Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde konu yine ibadetler. Sakız orucu bozar mı? Tavuktan kurban olur mu? Sığlığından kurtulduğumuza sevindiğimiz anda bu defa da karşımıza orucun günü ve vakti tartışması çıktı. Bu konuda o kadar çok yorum ve soru aldım ki, konuyu mecburi anlatmak durumunda kaleme aldım.
Bazı ilahiyatçı akademisyenlerin iddiasına göre; Peygamber Efendimiz döneminde Ramazan için özel bir uygulama yapılmamıştır. Allah Resulü'nün Ramazan'ı baştan sona geçirdiğine dair bir kanıt yoktur. Teravih ve benzeri uygulamalar kendisinden sonra uygulamaya alınmıştır. Ramazanla alakalı Allah Resulü'nün hayatında tek net bilinen gerçek bu ayda hayır hasenat ve yardımlaşmayı arttırdığıdır. Elbet akademisyenin bu iddiası da başka bir popülist yaklaşımıdır.
Gazeteci yazar Rıza Zelyut da "O yüzdendir ki, iyi işler yapan, paylaşmasını bilen, elinden ve dilinden kötü bir şey çıkmayan insanın oruç tutmasına gerek yoktur. Ben de kendimi bu basamakta gördüğüm için oruç tutmuyorum."
Ermeni kökenli yazar Sevan Nişanyan'ın iddia ettiği bilgilere göre Ramazan, İslam öncesi Arap ay takviminde Temmuz-Ağustos aylarına verilen isimdir. Bu sistem Hicretten 17 yıl sonra, Ömer zamanında terk edilerek her yıl bir öncekine göre 11 gün erken gelen Hicri takvime geçilmiştir.
Bir diğer iddia, ateist-eski imam Arif Tekin de ayette geçen sayılı günler ifadesinin Arapçada kıllet (azlık) ifade eden ve 3 ile 9 arasında değişebilecek gün sayılarının olduğunu söylemiştir. Ayrıca Alevilikte de bu görüşe uygun olarak Ramazan ayında 3, 9 veya az bir kesim de 30 gün oruç tutulur.
Günümüzde etkin olan ama yetkin olmayan bazı iddia sahipleri yorum ve anlayışını din diye ortaya koyup hüküm vermeye başladılar. Oysa Kur'an'ı yorumlamak, bu konuda hüküm koymak ancak peygamberin uygulamaları iledir. Fiili sünnet uygulamalarında ve özellikle "icma" konularında yorum yapmak hükümsüzdür. Bir konuda hüküm bulunmaz ise ancak o zaman dini açıdan yorum yapılabilir.
Orucun 3 gün olduğu iddiasına gelince Kur'an-ı Kerim bu konuda rakam vermemiş oruç 3 veya 9 dememiştir. Bu yüzden rakamın yanına sonradan hata ile nokta eklenmesi ya da 3 rakamının yanlışlıkla 30 okunması diye bir iddiası dahi söz konusu değildir. Direkt ay ifadesi mevcuttur ve ay da 29 ya da 30 gündür.
Öncelikle temelden konuyu alıp iddialara gelirsek, orucun farziyeti ve mahiyeti açısından Kur'an'da hüküm açık ve nettir. "Ey inananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de farz kılındı."(Bakara, 2/183)
"(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin" (Bakara s, 2/ 185)
Ayette geçen "eyyamen me'dudat" yani sayılı günleri, sayılabilen rakamlar olarak değerlendirip bu sayıları 9'a kadar sayanların ayetin devamındaki şehr/ay ifadesine dikkat etmeleri gerekir. Zira ayette sayılı günlerin açıklaması ayetin devamında "şehr" ay olarak yapılmıştır. Zaten devamında "şehr-i ramadan" ifadesi vardır ki, şehr "ay" demektir.
Böylelikle hadislerde peygamberin kendisinin yani sünnetin uygulanmasında birçok delil vardır. Efendimizin "Ramazan hilalini görünce oruç tutunuz diğer hilali görünce bayram ediniz" demesi gibi. Bir ay boyunca ibadetin, hayr ve hasenatın yapılması gibi. Zekâtın bu ayda verilmesinin fiili sünnet olması gibi. Peygamberimizin Ramazan'ın son on gününde itikafa girmesi gibi. Cebrail ile Ramazan'da bir ay boyunca mukabele etmesi gibi binlerce rivayet, birçok uygulama vardır. Yani bu konuda filli sünnet binlerce rivayetle meşhurdur. Daha da önemlisi İslam âlimlerince "icma" olan bir konudur.
Ramazan orucunun vakti ve sayısı konusunu, teravihin Hz. Ömer döneminde cemaatle kılınmasıyla, hicri takvimin onun döneminde resmi olarak kullanmaya başlaması ile ilişkilendirmek abestir. Zira bunlar geleneksel içtihadî yorumlarıdır. Resmileştiği zamanlardır. Zaten bu uygulamaları Hz. Ömer döneminde resmileşmiş olması daha önce Arapların kullandığı gelenekler olduğunun delilidir. Bunların önceden de olduğunu söyleyip bu uygulamaları dini hüküm ile ilişkilendirmek iyi niyetli yorumlar değildir. Ayrıca ilahiyatçı akademisyenin bu ayda hayır ve hasenatın yapılması ile uygulamaların var olduğunu söylemesi de Ramazan'ın varlığının kullanıldığının ve vaktinin de "ay" olduğunun delilidir.
Devam edecek nasipse…
- Elbise Kuramı-2 / İnsan elbisesinde saklıdır / 10.05.2024
- İCMA VE İCTİHAD / 26.10.2022
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022