Resulullahın reyhanı Ehl-i Beyt’in incileri Kerbela toprağında şehit düştüler -1-
Ümeyyeoğullarında İslam ile mücadele etmek, vazgeçemedikleri bir gayeydi. İslam'ı yok etme çabası Resulü Ekrem'le girdikleri savaşlarla başlamış, YezİT ve sonrakilerle devam etmiştir.
Muaviye'nin babası, dayıları ve diğer akrabaları ordular kurup Resulullahın üzerine yürüdüler, savaştılar ve çok sayıda Müslümanın kanına girip şehadetlerine sebep oldular. Hatta Resulü Ekrem için de çeşitli suikastlar düzenlediler ama muvaffak olamadılar.
Muaviye'nin anası, Hz. Hamza'yı şehit ettirdi, yetmemiş gibi ciğerini çıkartıp çiğnedi. Mübarek şehidin uzuvlarını ipe dizip boynuna kolye yapıp taktı. Bunu insanlıktan zerrece hissesi olan yapmaz. Bunlara insan bile denemez.
Muaviye işte bu soydan geliyordu. Adeta atalarının intikamını alıyordu. Resulullahın sevdiklerini, Müslümanların sigortası olan Ehl-i Beyt'i ve yarenlerini yok ediyordu. Kendi saltanatını sağlamlaştırıyordu. Kimi saltanatına tehdit olarak görüyorsa, bir şekilde yok ediyordu.
İmam Hasan (a.s.) babası İmam Ali'den sonra 37 yaşında iken imamet makamına geçti. Hicretin 41. yılında da Muaviye ile barış yapmıştır. Hükümet dönemi altı ay üç gün sürmüştür. Barış antlaşmasından sonra, Medine'ye gitmiş ve orada on yıllık ikametin ardından şehit olmuştur. Medine'de Baki Mezarlığında defnedilmiştir.
İmam Hasan Müçteba, İslam dünyasındaki kargaşanın son bulması için, Müslümanların huzuru için Muaviye ile bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre Muaviye ölene kadar halife olacaktı. Ancak öldükten sonra halifelik İmam Hasan'a geçecekti. Anlaşma kısaca bu.
Ancak huylu huyundan vazgeçer mi? Bir şekilde bir el, İmam Hasan'ın evine kadar girdi ve İmam Hasan'ı zehirlediler. İmam Hasan ciğerleri parçalanarak şehit oldu.
Bir müddet sonra da Muaviye hastalandı ve ölmeden önce şarap içen, zina eden, İslam'la dalga geçen, maymunlarla oynamayı adet edinen oğlu YezİT'i yerine atadı.
Evet, Ümeyyecilerin yeni temsilcisi olan YezİT'in ilk icraatı Hz. Hüseyin'i kendisine biat ettirmek için ona elçiler göndermek oldu.
İmam Hüseyin bu ahlaksız, kişiliksiz, imansız YezİT'e biat etmeyeceğini gösterdi. İsmini Allah'ın (cc) koyduğu, Resulullahın "Eti etimdendir, kanı kanımdandır, canı canımdandır. O benim reyhanımdır. Hüseyin, cennet gençlerinin efendisidir" dediği. Hz. Fatıma Anamın kuzusu, Hz. Ali'nin yiğit evladı, Hz. Hasan'ın kardeşi nasıl bu soysuza biat edebilirdi. Etmedi de.
Bu duruşu günümüze kadar taşırsak, zaten helal süt emen biri, nesebinde problem olmayan bir kimsenin gönlü, safı her zaman Ehl-i Beyt'ten yanadır.
Emevi saltanatına getirilen Yezit, İmam Hüseyin'den kendisini tanımasını istiyordu.
Hak ve adaletin yerini keyfiliğe bıraktığı, saltanat sefasının ölçüsüzce, ilkesizce sürdüğü bir düzende İmam Hüseyin için iki seçenek vardı; Ya Yezit'e biat edip yaptıklarına göz yumacaktı; ya da biat etmeyip yapılan haksızlıklara meydan okuyacaktı. İmam Hüseyin, zillet içinde yaşamaktansa izzetli bir ölümü tercih etti.
Küfelilerin ısrarlı davetleri üzerine beraberindeki 72 kişi ile birlikte Küfe'ye doğru yola çıktılar.
Ne oldu ise o yol üzerinde oldu.
Yerlerin ve göklerin yaratılmasının sebebi olan iki cihan serveri Hz. Muhammed'in (s.a.a.)'nin yani Rahmetenlil Âlemin olan Efendimizin ve onun parçası olan Seyyidetü'n-Nisa Fatıma Annemizin ciğer paresi Hz. Hüseyin Efendimize ve evlatlarına Kerbela sahrasında günlerce bir damla su vermediler.
Kundaktaki bebeğe bile bir damla su vermeyen zalimler Hz. Hüseyin'in yarenlerini önce susuzluk silahıyla, sonra da ok, kılıç, mızrak yaralarıyla hunharca, insanlık dışı, hiçbir savaş hukukunda olmayan bir uygulamayla çok zalimane bir biçimde katlettiler.
Oysaki; "Allah Resûlü (s.a.v.), torunu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hakkında şöyle buyurmuştur: "Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir. Hasan ile Hüseyin'i seven beni sevmiş olur; onlara buğzeden bana buğzetmiş olur."
Sevgili Peygamberimiz mübarek torunları Hasan ve Hüseyin efendilerimizi çok severlerdi. Fırsat buldukça onlarla ilgilenir, şakalaşır, gönüllerini hoş tutardı.
"Onları sevenler cennetliktir, onlara buğz edenlerse cehennemliktir", "Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendisidir, ulularıdır" buyuran Efendimiz, onları omuzlarında taşır bağrına basar, öpüp koklar namazda bile onların kendileriyle oynamalarına, sırtına çıkmalarına müsaade buyururlardı.
"Onlar dünyada benim iki demet reyhanımdır" buyurur, onlara "Oğullarım" diye hitap ederlerdi.
(Devam edecek)
- Görünüyorum o halde varım / 07.05.2024
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023
- Cumhuriyet yüz yaşında, nice yüzyıllara / 01.11.2023
- Saygı beyaz çizgimiz olmalı / 15.10.2023
- Dinin mücadelesi dinsizlikle değil din ile olmuştur / 10.09.2023
- Mum kadar ışığı yok, Kendini Güneş sananlar / 06.09.2023