Ateş, toplu bir yangın. İnsanın yüreğinde, umutlarında, hayallerinde, geleceğinde, her azasında yakıp kavuran yıkıcı bir ateş! İşte savaşın benim algımdaki yeri budur; yıkıcı bir ateş. Sadece gövdeleri, bedenleri, evleri, duvarları yıkan ateş değil; inancı, barışı, adaleti, sevgiyi, bilimi, sanatı, özgürlüğü, hürriyeti bozan yakıp kavuran bir ateş..
Yüzyıllardır süregelen dünyanın dört bir tarafında sürüp giden savaşlar, yaşanan kayıplar onarımı mümkün olmayan beşeri ve insani harabeler öğrenildikçe, hayatın düzenine bir başkaldırı çıkıyor. Hangi dava, hangi düşünce ve hangi inanç milyonlarca insanın biyolojik, psikolojik ve coğrafi olarak ölmesine, hüsrana uğramasına haklı gerekçe gösterebiliyor?
Okuduğum bir kitapta Afganistan'ın yıllar boyunca süren ateşi beni Türkiye'de buldu ve yaktı! Tek hak din İslam'ın yaşandığı yerlerde özellikle bitmek bilmeyen bu ateş neden söndürülmemekte, neden inanç boyutu devreye girerek daha fazla alevlenmekte? Ben sadece ahirette insanın dünyadayken yapmış olduğu inkar ve şirkten dolayı cehennemde yanacağını düşünürdüm. Oysa durum sadece ahreti kapsayan bir ateş değil. Yanlış inanç ve din anlayışı, hurafelerle doldurulan beyinler, akılı kullanmaktan men olan insan toplulukları; kendilerine bunları öğretenleri seçtikleri zamanda, dünyada cehennemi görüp seçimlerinin bedelini ağır bir şekilde ödüyorlar.
Neden Afganistan'ı örnek verdiğime gelecek olursam..
Afganistan, iki ayrı rejimin işgaline uğrar, her iki rejimde de insanlar ölür. Bu ölüm salt biyolojik olarak değil; ruhen hayalen de ölür, kalpler viran olur kurak bir toprağa döner. İlk başta Sovyet Rusya Afganistan'ı işgal eder. Ülke yönetimini ele geçirdikten sonra Afganistan'ın alışılagelmemiş uygulamalarını hayata geçirir. Kadınlar istedikleri gibi giyinir dinci kesimler harekete geçer, kadınların eğitim ve öğretim yasağı kalkar dinci kesimlerinde kışkırtması ile kocaları, erkek kardeşleri ve babaları harekete geçer. Çünkü onların algıladıkları İslam'da kadınlar erkeklerden farklı yaratılmış, beyinleri farklı algılatılmış düşünmeyi bilmeyen canlılar. Onların anlayışlarında bir kadın nasıl olur da okula gider! Nasıl büyük bir günah! Allah'ın yarattığına nasıl karşı gelinir? Bunların yaptığı da iş mi şimdi? Neyse lafı uzatmayalım.. Kadın okur doktor olur, öğretmen olur. Resim gelişir, tiyatro oynanır, heykelcilik gelişir. Bu dinci kesimler kıpır kıpır.. İnsanlar okudukça bir şeylerin yanlış olduğunun farkına varıyor halk okuyor dinci kesim, emperyalist güçler bundan rahatsızlık duyuyor. Sorgulamak haşa! Böyle bir durum olur mu insan nasıl sorgular? Velhasıl kelam, din üzerine kurulan sömürü düzenine karşı halkın bilinçlenmesini istemeyen bir kısım gruplar Afganistan'ı Sovyet işgalinden kurtarmak için karşı atağa geçer. Sonra bir iki İslam terör olayları kurgulanır Amerika emperyalizmi tarafından. Al sana bir ateş daha! Sen bana nasıl saldırırsın!!.. Afganistan'ı bu sefer Amerika işgal eder. Sovyetlerin işgal ederken ki yaptığı yıkımı, Amerika da işgal ederken yapar. Ama tek bir farkla. Amerikan emperyalistler sıktıkları kurşunda "Allahuekber" der. Bu, işgalin içinde olan yıkımın ört bas edilmesi için yeterli tek gerekçe. Çünkü onlar İslam'ı geri alarak cihat edip şehit düşüyorlar. Sovyetlerin işgalinde avaz avaz bağıran dünya kamuoyu, özellikle İslam devletleri Amerikan'ın ateşlediği işgalde çıt çıkarmaz, tıp oyunu oynar. Oysa ateş olanca şiddetiyle Sovyetlerin ki kadar insanı yakmakta umutları, hayalleri, sevgileri, evlilikleri, bedenleri etkisiz hale getirmekte.
