Terör Uzmanı Doç. Dr. Emin Gürses, MOSSAD'ın Yahudilerden "kelle vergisi" topladığını savunuyor.
Gürses, "Dünyadaki bütün Yahudi işadamları İsrail'e yıllık vergi öder. Bu yasal olmayan bir vergidir. İsrail'in kuruş temelinde bu vardır. MOSSAD insanları bu yüzden korur" diyor.
Türkiye'nin 1940'lı yıllarda Yahudi vatandaşlardan varlık vergisi almasını yıllardır eleştiren aydınlarımız ne hikmetse bu iddiaları hep esgeçiyorlar.
İkinci dünya savaşı şartlarında Yahudi tefeci ve bankerlerden geçici vergi alınmsını soykırımla eş tutanlar bu idalara ne iyecek acaba?
Son sinagog saldırıları Emin Gürses'in iddisanı haklı çıkaracak görüntülere sahne oldu.
Sinagog salırılarının hemen ardından İsrail, Dışişleri Bakanı ile birlikte olay yerine MOSSAD'a bağlı istihbarat ve araştırma timi gönderdi.
Sakalları göğüslerine kadar sarkık istihbarat ekipleri üniformaları ile özellikle mesaj verirken Türk istihbarat ekiplerine dahi nefes aldırmayacak bir tempo içinde görünüyorlar.
İsrail'in bu davranışı ilk değil. Dünyda da benzer uygulama içinde olan İsrail, özellikle Türkiye gibi 200 bin Yahudi'nin yaşadığı ülkede benzer uygulamalarda ısrar ediyor.
MOSSAD, Yahudi cemaatini etkileyen her olayın ardından Türkiye'ye geliyor. iki sene önce Eyüp Sultan Mezarlığında esrarengiz bir biçimde saldırıya uğrayıp hayatını kaybeden Üzeyir Garih cinayetini soruşturmak için MOSSAD ajanlarının geldiğini biliyoruz.
Aynı şekilde daha önce 28 Ocak 1993'te Profilo Holding'in patronu Jack Kamhi'nin zırhlı aracına lav ve otomatik silahlarla düzenlenen saldırının ardndan da MOSSAD uzmanları İstanbul'a doluşmuştu.
Yine 1995 Kasım'ında öldürülen tefeci Nesim Malki olayının sorgulamalarında da İsraililerin bulunduğunu söyleyen bir yetkili bu trafiğin MOSSAD'ın İstanbul ve Ankara'da büro kurması ve özellikle Arap teröristlerinin izlenmesi için işbirliği yapması ile kalıcı hale geldiğini belirtiyor.
Yani aslında Türkiye'de Yahudiler aleyhine eylem yapacak teröristler bizim istihbaratımızı atlatsa bile MOSSAD'ı atlatması çok zor.
Hizbullah örgütün çökertilmesi sürecinde de aslında bu tip örgütlerin MOSSAD'ın kotrolüne girdiği basına yansımıştı.
Gerek daha önceki saldırılarında, gerek son sinagoglara yönelik saldırıda İsrail hükümetinin Türkiye'ye özel kurtarma ve araştırma ekipleri göndermesi basit bir istihbarat meselesi olarak geçiştirilemez.
İsrail'in bu tutumuyla Türkiyedeki Yahudilere sahiplenmeye çalıştığı gözlerden kaçmıyor.
Yahudiler ne kadar Türkiye bizim vatanımız diye iddia etseler de İsrail'in bu davranışına sığınan Yahudiler İsrail'in ajanı konumuna düşüyorlar.
Onun ötesinde İsrail'in bu davranışı düpedüz Türkiye'nin içişlerine müdahaledir.
Bu açıkça devletimizin egemenliğinin manipüle edilmesidir.
Stratejist Ümit Özdağ'ın şu tesbitlerine iktidar kulak kesilmeli:
"Eğer bu gün İsrail'in bu ekiplerini kabul edersek yarın da Ortodoks bir vatandaşımızın başına bir olay gelirse Yunanistan'ın, daha sonra başka ülkelerin ekiplerinin gelmesini kabullenmiş oluruz. İsrail bu tutumu ile bakın "bunlar benim ülke dışındaki açık uçlarım, onları vurabilirsiniz mi demek istiyor"?
Özdağ'ın bu son iddiası ciddiye alınmalı. Başında bir insan kasabının olduğu İsrail, Filistindeki jenosidi kamufle etmek için her ülkedeki 4-5 dindaşını neden feda etmesin. Bu tip provakatif saldırıların zayiatı filistinliyle çatışmalardan daha az oluyor. Daha da önemlisi sadırının gerçeklştiği ülkeler İsraile daha bir mahkum hale geliyor.
Anlaşılan İsrail saldırıyla dışişlerimize, operasyonlarla içişlerimize müdahale ediyor. Hükümet bu gerçeği görmeli.
