Rusya’nın Suriye hamlesi ABD ve yandaşlarını telaşlandırdı.
Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği yetkilerinin Dışişleri Bakanlığı’na gelerek, planladıkları Suriye konulu konferans hakkında bilgi verdiklerini belirttiler. Yetkililerin ifadelerine göre, konferansın amacı Annan planının uygulanması…
Esad Annan planını kabul etmesine ve de bu konuda önemli adımlar atmasına rağmen, dış senaryolu bir takım şiddet olayları Esad yönetiminin üzerine atılarak sanki bunun tersi yaşanıyormuş gibi bir izlenim uyandırılmaya çalışıldı.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in bu konudaki değerlendirmesi önemli:
“Esad bugüne kadar talep edilen reform hareketlerini hayata geçirmiş ve Annan Planı’nı uygulama sözü vermiştir. Ancak Annan Planı’nı kabul ettiğini ifade ettiği halde ABD’nin desteklediği muhaliflerin şiddet eylemleri bu planın aslında işgal güçlerince uygulatılmayacağını göstermişti.”
Yani Esad’a, “Annan Planı’nı uygula” denilirken, gerçekte şu denmek istendi: “Annan Planı’nı uygulayabilirsen uygula”. Bir taraftan bir şeyler istiyorlar bir taraftan da istedikleri gerçekleşmesin diye de ellerinden geleni yapıyorlar ki kendilerine müdahale hakkı doğabilsin.
Tabi, Rusya bu alicengiz oyununu gördüğü için olaya müdahil oluyor.
Suriye Annan Planı’nı uygulayacağını zaten ifade etmişti, Rusya da bu konudaki adımların ABD ve yandaşlarının inisiyatifinde olmasını istemiyor.
Oyunlarının bozulduğu gören Batı dünyası telaşa kapıldılar. BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu arayıp Washington’un mesajlarını iletti.
Annan önce ABD Dışişleri Bakanı Clinton ile görüşme yapmış ardından da BM Güvenlik Kurulu’na, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el-Arabi’ye Rusya’nın bu yeni tutumu ile ilgili bilgi vermişti.
Batı Rusya’dan böyle bir hamle hiç beklemiyordu.
Rusya’nın Suriye konulu uluslar arası toplantıya İran’ı davet etmesi de oldukça önemli.
Böyle bir toplantıyla sadece Suriye üzerindeki karanlık bulutları dağıtmış olmuyor aynı zamanda İran’ı da koruma altına alıyor, çıkarlarını zedelemeden onu da uluslar arası toplumun içine katıyor.
Sayın Baş bu tür adımlarla Rusya ve onunla birlikte hareket eden Çin’in, ABD’nin işgal projelerini engellediği ifade diyor:
“Bu iki ülke tavırlarıyla Ortadoğu’da yaşanacak daha büyük işgal olaylarının ve parçalanacak devletlerin önüne geçmektedirler… Rusya ve Çin, sergiledikleri Suriye yanlısı politikalarla Esad’a yardım ederek aslında Suriye’nin toprak bütünlüğünü de garanti altına almaktadırlar.”
Esasen Rusya ve Çin, Türkiye’nin yapması gerekenleri yapmaktadır.
Türk milleti tarih boyunca Haçlı seferlerine göğüs germiş ve zulümleri geri püskürtmüştür. Ama maalesef bugün tam tersi bir tutum içindedir; zalimle bir olup mazluma namlu doğrultanların yanındadır.
Sayın Baş’ın ifadesiyle, “Türkiye ise işgalin ve gözyaşının yanındadır.”
Zararın neresinden dönülürse kardır.
BOP işgalcilerinin karşısında sağlam bir blok olan Rusya, Çin, İran, Hindistan ve bu bloğa katılması ramak olan onlarca devletin yanında olmak geç kalınmış bir karar değildir.
Böyle bir tavır değişikliği elbette ki Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Filistin’de ve daha birçok İslam ülkesinde canlarını kaybetmiş olan milyonlarca masumu hayata döndürmeyecektir ama en azından bundan sonra yapacağımız iyilikler belki bir nebze de yaralara merhem olacaktır, ölmeden önce fiili bir tövbenin kapısını bize açacaktır.
Siyasilerimiz umarım son yaşadıkları satılmışlıktan ders çıkarır da yaptığımız bu uyarıları dikkate alır.
Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği yetkilerinin Dışişleri Bakanlığı’na gelerek, planladıkları Suriye konulu konferans hakkında bilgi verdiklerini belirttiler. Yetkililerin ifadelerine göre, konferansın amacı Annan planının uygulanması…
Esad Annan planını kabul etmesine ve de bu konuda önemli adımlar atmasına rağmen, dış senaryolu bir takım şiddet olayları Esad yönetiminin üzerine atılarak sanki bunun tersi yaşanıyormuş gibi bir izlenim uyandırılmaya çalışıldı.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in bu konudaki değerlendirmesi önemli:
“Esad bugüne kadar talep edilen reform hareketlerini hayata geçirmiş ve Annan Planı’nı uygulama sözü vermiştir. Ancak Annan Planı’nı kabul ettiğini ifade ettiği halde ABD’nin desteklediği muhaliflerin şiddet eylemleri bu planın aslında işgal güçlerince uygulatılmayacağını göstermişti.”
Yani Esad’a, “Annan Planı’nı uygula” denilirken, gerçekte şu denmek istendi: “Annan Planı’nı uygulayabilirsen uygula”. Bir taraftan bir şeyler istiyorlar bir taraftan da istedikleri gerçekleşmesin diye de ellerinden geleni yapıyorlar ki kendilerine müdahale hakkı doğabilsin.
Tabi, Rusya bu alicengiz oyununu gördüğü için olaya müdahil oluyor.
Suriye Annan Planı’nı uygulayacağını zaten ifade etmişti, Rusya da bu konudaki adımların ABD ve yandaşlarının inisiyatifinde olmasını istemiyor.
Oyunlarının bozulduğu gören Batı dünyası telaşa kapıldılar. BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu arayıp Washington’un mesajlarını iletti.
Annan önce ABD Dışişleri Bakanı Clinton ile görüşme yapmış ardından da BM Güvenlik Kurulu’na, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el-Arabi’ye Rusya’nın bu yeni tutumu ile ilgili bilgi vermişti.
Batı Rusya’dan böyle bir hamle hiç beklemiyordu.
Rusya’nın Suriye konulu uluslar arası toplantıya İran’ı davet etmesi de oldukça önemli.
Böyle bir toplantıyla sadece Suriye üzerindeki karanlık bulutları dağıtmış olmuyor aynı zamanda İran’ı da koruma altına alıyor, çıkarlarını zedelemeden onu da uluslar arası toplumun içine katıyor.
Sayın Baş bu tür adımlarla Rusya ve onunla birlikte hareket eden Çin’in, ABD’nin işgal projelerini engellediği ifade diyor:
“Bu iki ülke tavırlarıyla Ortadoğu’da yaşanacak daha büyük işgal olaylarının ve parçalanacak devletlerin önüne geçmektedirler… Rusya ve Çin, sergiledikleri Suriye yanlısı politikalarla Esad’a yardım ederek aslında Suriye’nin toprak bütünlüğünü de garanti altına almaktadırlar.”
Esasen Rusya ve Çin, Türkiye’nin yapması gerekenleri yapmaktadır.
Türk milleti tarih boyunca Haçlı seferlerine göğüs germiş ve zulümleri geri püskürtmüştür. Ama maalesef bugün tam tersi bir tutum içindedir; zalimle bir olup mazluma namlu doğrultanların yanındadır.
Sayın Baş’ın ifadesiyle, “Türkiye ise işgalin ve gözyaşının yanındadır.”
Zararın neresinden dönülürse kardır.
BOP işgalcilerinin karşısında sağlam bir blok olan Rusya, Çin, İran, Hindistan ve bu bloğa katılması ramak olan onlarca devletin yanında olmak geç kalınmış bir karar değildir.
Böyle bir tavır değişikliği elbette ki Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Filistin’de ve daha birçok İslam ülkesinde canlarını kaybetmiş olan milyonlarca masumu hayata döndürmeyecektir ama en azından bundan sonra yapacağımız iyilikler belki bir nebze de yaralara merhem olacaktır, ölmeden önce fiili bir tövbenin kapısını bize açacaktır.
Siyasilerimiz umarım son yaşadıkları satılmışlıktan ders çıkarır da yaptığımız bu uyarıları dikkate alır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025