İlkokul yıllarında belleğime yerleşen ve bir daha da silinmeyen mısralardır bayrakla ilgili mısralar:
"Ey mavi göklerin kırmızı, beyaz süsü;
Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü
Işık ışık, dalga dalga bayrağım
Senin dibinde doğdum, senin dibinde öleceğim."
Arif Nihat Asya'nın bu bal tadındaki mısralarını bu yaşa kadar nerede dalgalanan ay-yıldızlı bayrağımızı gördümse hep okudum.
"Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal" diye hitap ettiğimiz nazlı hilalimizin çehresi çatıktır, suratı asıktır bir kaç günden beri. Yine; "Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor" mısraında ifade edildiği gibi bu nazlı hilal uğruna nice güneşlerini, civanlarını toprağa gömen Müslüman Türk milleti de birkaç günden beri deli divane olmuştur, uykuyu unutmuş, karalar bağlamıştır. Yedi düvele karşı savaşmış, bayrağını yere düşürmemiş olan bu millet, nazlı hilalini üç-beş çapulcunun ayakları altında görünce deliye dönmüştür, yüreğinden yaralanmıştır.
Bütün bir Anadolu bu zemini hazırlayanlara, çapulcuları cesaretlendirenlere lanet okumaktadır. AB sevdası uğruna yapılan yeni düzenlemeler, çıkarılan yasalar, bölücülere verilen tavizler, terörün elebaşlarının başbakanlık konutunda ağırlanması ve benzeri akıl almaz tavizler bu çapulculara bu cesareti vermiştir ve gelinen nokta milletimizi derinden yaralamıştır, yara her gün derinleşmektedir.
Şimdilik Genelkurmayımızın açıklaması, milletin bu yarasını kısmen serinletmiştir, ama hainler yakalanıp cezalandırılmadıkça acılar sancılar dinmeyecektir. O önemli açıklamayı bir kez de bu köşede okuyalım:
"Büyük Türk Milleti!
Hiç bir değerden nasip almamış bir grup tarafından, insanlığın ortak değeri olan baharın gelişini kutlama adına düzenlenen masum şenlikler, yüce Türk ulusunun sembolü, her zerresi şehit kanıyla bezenmiş şanlı Türk Bayrağı'na saldırı densizliğinde bulunulacak kadar ileri götürülmüştür. Türk milleti engin tarihinde iyi ve kötü günler görmüş, sayısız zaferler yanında ihanetler de yaşamıştır. Ancak hiç bir zaman kendi vatanında, kendi sözde vatandaşları tarafından yapılan böyle bir alçaklıkla karşılaşmamıştır.
Savaş meydanında vuruştuğu bir düşmanın bayrağına dahi saygı gösteren bir ulusun, kendi bayrağının kendi topraklarında sözde kendi vatandaşları tarafından böyle bir muameleye maruz kalması hiç bir şekilde izah edilemez.
Bu haince bir davranıştır.
Hem bir ülkenin vatandaşı olmak, havasını teneffüs etmek, suyunu içmek, karnını doyurmak, hem de o ülkenin en kutsal ortak değeri olan bayrağına el kaldırmaya yeltenmek, gaflet, dalalet ve hıyanetten başka bir şekilde tarif edilemez.
Dost ve düşman herkes şunu çok iyi bilmelidir ki; ne bu ülkenin bölünmez bütünlüğü, ne de bu birlik ve bütünlüğün sembolü olan şanlı Türk Bayrağı asla sahipsiz değildir. Başta yüce Türk milleti olmak üzere onun bağrından çıkmış Türk Silahlı Kuvvetleri, tıpkı atalarının yaptığı gibi, ülkesini ve bayrağını koruma ve kollamaya, bunun için gerekirse kanınızın son damlasını akıtmaya hazırdır, yeminlidir. Onun vakar ve ciddiyetini, sabrını yanlış yorumlayanlara, yanlış hesap peşinde koşanlara, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin vatan ve bayrak sevgisini denemeye kalkışanlara, tarih sayfalarına bakmalarını öneririz.
