İncirlik’ti, Kürecik’ti, Patriottu derken Türkiye yabancı askerlerin örtülü ve meşru istilasına maruz kalıyor; fakat Türkiye bundan rahatsızlık duyacağına tam tersi, komşu ülkelerin işgali için kapı aralamaya devam ediyor.
Batarken batırma bu olsa gerek…
Diğer bir ifadeyle, “sıfır sorun politikası”
Hatırlarsanız, Aralık ayının başında Rusya Devlet Başkanı Putin’in bir Ankara ziyareti olmuştu. Meğer bu toplantıda, her zaman olduğu gibi ABD’nin talepleri iletilmiş.
Bu görüşmede muhaliflerin isteği doğrultusunda Esad’ın koltuğunu nasıl bıraktırılacağı, geçiş hükümetinin muhalifler tarafından kurulması, Özgür Suriye Ordusu denilen terör oluşumundan yeni Suriye ordusunun oluşturulması gibi planlar ifade edilmiş.
Türkiye’deki yanlı basın kuruluşları ve siyasilerimiz bu görüşme neticesinde Rus liderin tavır değiştirdiğini falan yazmıştı ama zaman gösterdi ki bunların hepsi bizimkilerin düzmecesiymiş.
Rusya Esad yanlı tavrında en ufak bir sapma göstermedi, üstelik savaş gemilerini Suriye sularına gönderdi. Yani desteğini daha fazla artırdı.
Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, batılı ülkelerin ve bölgedeki ülkelerin –özellikle de Türkiye’nin- Cenevre Anlaşmasına bağlı kalması gerektiği vurgulandı.
Cenevre Anlaşmasını ise muhalifler istemiyor. Çünkü anlaşmada, Esad yönetimiyle muhaliflerin uzlaşı içinde bir geçiş hükümeti oluşturması isteniyor.
Muhalifler ise başta Özgür Suriye Ordusu olmak üzere, geçiş hükümetinin tamamen muhalifler tarafından oluşturulmasını istiyor.
Tük siyasilerin Putin’e ilettikleri plan da bu şekilde, yani geçiş hükümetinin muhalifler, Suriye ordusunun ise Özgür Suriye Ordusu tarafından kurulması…
Rusya, Cenevre anlaşmasında ısrarlı, Esad yönetimin uzlaşmadığı bir çözüm istemiyor ve her fırsatta da Suriye’nin asla Libya olmayacağını belirtiyor.
Putin Suriye’deki gelişmelere duyarsız kalmamasının sebebini ise şöyle açıklıyor:
“Suriye’de rejimle neden ilgiliyiz çünkü bu ülke sınırlarımıza çok yakın.”
Yani Suriye meselesi, Rusya için bir ulusal güvenlik meselesi…
Rusya’nın, bundan sonraki süreçte de Suriye’nin, ABD’nin ve İsrail’in lokması haline gelmesine müsaade etmeyeceği kesin…
Suriye’nin tek destekçisi elbette ki Rusya değil…
Lübnan’ın siyasi bir partisi olan ve aynı zamanda Lübnan’ın askeri unsuru olan Hizbullah, Suriye’ye ciddi destek sağlıyor; Suriye’ye giren muhalif görünümlü teröristleri geri püskürtüyor. Hatırlarsanız, Hizbullah, 2006 yılında Lübnan’a saldıran İsrail’i ciddi bir yenilgiye uğratmıştı. Esad’ın yıllarca Filistinlilere ve Hizbullah’a desteği dikkate alındığında, Hizbullah’ın sonuna kadar Esad’ın yanında olacakları kesin.
Bu arada, Suriye’de umdukları parçalanmayı gerçekleştiremeyen birileri de Türkiye’de, Suriye konusunda devlet kurup, devlet yıkıyorlar. Bu bana, bir aralar Almanya’da statlarda tahta tüfeklerle devlet kurup devlet yıkanları hatırlatıyor. Kendi kendilerine gelin güvey oluyorlardı.
Antalya ve İstanbul’dan sonra Şanlıurfa’da da bu tarz bir toplantı yapıldı ve 150 kişilik sözde muhalif grup Suriye için kara plan hazırladılar.
Burada 3 hedeften bahsedildi ve en ilginç olanı da düzenli bir ordu kurularak dış müdahalenin engellenmesi ve -sıkı durun- terör uzantılarının temizlenmesi…
Haber aynen böyle… Dış müdahalenin terör uzantıları…
Bence bu muhaliflerin ağzıyla bir itiraftır. Demek ki onlar da Esad yönetimiyle savaşanların terörist olduğunu kabulleniyor.
