Geçtiğimiz gün Prof. Dr. Haydar Baş Bey, gazetemizdeki makalesinde Meclis’te ele alınan Türk Petrol Kanunu Tasarısı’ndan bahsetmişti.Bu tasarıya göre, orman sayılan yerlerdeki ve milli parklardaki ruhsat ve izin alanlarında, ilgili mevzuata göre izin almak ve bedelleri ödenmek suretiyle petrol arama ve işleme faaliyetleri yapılabilecek.Öncelikle Sayın Baş’ın da ifade ettiği gibi, Türkiye bir petrol denizi üzerinde yüzmektedir. Sadece Türkiye de değil, Karadeniz’in Ege’nin ve de Akdeniz’in altı da petrol denizidir.Başta Amerikan şirketleri olmak üzere birçok yabancı maden şirketi petrol çıkartabileceği maden sahalarını kelepir fiyatlara kapattıktan sonra kanuni engeller sebebiyle ormanlık alan gibi yerlere dokunamıyorlardı. Bu yeni kanun taslağıyla birlikle daha geniş ve verimli alanlar konusunda izin almış oluyorlar.Orman bölgesi olan Kastamonu ilimizden örnek verelim. Türk olan bir bilim adamının bu konuda ciddi araştırmaları oldu.Türk Profesör, 1997 yılında yapılan Enerji Kongresi’ni BM adına izlediği sırada, Kastamonu bölgesinde petrol olduğunu kanıtlayan ABD’ye ait uydu fotoğraflarına Azeri bir bilim adamı aracılığıyla ulaşıyor.Bunun üzerine, 2003 yılında Kastamonu’ya gelerek bir dizi araştırma yapıyor.Profesör, orada yaşlı köylülerle görüşüyor ve onlardan, 1950’lerde Amerikalıların açtığı kuyulardan sarı renkte bir şeyin fışkırdığını, sonra hemen kuyulara taş doldurup üstüne de beton döküp kapattıklarını, bazı köylülere de ‘siz petrol denizi üzerinde yaşıyorsunuz’ dediklerini öğreniyor.Olayı bizzat gözlemlemek için Daday Ballıdağ etekleriyle, Tosya’nın Karadene mevkiine gidiyor ve petrolün resmen yerden fışkırdığına şahit oluyor.Ve Profesör de bütün bu yaşadıklarının neticesinde, “Kastamonu’da petrol denizi üzerinde yüzüyoruz” tespitini yapıyor.Bir Kastamonu milletvekili de bu konuyla ilgileniyor, bölgeye gidiyor, halkla bu konuyu konuşuyor, üstü betonla kapatılmış olan kuyuları bizzat görüyor.Yaptığı araştırma neticesinde Amerikalıların 1958’de TPAO ile işbirliği içinde yaptığı sondaj çalışmalarının 11 tanesini tespit edebiliyor. Bu 11 kuyunun tamamının üstü betonla kapatılmış. Bölge halkı bu kuyulardan petrol fışkırdığını bizzat şahit olmuş.Tosyalı emekli zabıta memuru Hasan Mısırlı da bölgede petrol olduğuna şahit olanlardan... Karadere Köyü’nde dere yatağı boyunca akan yanıcı maddenin 1970’li yıllarda ilgilerini çektiğini ve zamanın belediye başkanının bundan faydalanmak için kendisini görevlendirdiğini belirten Mısırlı, “Dere boyunca yıllardır akan bu maddeyi yolda zift olarak kullanmak istiyorduk. Yükleyip getirdik. Denemek için yaktık. Geride hiçbir şey kalmamacasına yandı. Şaşkına döndük. O zaman sesimizi yetkililere duyurmak için çok uğraştık ama kimseye duyuramadık. Bu maddenin incelenmesi gerekiyordu” dedi.İşte yeni yasa taslağı bu yüzeye en yakın yerden fışkıran, ancak betonla önlenebilen, Türk yetkililer tarafından görmezlikten gelinen petrollerin çıkartılmasının önünü açıyor. Tabii Amerikalılar tarafından…Demek ki kuyular, bugün için, Amerikalılar çıkarsın, Türkiye’ye de yüzde 2 koklatsın diye betonla saklanmış.Başbakan da bas bas bağırıyor, “Bizde petrol yok” diye…Biz de şunu deme durumunda kalıyoruz, “Kimin malını kimden saklıyorsunuz Sayın Başbakan?”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025