Neyse yine lafı uzatmayalım. Bu sefer Afganistan ülkesini görünürde İslam liderleri, görünmeyende ise Amerikan emperyalizmi ele geçirir. Uçakla halka duyuru yaparlar. Duyduk duymadık demeyin! Bütün erkekler sakal bırakacaktır. Herkes türban takacaktır. Beş vakit namaz kılınacaktır. Şarkı söylemek yasaktır. Kitap yazmak, film izlemek resim yapmak yasaktır. Kadınlar evlerinden dışarı çıkmayacaktır. Güler yüzlü olmanın, gülmenin de bir çeşit sadaka olduğu indirilen din anlayışımızda; uydurulan dinin temsilcilerinin buyruğu üzerine uluorta bir yerde gülmek yasaktır. Kızlar okula gidemeyecektir. Kadınlar çalışmayacaktır?. Say say bitmez.
Bizim için önemli olan nerenin işgal edildiği, ne kadar insanın öldüğü, yıkılan umutların körelen zihinlerin açtığı viranlar değil; bizim için kimin işgal ettiği önemli bir olgudur. Sovyetler işgal ederse tükür; emperyalistler işgal ederse hakka şükür..Ölen, Allah'ın aziz kıldığı insan. Ne yazık ki, insan canı alınırken dahi bu ayrım, diri olan bedenleri her saniye öldürmekte. Kim olursa olsun hangi inanç hangi rejim, öldüren işgal eden zalimdir.
Beni bir Afgan ülkesi olmaktan kurtarıp, kalıplaşmış Emevi İslam anlayışından çıkarıp, hakça bir düzenle buluşturan, kurduğu düzenin temeline aklı bilimi ve ülkenin gerçeklerini yerleştiren, yerleştirirken de dönemin bilim ve gönül adamlarının görüşlerini alarak İslam ülkelerinin işgal edilmesini engelleyen temel yapıyı sağlayan ve bir kadın olarak beni özgürleştiren, değer veren, başının üstünde taşıyan, dünyaya Türk kadınını örnek kıldıran, söz sahibi yetki sahibi yapan Mustafa Kemal Atatürk'e bir kez daha hayran olup minnet duyuyorum. Bu ancak Allahın aziz kıldığı varlığı yeryüzünde yüceltip kadınları da kıymetlendiren Ehl-i Beyt İslam anlayışı ile yogurulmuş Mustafa Kemal'e yakışır. Emanet ettiğin bu ülkeyi daha ileri götürüp, Afganlaştırmadan muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarark sana yakışır bir Türk kadını olmak dileğiyle?
Yüzyıllardır süregelen dünyanın dört bir tarafında sürüp giden savaşlar, yaşanan kayıplar onarımı mümkün olmayan beşeri ve insani harabeler öğrenildikçe, hayatın düzenine bir başkaldırı çıkıyor. Hangi dava, hangi düşünce ve hangi inanç milyonlarca insanın biyolojik, psikolojik ve coğrafi olarak ölmesine, hüsrana uğramasına haklı gerekçe gösterebiliyor?
Okuduğum bir kitapta Afganistan'ın yıllar boyunca süren ateşi beni Türkiye'de buldu ve yaktı! Tek hak din İslam'ın yaşandığı yerlerde özellikle bitmek bilmeyen bu ateş neden söndürülmemekte, neden inanç boyutu devreye girerek daha fazla alevlenmekte? Ben sadece ahirette insanın dünyadayken yapmış olduğu inkar ve şirkten dolayı cehennemde yanacağını düşünürdüm. Oysa durum sadece ahreti kapsayan bir ateş değil. Yanlış inanç ve din anlayışı, hurafelerle doldurulan beyinler, akılı kullanmaktan men olan insan toplulukları; kendilerine bunları öğretenleri seçtikleri zamanda, dünyada cehennemi görüp seçimlerinin bedelini ağır bir şekilde ödüyorlar.
Neden Afganistan'ı örnek verdiğime gelecek olursam..
Afganistan, iki ayrı rejimin işgaline uğrar, her iki rejimde de insanlar ölür. Bu ölüm salt biyolojik olarak değil; ruhen hayalen de ölür, kalpler viran olur kurak bir toprağa döner. İlk başta Sovyet Rusya Afganistan'ı işgal eder. Ülke yönetimini ele geçirdikten sonra Afganistan'ın alışılagelmemiş uygulamalarını hayata geçirir. Kadınlar istedikleri gibi giyinir dinci kesimler harekete geçer, kadınların eğitim ve öğretim yasağı kalkar dinci kesimlerinde kışkırtması ile kocaları, erkek kardeşleri ve babaları harekete geçer. Çünkü onların algıladıkları İslam'da kadınlar erkeklerden farklı yaratılmış, beyinleri farklı algılatılmış düşünmeyi bilmeyen canlılar. Onların anlayışlarında bir kadın nasıl olur da okula gider! Nasıl büyük bir günah! Allah'ın yarattığına nasıl karşı gelinir? Bunların yaptığı da iş mi şimdi? Neyse lafı uzatmayalım.. Kadın okur doktor olur, öğretmen olur. Resim gelişir, tiyatro oynanır, heykelcilik gelişir. Bu dinci kesimler kıpır kıpır.. İnsanlar okudukça bir şeylerin yanlış olduğunun farkına varıyor halk okuyor dinci kesim, emperyalist güçler bundan rahatsızlık duyuyor. Sorgulamak haşa! Böyle bir durum olur mu insan nasıl sorgular? Velhasıl kelam, din üzerine kurulan sömürü düzenine karşı halkın bilinçlenmesini istemeyen bir kısım gruplar Afganistan'ı Sovyet işgalinden kurtarmak için karşı atağa geçer. Sonra bir iki İslam terör olayları kurgulanır Amerika emperyalizmi tarafından. Al sana bir ateş daha! Sen bana nasıl saldırırsın!!.. Afganistan'ı bu sefer Amerika işgal eder. Sovyetlerin işgal ederken ki yaptığı yıkımı, Amerika da işgal ederken yapar. Ama tek bir farkla. Amerikan emperyalistler sıktıkları kurşunda "Allahuekber" der. Bu, işgalin içinde olan yıkımın ört bas edilmesi için yeterli tek gerekçe. Çünkü onlar İslam'ı geri alarak cihat edip şehit düşüyorlar. Sovyetlerin işgalinde avaz avaz bağıran dünya kamuoyu, özellikle İslam devletleri Amerikan'ın ateşlediği işgalde çıt çıkarmaz, tıp oyunu oynar. Oysa ateş olanca şiddetiyle Sovyetlerin ki kadar insanı yakmakta umutları, hayalleri, sevgileri, evlilikleri, bedenleri etkisiz hale getirmekte.
