamış sizin!
ABD kendi kurduğu bu örgütü neden terör örgütü listesine dahil etti diye hiç mi kafa yormadınız?
Aynı bağlamda neden ABD, YPG'yi terör örgütü saymamaktadır diye düşünme gereği bile duymadınız? Çünkü ABD, bundan sonra "Büyük İsrail Devleti"nin ayaklarını oluşturmak için PKK'ya değil, YPG'ye ihaleyi vermiştir.
Sahnede bundan böyle YPG vardır ve bu şerefsizler için ABD, asla terör örgütü ifadesini kullanmamıştır.
YPG artık İsrail ordusunun paralı askerleridir.
Nasıl ki tepelerinde bir SİHA'mızla gezinirken şak diye indirdiler.
Ve biz bunun ne anlama geldiğini çok iyi bildiğimiz için, ağzımızı bile açamamıştık hatırlarsanız.
Neredeydi o zaman milliyetçiler!?
Yani artık Öcalan'ın gelip DEM gurubunda PKK'nın bittiğini söylemesinin hiçbir karşılığı ve anlamı kalmamıştır.
ABD PKK'ya, ya Norveç'e gidin, ya da YPG'ye katılın diye talimat vermiştir.
Bu itiraflar Türkiye'ye teslim olan PKK'lılar tarafından yapılmıştır ve hiçbir gizliliği de kalmamıştır.
Ne diyor başka ABD?
Biz PKK'yı zaten lağvettik. İstediğiniz gibi operasyon yapabilirsiniz.
Ama aslında PKK, burnumuzun dibinde modern bir ordu haline getirilen, YPG'nin saflarına çoktan katılmış ve katılmaya devam etmektedir. Zaten kalanların pek bir önemi de yok. Yani silahları bırakın çağrısı yapılacak PKK, aslında olmuş YPG!
Yani geçmiş olsun!
ABD diyor ki, PKK'ya ne isterseniz yapın ama, Suriye'nin kuzeyine asla söz söylemeyeceksiniz.
Burada biz de "Kürdistan" adıyla bir devlet kuracak değiliz. Başka bir isim altında ve sizi tehdit etmeyecek bir yapılanmaya gidilecek. Bu yapı doğrudan doğruya, Suriye'deki İran kuvvetlerine karşı kullanılacaktır.
Prof. Dr. Emin Gürses'e göre ise, bu teklifi yapan ABD'nin Türkiye'ye parasal olarak 35 milyar dolar yardım teklifinde bulunduğu iddia ediliyor.
Oyun o kadar sinsi ve tehlikeli ki, Türk ordusunun 40 yıl boyunca insanüstü bir gayretle mücadele ettiği ve büyük bir başarı sağladığı PKK terör örgütü, üniformasını değiştirdi ve YPG oluverdi.
Mesele artık PKK olmaktan çıkmış, ABD-İsrail ve YPG haline dönüşmüştür.
Aslında 1984'ten beri bu üçlü, her daim Türkiye ile savaş halindeydi.
O kadar büyük hatalar yapılmıştır ki, Atatürk'ten sonra işbaşına gelen tüm iktidarların bu hatada payı vardır.
Şimdilerde saf değiştirdiği için sıfırlamış bir PKK üzerinden ABD, bir taşla iki kuş vurmak istemektedir.
Birincisi, Suriye topraklarında kurulacak ve her devletin tanımak zorunda kalacağı örtülü küçük İsrail devleti. Bir diğeri ise, "PKK'yı biz bitirdik ve artık terör sorunumuz kalmadı" gibi aslı astarı olmayan açıklamalarda bulunanların siyaseten ömürlerinin uzatılması.
Buna ne Türk ordusunun, ne 40 bin şehidimiz ve yakınının ve ne de 85 milyon Türk milletinin müsaade etmesi mümkün değildir.
"Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" deniliyorsa, burada kalıcı çözümün "Milli bir ekonomiye" sahip olan siyasetin devreye sokulmasıyla bu işin esenliğe kavuşacağı ilmi bir hakikattir.
Anlayan anladı!
- Sn. Cumhurbaşkanım dön bu hatadan! / 27.11.2024
- İslam’ın özü ve laboratuvarı Ehl-i Beyt’tir / 26.11.2024
- Teğmenleri bırak ekonomiye bak! / 25.11.2024
- Teğmenlere güveniyorum, size asla! / 20.11.2024
- Emekli maaşı senin sabah kahvaltın / 19.11.2024
- Halk ‘Mansur Yavaş’ diyor / 18.11.2024
- Sağlık Bakanı istifa etmeli / 14.11.2024
- Milli olmayan partiler kapatılmalı / 13.11.2024
- İktidara kızıp, devlete ateş etme! / 12.11.2024