Sabahın oldukça erken saatlerinden itibaren semt pazarında tezgahını kurmuş, malını sergilemiş ve akşama kadar da müşteri beklemiş olan pazarcının, akşam saatlerinde; "Gel vatandaş gel, has bahçenin malı bunlar, kabak, pırasa, maydanoz, dere otu, tere otu, kıvırcıııık" diye bağırmasını anlayabiliyoruz.
"Çaya-çorbaya limooon" diye feryad-figan bağırmasının bir izahı var, adam ekmek parası peşinde, tezgaha döktüğü ürünü bitirip yarınki pazara tazesi ile çıkmak istiyor.
Bütün bunları anlamak mümkün de, on beş yıldan beri ülkeyi tek başına yöneten mevcut iktidarın devasa yanlışlarını savunmak için gırtlak patlatan, klavye çatlatan, ekranlarda kavgaya tutuşan ya da dost sohbetlerinde ortamı geren arkadaşların fuzuli çabalarını anlamak mümkün değil.
Arkadaşlar, yapmayın, etmeyin; çok güçlü bir iktidarın gönüllü ve çok hamarat sözcüleri de olsanız güneşi balçıkla sıvamaya gücünüz yetmez, boşuna uğraşmayın.
Pazar yerinde gırtlağını patlatarak bağırıp-çağıran pazarcının bir derdi var; tezgahtaki malını satıp kazancını artırmak, peki sizin derdiniz ne?
İktidarın çukurlarını kapatmak size mi düştü, ayan-beyan ortadaki yanlışlarını savunmak için çırpınmak sizin vazifeniz mi?
Sayın Cumhurbaşkanının gittiği her ülkeden yüzbinlerce tonluk et ithalatı anlaşması ile dönmesini, tarım ve hayvancılıkta ülkenin çağ atladığına bir delil olarak sunmanız komik ve gülünç olmuyor mu?
Ekilmeyi bekleyen uçsuz-bucaksız tarım arazisi olan bir ülkede saman ithalatını savunmanız ayıp olmuyor mu?
Milyonlarca küçük baş ve büyük baş hayvanı besleyip büyütecek ovalara ve yaylalara sahip ve milyonlarca işsizi olan bir ülkede et ithalatını savunmak için kırk dereden su getirmeye uğraşmanız, abesle iştigal değil mi?
İktidar partisinin bir vekili, yakın geçmişte, zannediyorum FETÖ'nün yaptıklarını ya da yaptırdıklarını eleştirirken; "İnsanların günah işleme özgürlüğünü ellerinden alıyorlar" demişti, şimdi sosyal medyada dolaşan o videoyu izlerken acı acı gülmüyor musunuz?
Yine iktidar partisinin bir başka vekili, adam kayırmanın zirve yaptığına ve ihale vermede eş-dost muhabbetinin ön planda olduğuna dair eleştirilere karşı; "Cuma hutbelerinin sonunda okunan ayette ' akrabaya yardım edin demiyor mu" diyerek gülünç ötesi laflar etmişti, hatırladıkça "yer yarılsa da içine girsek" demiyor musunuz?
Biliyorsunuz bu liste oldukça kabarık, kitaplık çapta malzemeler var.
Bir insan, mesleği, branşı ne olursa olsun, bir insan neden yanlışları savunma ihtiyacı duyar, iktidarın yanlışlarını savunmada kendisini neden vazifeli sayar?
Hani adil olacaktık, şahitlikte adaletli davranacaktık, en yakınlarımızın aleyhine olsa bile, doğru şahitlik yapacaktık?
"Çaya-çorbaya limooon" diye feryad-figan bağırmasının bir izahı var, adam ekmek parası peşinde, tezgaha döktüğü ürünü bitirip yarınki pazara tazesi ile çıkmak istiyor.
Bütün bunları anlamak mümkün de, on beş yıldan beri ülkeyi tek başına yöneten mevcut iktidarın devasa yanlışlarını savunmak için gırtlak patlatan, klavye çatlatan, ekranlarda kavgaya tutuşan ya da dost sohbetlerinde ortamı geren arkadaşların fuzuli çabalarını anlamak mümkün değil.
Arkadaşlar, yapmayın, etmeyin; çok güçlü bir iktidarın gönüllü ve çok hamarat sözcüleri de olsanız güneşi balçıkla sıvamaya gücünüz yetmez, boşuna uğraşmayın.
Pazar yerinde gırtlağını patlatarak bağırıp-çağıran pazarcının bir derdi var; tezgahtaki malını satıp kazancını artırmak, peki sizin derdiniz ne?
İktidarın çukurlarını kapatmak size mi düştü, ayan-beyan ortadaki yanlışlarını savunmak için çırpınmak sizin vazifeniz mi?
Sayın Cumhurbaşkanının gittiği her ülkeden yüzbinlerce tonluk et ithalatı anlaşması ile dönmesini, tarım ve hayvancılıkta ülkenin çağ atladığına bir delil olarak sunmanız komik ve gülünç olmuyor mu?
Ekilmeyi bekleyen uçsuz-bucaksız tarım arazisi olan bir ülkede saman ithalatını savunmanız ayıp olmuyor mu?
Milyonlarca küçük baş ve büyük baş hayvanı besleyip büyütecek ovalara ve yaylalara sahip ve milyonlarca işsizi olan bir ülkede et ithalatını savunmak için kırk dereden su getirmeye uğraşmanız, abesle iştigal değil mi?
İktidar partisinin bir vekili, yakın geçmişte, zannediyorum FETÖ'nün yaptıklarını ya da yaptırdıklarını eleştirirken; "İnsanların günah işleme özgürlüğünü ellerinden alıyorlar" demişti, şimdi sosyal medyada dolaşan o videoyu izlerken acı acı gülmüyor musunuz?
Yine iktidar partisinin bir başka vekili, adam kayırmanın zirve yaptığına ve ihale vermede eş-dost muhabbetinin ön planda olduğuna dair eleştirilere karşı; "Cuma hutbelerinin sonunda okunan ayette ' akrabaya yardım edin demiyor mu" diyerek gülünç ötesi laflar etmişti, hatırladıkça "yer yarılsa da içine girsek" demiyor musunuz?
Biliyorsunuz bu liste oldukça kabarık, kitaplık çapta malzemeler var.
Bir insan, mesleği, branşı ne olursa olsun, bir insan neden yanlışları savunma ihtiyacı duyar, iktidarın yanlışlarını savunmada kendisini neden vazifeli sayar?
Hani adil olacaktık, şahitlikte adaletli davranacaktık, en yakınlarımızın aleyhine olsa bile, doğru şahitlik yapacaktık?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dilim, dilim dilim olsun / 09.02.2025
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025