Neyse yine lafı uzatmayalım. Bu sefer Afganistan ülkesini görünürde İslam liderleri, görünmeyende ise Amerikan emperyalizmi ele geçirir. Uçakla halka duyuru yaparlar. Duyduk duymadık demeyin! Bütün erkekler sakal bırakacaktır. Herkes türban takacaktır. Beş vakit namaz kılınacaktır. Şarkı söylemek yasaktır. Kitap yazmak, film izlemek resim yapmak yasaktır. Kadınlar evlerinden dışarı çıkmayacaktır. Güler yüzlü olmanın, gülmenin de bir çeşit sadaka olduğu indirilen din anlayışımızda; uydurulan dinin temsilcilerinin buyruğu üzerine uluorta bir yerde gülmek yasaktır. Kızlar okula gidemeyecektir. Kadınlar çalışmayacaktır?. Say say bitmez.
Bizim için önemli olan nerenin işgal edildiği, ne kadar insanın öldüğü, yıkılan umutların körelen zihinlerin açtığı viranlar değil; bizim için kimin işgal ettiği önemli bir olgudur. Sovyetler işgal ederse tükür; emperyalistler işgal ederse hakka şükür..Ölen, Allah'ın aziz kıldığı insan. Ne yazık ki, insan canı alınırken dahi bu ayrım, diri olan bedenleri her saniye öldürmekte. Kim olursa olsun hangi inanç hangi rejim, öldüren işgal eden zalimdir.
Beni bir Afgan ülkesi olmaktan kurtarıp, kalıplaşmış Emevi İslam anlayışından çıkarıp, hakça bir düzenle buluşturan, kurduğu düzenin temeline aklı bilimi ve ülkenin gerçeklerini yerleştiren, yerleştirirken de dönemin bilim ve gönül adamlarının görüşlerini alarak İslam ülkelerinin işgal edilmesini engelleyen temel yapıyı sağlayan ve bir kadın olarak beni özgürleştiren, değer veren, başının üstünde taşıyan, dünyaya Türk kadınını örnek kıldıran, söz sahibi yetki sahibi yapan Mustafa Kemal Atatürk'e bir kez daha hayran olup minnet duyuyorum. Bu ancak Allahın aziz kıldığı varlığı yeryüzünde yüceltip kadınları da kıymetlendiren Ehl-i Beyt İslam anlayışı ile yogurulmuş Mustafa Kemal'e yakışır. Emanet ettiğin bu ülkeyi daha ileri götürüp, Afganlaştırmadan muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarark sana yakışır bir Türk kadını olmak dileğiyle?
Rabia Alioğlu / diğer yazıları
- Sessiz işgal / 11.07.2017
- 'Ben bir insan olmaya geldim' / 21.05.2017
- Bir fidan bir insan / 31.03.2017
- Bir devrin dönüm noktası / 20.03.2017
- İnsan ezgisi / 17.03.2017
- İnsana aç insanlık / 07.06.2016
- Sirke küpünden bal taştığını gördünüz mü? / 04.12.2015
- Bir gecede alim olmak / 30.10.2015
- Lal Anadolu / 12.09.2015
- Çorak gönüller / 24.08.2015
- 'Ben bir insan olmaya geldim' / 21.05.2017
- Bir fidan bir insan / 31.03.2017
- Bir devrin dönüm noktası / 20.03.2017
- İnsan ezgisi / 17.03.2017
- İnsana aç insanlık / 07.06.2016
- Sirke küpünden bal taştığını gördünüz mü? / 04.12.2015
- Bir gecede alim olmak / 30.10.2015
- Lal Anadolu / 12.09.2015
- Çorak gönüller / 24.08.2015