AKP hükümetinin Türkiye'yi nerelere sürüklediğini, artık kendi aile ferdleri de feryad-ü figan ederek ilan etmeye başladı.
Biz anlattık, anlatmaya devam ediyoruz. Dilimizde adeta tüy bitti. Ama hâlâ bazıları duymazlıktan, görmezlikten gelmeye çalışıyor.
Ancak artık minare çuvala sığmıyor.
Koca koca adamların koca koca yalanları, iri iri uydurmaları da büyük umutlarla işbaşına getirilen AKP hükümetinin ve tabi Türkiye'mizin vahim manzarasını örtemiyor.
Bu bağlamda MÜSİAD'ın, hükümetin 2004 bütçesine ilişkin değerlendirmesinin önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
MÜSİAD, en az TÜSİAD kadar AKP'yi omuzlarına alarak Ankara'ya taşımış, tek başına iktidara taşımış...
Yani, aileden biri, adeta AKP'nin içinden biri.
Dolayısıyla bunların öğleden sonra da olsa Türkiye'nin vahim tablosunu fark etmeleri, AKP hükümetinin heybesinin kof oluşunu görmeleri, ayıkmaları ve bu alanda lâf etmeleri, bir başkasınınkine benzemez.
MÜSİAD Genel Başkanı Ali Bayramoğlu, 2004 bütçesi tam bir faiz bütçesi, diyor. Milli gelirden faiz lobisine gidecek oran düşürülmedikçe 2004 bütçesinde eğitim, sağlık ve sosyal harcamaların payı artırılamaz, diyor.
Bu kadarla, içinin hârı gitmiyor, devam ediyor...
Vatandaşa hizmete, yatırıma gitmesi gereken paralar faizcilere, rantiyeye gidiyor, diyor.
Hatta önceki dönemlerde eleştirdikleri hatalı yaklaşımların hala sürdürülmekte olduğunu belirtiyor.
Bununla da yetinmiyor, tek tek rakamlar vererek bütçedeki hedeflerin tutarsız olduğunu, gerçekçi olmadığını anlatıyor.
Diyor ki, yüzde 5'lik büyüme hedefiyle 22.5 milyar dolarlık dış ticaret açığı öngörüsü tutmaz. 5.2 milyar dolara inmesi hedeflenen cari işlemler açığı gerçekçi değil. Bir ülke ekonomik programını, planını, bütçesini sadece ve sadece faiz dışı fazlaya göre belirlerse o ülkenin yatırım politikası, büyüme politikası diye bir şey olmaz. 2004 sonu itibariyle dolar kuru hedefi, gerçekçi olmaktan çok uzak. Kişi başına milli gelir rakamları bile tartışmalı. Faiz bütçesini sürdürdüğünüz, büyümeyi istikrarlı ve kalıcı kılamadığınız için asıl zor günler bundan sonra başlar.
Böyle diyor Başkan Bayramoğlu.
Anlat sayın Başkan, teeek tek anlat... Gözünün içine içine damlat.
Tam yeri gelmişken bir fıkrayla devam edelim.
Fadime Hala, Trabzon'da Tabakhane yokuşunun oralardaki Bitpazarı'ndan, nam-ı diğer Batpazarı'ndan Dursun Amca'dan pire ilacı satın alır. Keşke almasaydı; pireler, ölecek, yok olacak yerde daha da artmaz mı!
Fadime Hala, soluğu Dursun Amca'nın yanında alır. Vahim gelişmeleri aktarır. Dursun Amca, hiç istifini bozmadan tam bir allame tabib edasıyla Fadime Hala'ya akıl verir:
Fadimecuğum, der. Pen sana pire ilaci verdum lakin tarifini vermeyi unuttum. Onun içun tesiri halkolmadi. Sen al ha bu aynı ilaci, pireyi tut, gözine gözine vur. İlaci, tam gözinun ortasına serp... Bak o zaman nasıl bertaraf oliyiler anderler!
MÜSİAD Başkanı Bayramoğlu da, ilacı, gözine gözine vurmalı.
Bu onların hem mesuliyetleri, hem de vazifeleri...
Bu vahim tablonun oluşmasında sadece AKP'nin vebali yok ki...
Türkiye'nin ve ekonomimizin bu noktalara sürüklenerek masum milletimizin umutlarının adeta tarümar edilmesinde AKP kurmayları kadar, onları körükörüne omuzlayarak Ankara'ya taşıyanlar da vebal altındalar.
Bayramoğlu işte bu vebalden kurtarmak için, gözine gözine vurmalı, teeek tek anlatmalı.
İşi bununla da bırakmamalı, Türk ekonomisinin kurtuluşu için tek çarenin BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın milli kaynaklara, emek ve üretime dayalı "Milli Ekonomi Modeli" olduğunu haykırmalı, sırtlanmalı. Hiçbir vaadi, projesi ve çözümü olmadığını söylemekten gayrı birşey ifade etmeyen AKP kurmaylarını sırtlanırken gösterdikleri iştiyakten binlerce kat daha güçlü bir iştiyak ve azimle Milli Ekonomi Modeli kurmaylarını sırtlanmalı, omuz vermeli, taşımalı ve haykırmalıdır.
Aksi takdirde Türkiye'nin böylesi vahim noktalara sürüklenişine ortak olanların hiçbirisi bu büyük vebalden kurtulamaz.