Batarken batırma bu olsa gerek…
Diğer bir ifadeyle, “sıfır sorun politikası”
Hatırlarsanız, Aralık ayının başında Rusya Devlet Başkanı Putin’in bir Ankara ziyareti olmuştu. Meğer bu toplantıda, her zaman olduğu gibi ABD’nin talepleri iletilmiş.
Bu görüşmede muhaliflerin isteği doğrultusunda Esad’ın koltuğunu nasıl bıraktırılacağı, geçiş hükümetinin muhalifler tarafından kurulması, Özgür Suriye Ordusu denilen terör oluşumundan yeni Suriye ordusunun oluşturulması gibi planlar ifade edilmiş.
Türkiye’deki yanlı basın kuruluşları ve siyasilerimiz bu görüşme neticesinde Rus liderin tavır değiştirdiğini falan yazmıştı ama zaman gösterdi ki bunların hepsi bizimkilerin düzmecesiymiş.
Rusya Esad yanlı tavrında en ufak bir sapma göstermedi, üstelik savaş gemilerini Suriye sularına gönderdi. Yani desteğini daha fazla artırdı.
Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, batılı ülkelerin ve bölgedeki ülkelerin –özellikle de Türkiye’nin- Cenevre Anlaşmasına bağlı kalması gerektiği vurgulandı.
Cenevre Anlaşmasını ise muhalifler istemiyor. Çünkü anlaşmada, Esad yönetimiyle muhaliflerin uzlaşı içinde bir geçiş hükümeti oluşturması isteniyor.
Muhalifler ise başta Özgür Suriye Ordusu olmak üzere, geçiş hükümetinin tamamen muhalifler tarafından oluşturulmasını istiyor.
Tük siyasilerin Putin’e ilettikleri plan da bu şekilde, yani geçiş hükümetinin muhalifler, Suriye ordusunun ise Özgür Suriye Ordusu tarafından kurulması…
Rusya, Cenevre anlaşmasında ısrarlı, Esad yönetimin uzlaşmadığı bir çözüm istemiyor ve her fırsatta da Suriye’nin asla Libya olmayacağını belirtiyor.
Putin Suriye’deki gelişmelere duyarsız kalmamasının sebebini ise şöyle açıklıyor:
“Suriye’de rejimle neden ilgiliyiz çünkü bu ülke sınırlarımıza çok yakın.”
Yani Suriye meselesi, Rusya için bir ulusal güvenlik meselesi…
Rusya’nın, bundan sonraki süreçte de Suriye’nin, ABD’nin ve İsrail’in lokması haline gelmesine müsaade etmeyeceği kesin…
Suriye’nin tek destekçisi elbette ki Rusya değil…
Lübnan’ın siyasi bir partisi olan ve aynı zamanda Lübnan’ın askeri unsuru olan Hizbullah, Suriye’ye ciddi destek sağlıyor; Suriye’ye giren muhalif görünümlü teröristleri geri püskürtüyor. Hatırlarsanız, Hizbullah, 2006 yılında Lübnan’a saldıran İsrail’i ciddi bir yenilgiye uğratmıştı. Esad’ın yıllarca Filistinlilere ve Hizbullah’a desteği dikkate alındığında, Hizbullah’ın sonuna kadar Esad’ın yanında olacakları kesin.
Bu arada, Suriye’de umdukları parçalanmayı gerçekleştiremeyen birileri de Türkiye’de, Suriye konusunda devlet kurup, devlet yıkıyorlar. Bu bana, bir aralar Almanya’da statlarda tahta tüfeklerle devlet kurup devlet yıkanları hatırlatıyor. Kendi kendilerine gelin güvey oluyorlardı.
Antalya ve İstanbul’dan sonra Şanlıurfa’da da bu tarz bir toplantı yapıldı ve 150 kişilik sözde muhalif grup Suriye için kara plan hazırladılar.
Burada 3 hedeften bahsedildi ve en ilginç olanı da düzenli bir ordu kurularak dış müdahalenin engellenmesi ve -sıkı durun- terör uzantılarının temizlenmesi…
Haber aynen böyle… Dış müdahalenin terör uzantıları…
Bence bu muhaliflerin ağzıyla bir itiraftır. Demek ki onlar da Esad yönetimiyle savaşanların terörist olduğunu kabulleniyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025