Saygı ile duyurulur."
"Ey mavi göklerin kırmızı, beyaz süsü;
Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü
Işık ışık, dalga dalga bayrağım
Senin dibinde doğdum, senin dibinde öleceğim."
Arif Nihat Asya'nın bu bal tadındaki mısralarını bu yaşa kadar nerede dalgalanan ay-yıldızlı bayrağımızı gördümse hep okudum.
"Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal" diye hitap ettiğimiz nazlı hilalimizin çehresi çatıktır, suratı asıktır bir kaç günden beri. Yine; "Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor" mısraında ifade edildiği gibi bu nazlı hilal uğruna nice güneşlerini, civanlarını toprağa gömen Müslüman Türk milleti de birkaç günden beri deli divane olmuştur, uykuyu unutmuş, karalar bağlamıştır. Yedi düvele karşı savaşmış, bayrağını yere düşürmemiş olan bu millet, nazlı hilalini üç-beş çapulcunun ayakları altında görünce deliye dönmüştür, yüreğinden yaralanmıştır.
Bütün bir Anadolu bu zemini hazırlayanlara, çapulcuları cesaretlendirenlere lanet okumaktadır. AB sevdası uğruna yapılan yeni düzenlemeler, çıkarılan yasalar, bölücülere verilen tavizler, terörün elebaşlarının başbakanlık konutunda ağırlanması ve benzeri akıl almaz tavizler bu çapulculara bu cesareti vermiştir ve gelinen nokta milletimizi derinden yaralamıştır, yara her gün derinleşmektedir.
Şimdilik Genelkurmayımızın açıklaması, milletin bu yarasını kısmen serinletmiştir, ama hainler yakalanıp cezalandırılmadıkça acılar sancılar dinmeyecektir. O önemli açıklamayı bir kez de bu köşede okuyalım:
"Büyük Türk Milleti!
Hiç bir değerden nasip almamış bir grup tarafından, insanlığın ortak değeri olan baharın gelişini kutlama adına düzenlenen masum şenlikler, yüce Türk ulusunun sembolü, her zerresi şehit kanıyla bezenmiş şanlı Türk Bayrağı'na saldırı densizliğinde bulunulacak kadar ileri götürülmüştür. Türk milleti engin tarihinde iyi ve kötü günler görmüş, sayısız zaferler yanında ihanetler de yaşamıştır. Ancak hiç bir zaman kendi vatanında, kendi sözde vatandaşları tarafından yapılan böyle bir alçaklıkla karşılaşmamıştır.
Savaş meydanında vuruştuğu bir düşmanın bayrağına dahi saygı gösteren bir ulusun, kendi bayrağının kendi topraklarında sözde kendi vatandaşları tarafından böyle bir muameleye maruz kalması hiç bir şekilde izah edilemez.
Bu haince bir davranıştır.
Hem bir ülkenin vatandaşı olmak, havasını teneffüs etmek, suyunu içmek, karnını doyurmak, hem de o ülkenin en kutsal ortak değeri olan bayrağına el kaldırmaya yeltenmek, gaflet, dalalet ve hıyanetten başka bir şekilde tarif edilemez.
Dost ve düşman herkes şunu çok iyi bilmelidir ki; ne bu ülkenin bölünmez bütünlüğü, ne de bu birlik ve bütünlüğün sembolü olan şanlı Türk Bayrağı asla sahipsiz değildir. Başta yüce Türk milleti olmak üzere onun bağrından çıkmış Türk Silahlı Kuvvetleri, tıpkı atalarının yaptığı gibi, ülkesini ve bayrağını koruma ve kollamaya, bunun için gerekirse kanınızın son damlasını akıtmaya hazırdır, yeminlidir. Onun vakar ve ciddiyetini, sabrını yanlış yorumlayanlara, yanlış hesap peşinde koşanlara, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin vatan ve bayrak sevgisini denemeye kalkışanlara, tarih sayfalarına bakmalarını öneririz.
Saygı ile duyurulur."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025