Üç-beş light eleştiri ve yorumla böylesi bir vebalden kurtulacaklarını zannedenler yanılıyorlar.
Biz anlattık, anlatmaya devam ediyoruz. Dilimizde adeta tüy bitti. Ama hâlâ bazıları duymazlıktan, görmezlikten gelmeye çalışıyor.
Ancak artık minare çuvala sığmıyor.
Koca koca adamların koca koca yalanları, iri iri uydurmaları da büyük umutlarla işbaşına getirilen AKP hükümetinin ve tabi Türkiye'mizin vahim manzarasını örtemiyor.
Bu bağlamda MÜSİAD'ın, hükümetin 2004 bütçesine ilişkin değerlendirmesinin önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
MÜSİAD, en az TÜSİAD kadar AKP'yi omuzlarına alarak Ankara'ya taşımış, tek başına iktidara taşımış...
Yani, aileden biri, adeta AKP'nin içinden biri.
Dolayısıyla bunların öğleden sonra da olsa Türkiye'nin vahim tablosunu fark etmeleri, AKP hükümetinin heybesinin kof oluşunu görmeleri, ayıkmaları ve bu alanda lâf etmeleri, bir başkasınınkine benzemez.
MÜSİAD Genel Başkanı Ali Bayramoğlu, 2004 bütçesi tam bir faiz bütçesi, diyor. Milli gelirden faiz lobisine gidecek oran düşürülmedikçe 2004 bütçesinde eğitim, sağlık ve sosyal harcamaların payı artırılamaz, diyor.
Bu kadarla, içinin hârı gitmiyor, devam ediyor...
Vatandaşa hizmete, yatırıma gitmesi gereken paralar faizcilere, rantiyeye gidiyor, diyor.
Hatta önceki dönemlerde eleştirdikleri hatalı yaklaşımların hala sürdürülmekte olduğunu belirtiyor.
Bununla da yetinmiyor, tek tek rakamlar vererek bütçedeki hedeflerin tutarsız olduğunu, gerçekçi olmadığını anlatıyor.
Diyor ki, yüzde 5'lik büyüme hedefiyle 22.5 milyar dolarlık dış ticaret açığı öngörüsü tutmaz. 5.2 milyar dolara inmesi hedeflenen cari işlemler açığı gerçekçi değil. Bir ülke ekonomik programını, planını, bütçesini sadece ve sadece faiz dışı fazlaya göre belirlerse o ülkenin yatırım politikası, büyüme politikası diye bir şey olmaz. 2004 sonu itibariyle dolar kuru hedefi, gerçekçi olmaktan çok uzak. Kişi başına milli gelir rakamları bile tartışmalı. Faiz bütçesini sürdürdüğünüz, büyümeyi istikrarlı ve kalıcı kılamadığınız için asıl zor günler bundan sonra başlar.
Böyle diyor Başkan Bayramoğlu.
Anlat sayın Başkan, teeek tek anlat... Gözünün içine içine damlat.
Tam yeri gelmişken bir fıkrayla devam edelim.
Fadime Hala, Trabzon'da Tabakhane yokuşunun oralardaki Bitpazarı'ndan, nam-ı diğer Batpazarı'ndan Dursun Amca'dan pire ilacı satın alır. Keşke almasaydı; pireler, ölecek, yok olacak yerde daha da artmaz mı!
Fadime Hala, soluğu Dursun Amca'nın yanında alır. Vahim gelişmeleri aktarır. Dursun Amca, hiç istifini bozmadan tam bir allame tabib edasıyla Fadime Hala'ya akıl verir:
Fadimecuğum, der. Pen sana pire ilaci verdum lakin tarifini vermeyi unuttum. Onun içun tesiri halkolmadi. Sen al ha bu aynı ilaci, pireyi tut, gözine gözine vur. İlaci, tam gözinun ortasına serp... Bak o zaman nasıl bertaraf oliyiler anderler!
MÜSİAD Başkanı Bayramoğlu da, ilacı, gözine gözine vurmalı.
Bu onların hem mesuliyetleri, hem de vazifeleri...
Bu vahim tablonun oluşmasında sadece AKP'nin vebali yok ki...
Türkiye'nin ve ekonomimizin bu noktalara sürüklenerek masum milletimizin umutlarının adeta tarümar edilmesinde AKP kurmayları kadar, onları körükörüne omuzlayarak Ankara'ya taşıyanlar da vebal altındalar.
Bayramoğlu işte bu vebalden kurtarmak için, gözine gözine vurmalı, teeek tek anlatmalı.
İşi bununla da bırakmamalı, Türk ekonomisinin kurtuluşu için tek çarenin BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın milli kaynaklara, emek ve üretime dayalı "Milli Ekonomi Modeli" olduğunu haykırmalı, sırtlanmalı. Hiçbir vaadi, projesi ve çözümü olmadığını söylemekten gayrı birşey ifade etmeyen AKP kurmaylarını sırtlanırken gösterdikleri iştiyakten binlerce kat daha güçlü bir iştiyak ve azimle Milli Ekonomi Modeli kurmaylarını sırtlanmalı, omuz vermeli, taşımalı ve haykırmalıdır.
Aksi takdirde Türkiye'nin böylesi vahim noktalara sürüklenişine ortak olanların hiçbirisi bu büyük vebalden kurtulamaz.
Üç-beş light eleştiri ve yorumla böylesi bir vebalden kurtulacaklarını zannedenler yanılıyorlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019