Gürses, "Dünyadaki bütün Yahudi işadamları İsrail'e yıllık vergi öder. Bu yasal olmayan bir vergidir. İsrail'in kuruş temelinde bu vardır. MOSSAD insanları bu yüzden korur" diyor.
Türkiye'nin 1940'lı yıllarda Yahudi vatandaşlardan varlık vergisi almasını yıllardır eleştiren aydınlarımız ne hikmetse bu iddiaları hep esgeçiyorlar.
İkinci dünya savaşı şartlarında Yahudi tefeci ve bankerlerden geçici vergi alınmsını soykırımla eş tutanlar bu idalara ne iyecek acaba?
Son sinagog saldırıları Emin Gürses'in iddisanı haklı çıkaracak görüntülere sahne oldu.
Sinagog salırılarının hemen ardından İsrail, Dışişleri Bakanı ile birlikte olay yerine MOSSAD'a bağlı istihbarat ve araştırma timi gönderdi.
Sakalları göğüslerine kadar sarkık istihbarat ekipleri üniformaları ile özellikle mesaj verirken Türk istihbarat ekiplerine dahi nefes aldırmayacak bir tempo içinde görünüyorlar.
İsrail'in bu davranışı ilk değil. Dünyda da benzer uygulama içinde olan İsrail, özellikle Türkiye gibi 200 bin Yahudi'nin yaşadığı ülkede benzer uygulamalarda ısrar ediyor.
MOSSAD, Yahudi cemaatini etkileyen her olayın ardından Türkiye'ye geliyor. iki sene önce Eyüp Sultan Mezarlığında esrarengiz bir biçimde saldırıya uğrayıp hayatını kaybeden Üzeyir Garih cinayetini soruşturmak için MOSSAD ajanlarının geldiğini biliyoruz.
Aynı şekilde daha önce 28 Ocak 1993'te Profilo Holding'in patronu Jack Kamhi'nin zırhlı aracına lav ve otomatik silahlarla düzenlenen saldırının ardndan da MOSSAD uzmanları İstanbul'a doluşmuştu.
Yine 1995 Kasım'ında öldürülen tefeci Nesim Malki olayının sorgulamalarında da İsraililerin bulunduğunu söyleyen bir yetkili bu trafiğin MOSSAD'ın İstanbul ve Ankara'da büro kurması ve özellikle Arap teröristlerinin izlenmesi için işbirliği yapması ile kalıcı hale geldiğini belirtiyor.
Yani aslında Türkiye'de Yahudiler aleyhine eylem yapacak teröristler bizim istihbaratımızı atlatsa bile MOSSAD'ı atlatması çok zor.
Hizbullah örgütün çökertilmesi sürecinde de aslında bu tip örgütlerin MOSSAD'ın kotrolüne girdiği basına yansımıştı.
Gerek daha önceki saldırılarında, gerek son sinagoglara yönelik saldırıda İsrail hükümetinin Türkiye'ye özel kurtarma ve araştırma ekipleri göndermesi basit bir istihbarat meselesi olarak geçiştirilemez.
İsrail'in bu tutumuyla Türkiyedeki Yahudilere sahiplenmeye çalıştığı gözlerden kaçmıyor.
Yahudiler ne kadar Türkiye bizim vatanımız diye iddia etseler de İsrail'in bu davranışına sığınan Yahudiler İsrail'in ajanı konumuna düşüyorlar.
Onun ötesinde İsrail'in bu davranışı düpedüz Türkiye'nin içişlerine müdahaledir.
Bu açıkça devletimizin egemenliğinin manipüle edilmesidir.
Stratejist Ümit Özdağ'ın şu tesbitlerine iktidar kulak kesilmeli:
"Eğer bu gün İsrail'in bu ekiplerini kabul edersek yarın da Ortodoks bir vatandaşımızın başına bir olay gelirse Yunanistan'ın, daha sonra başka ülkelerin ekiplerinin gelmesini kabullenmiş oluruz. İsrail bu tutumu ile bakın "bunlar benim ülke dışındaki açık uçlarım, onları vurabilirsiniz mi demek istiyor"?
Özdağ'ın bu son iddiası ciddiye alınmalı. Başında bir insan kasabının olduğu İsrail, Filistindeki jenosidi kamufle etmek için her ülkedeki 4-5 dindaşını neden feda etmesin. Bu tip provakatif saldırıların zayiatı filistinliyle çatışmalardan daha az oluyor. Daha da önemlisi sadırının gerçeklştiği ülkeler İsraile daha bir mahkum hale geliyor.
Anlaşılan İsrail saldırıyla dışişlerimize, operasyonlarla içişlerimize müdahale ediyor. Hükümet bu gerçeği görmeli.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014