İki genç yazar dertleşiyor; -Sorma geçen başıma ne geldi.-Hayırdır?-Son yazdığım kitap vardı ya. Yayıncı ne teklif etti dersin?-...?-Beş yüz lira.-Ama bu iğrenç bir hakaret. Ya sen ne yaptın?-Ne olacak hakareti cebime attım.Hakaret cebe atılırken nasıl katlanır, hangi yüzü içe gelirse dışardan bakanlar anlamaz, nasıl yüz ifadesi takınılır? Yani hakarete uğrama ilim ve sanatı konumuz. Ee tabii bol örnekle. -Kafa karıştırma:Verilenden mutluluk payı çıkarılır. Yeni hedefler konur, bunlar da ele geçmezse çıta daha aşağı çekilebilecek şekilde ayarlamalar yapılmalıdır. "Efendim muhatabımız bizi son ana kadar beklemede tutmuş, söz diye verdiği bayramını yaptırdığı şeyleri bir daha masaya yatırmış, on tane yeni şart dayatmış, ağıza alınmayacak şeyler söylemiş ne gam. Metinde imtiyaz kelimesi geçmedi ya da geçse de ancak onbeşinci satıra konabildi ya, işte bize karşı çıkanlar ne biçim morardı gördünüz mü? - Pişkinlik:Adı üstünde... Bu bi kere bizim değil onların ayıbıdır. Kendi içlerinden de bir çok insan bize ne oluyor diye galeyan halinde. Zaten bizim muhataplarımız onlar. Bu taraftakiler ne ki, bir avuç densiz. Bizimkiler çoktan onların hanesine bir çizik attı. Biraz sabredin diyorlar.-Bilgiçlik:Dinleyenler sanki farklı bir gezegendedir... Şimdi biz çok puan aldık. Halkımızın soğukkanlılığını yere göğe sığdıramıyorlar. Hani o sokağa dökülüp kendi arabasını yakanlar, çok mesafe aldık azizim. Böyle bir potansiyeli nasıl dışarıda bırakırlar. Çok yüksek çevrelerden duydum yardımları ayarlıyorlarmış, paraya boğacaklar.-Bu da ölümcül arabesk:Ya zaten biz geldiğimizde ne vardı ki o şuna imza atmış bu öbürünü kabul etmiş. Azizim imza imza deyip başımıza kaktıkları zaten 1995'te birliğe girerken esas itibarıyla kabul edilmiş. Bize tek kalan kapıları açmak oldu, ondan da kaçamadık. Bazen elde patlar... Tamam onların yüzünden yılda on milyar dolar kazık yiyoruz ama istemediğimiz kimseyi muhatap almış değildik hem süreç otomatikti de niye siz imza koydunuz o zaman. -Hedef şaşırtma:Dünya bir kovboyun zulmü altında inim inim inliyor. Berikilerin yanında yer alıp da karşı koymazsak kim dur diyecek buna.Bu da bu günlerde riskli... Size karşı koyanlar ajan üye olup bizi dağıtmak istiyor diye feryat etmiyor mu? Madem maksadınız bu o zaman 'Tamam sizin Hıristiyan kulübünüze girmeyelim, üyelik talebimiz yok, ne kadar eski metin varsa feshedip karşılıklı çıkarımıza göre yeniden bir hukuk belirleyelim, buyurun bu mücadeleyi beraber yapalım denmez mi...Bunun adını ben de koyamadım, belki içe yansıtma diyebiliriz... Efendim biz ne yaptıysak aslında kendi iyiliğimiz için yaptık, 45 yıllık sürecin kime ne zararı olmuş ki?Cevapsız mı? Tabii ki hayır... Yani hırsızlıkta, her türlü suçta patlama yaşanmadı. 30 bin kişinin katili dediğimiz sayın muhatabımız idamı hak edecek kadar suçlu değildi. Dört bir yanımızda apartman altı kiliseler mantar gibi açılıyorsa dindar Hıristiyanların ihtiyaçlarını karşılamak için tarım sanayi bittiyse çiftçilerin sanayicinin üretme arzusu kalmadığından öyle mi?...Ve son çare bildik terane... Ne yapalım, 45 yıllık emeği bir kızgınlık anında bitirelim mi yani. Hem geçmişte diğer alternatifleri denedik de ne oldu bizim dediklerimiz "batı ajanı" diye bize dirsek çevirdi...
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012