Eskiden beri faiz, gecelik faiz, birikmiş faiz, piyasalar, döviz kuru, alım-satım, bono, cari açık, enflasyon, deflasyon, girdi, çıktı gibi kavramlarla anlatılan ekonomi haberlerinden nefret ederdim.
Hele efektif alış-efektif satış cümleleri yok mu? Yani o zamanlar TRT, milleti ilgilendiren temel konularda, milletin bilmediği kavramlarla haber yapardı. Sonra özel kanallar çıktı. Liberal ekonominin kavramları üzerinden ekonomi haberlerine onlar da devam etti. Aynı tablo yine devam ediyor.
Ekonomi okuyan ve ticaret yapanlar dışında bu kavramların mahiyetini bilen var mı? Yok. Haliyle millet bilmediği kavramlar, ortaya konulan rakamlarla ne olduğunu, nereye gidildiğini anlayamadı.
En basitinden vatandaşımıza paranın tanımı öğretilmedi, paranın mahiyeti öğretilmedi. Cebimizdeki paranın nasıl-niçin basıldığı öğretilmedi. Haliyle ortaya 'ekonomi iyi' dediğinde alkışlayan, 'kötü' dediğinde lanetleyen kalabalıklar çıktı.
En basitinden paranın ne olduğunu öğrenemedik. İşçi, memur, emekli vs. aybaşında aldı, borcunu ödedi, bitti. Ticaretle uğraşan verdi, aldı, sattı, yine verdi. Para hakkında bizlerin bildiği bu kadardı.
Başta da dediğim gibi ekonomiden anlamam, haberlerini bile izlemezdim. Ama Prof. Dr. Haydar Baş sayesinde ekonomist olmadık ama ekonomiden, gidişattan anlamaya başladık.
Sayın Baş, 'cebimizde taşıdığınız TL, bizim paramız değildir' dediğinde, nasıl yani, dedik. Üzerinde Atatürk resmi var. Işığa tutuğumuzda Atatürk yansımasını da görüyoruz. Üzerindeki yazılar da Türkçe! Neden bizim paramız değil, sorusunu sorduk.
Ve milletin bilmediği o gerçeği öğrendik. Cebimizdeki para, ABD dolarının Türkçe tercümesiymiş. Devlet, faizle aldığı doları (yani maliyetli parayı) merkez bankasına koyup, onun karşılığında TL basıyormuş. Yani bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, kendi, parasını basacak kadar bağımsız değilmiş.
Biz bu gerçeği 15-20 yıl önce öğrendik ve hemen milletimize öğretmeye başladık. Ama millet ikna olmadı.
Şimdi tıkına tıkına ikna oldular. Nasıl? Çünkü yumurta dayandı. Doların sahipleri vanayı kapattı. Haliyle bizim sandığımız TL, bir anda değersizleşti ve kâğıda döndü.
Prof. Dr. Haydar Baş, paranın mahiyetini ve gücünü de anlattı. Kapitalist anlayışın, 'para sadece mübadele ve tasarruf aracıdır' tanımını reddederek paranın asıl kimliğini ortaya koydu.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modelindeki para tarifinin dört ana başlığı vardır;
1. Tahrik Unsuru Olması
2. Emeğin ve Üretimin Karşılığı Olması
3. Mübadele Aracı Olması
4. Paranın Tasarruf Özelliği Olması
Bu başlıkların mahiyetini Sayın Baş eserinden aktarayım;
"Para, bir mübadele (değişim) ve tasarruf (değer saklama) aracıdır. Ekonomideki unsurları harekete geçiren bir tahrik unsurudur. Ayrıca emeğin devreye girmesi sonucu elde edilen üretim ve hizmetin karşılığıdır?
Emeği devreye koyan, atıl duran yeraltı ve yerüstü kaynaklarını harekete geçirerek ekonomik değer üreten, tüketicinin ihtiyaçlarını talebe dönüştüren, piyasalarda oluşan talebe cevap verecek üretimi devreye koyan, üretim faktörlerini tetikleyen, üretimde ve tüketimde tahrik unsuru olan mal ve hizmetin karşılığı olan maliyetsiz para, ekonomide her şeydir.
Evet, para ekonomide her şey.. Hangi para? Emeğin, üretimin, madenlerin karşılığı olarak senyoraj hakkını kullanıp basılan yerli ve milli para.
Yoksa dışarıdan yatırımcı çağırarak, dışarıdan dolar borç alınarak gelen para ekonominin her şeyi değil kurdudur. Ekonomiyi içten kemirerek bitirir. Görmüyor musunuz?
Hele efektif alış-efektif satış cümleleri yok mu? Yani o zamanlar TRT, milleti ilgilendiren temel konularda, milletin bilmediği kavramlarla haber yapardı. Sonra özel kanallar çıktı. Liberal ekonominin kavramları üzerinden ekonomi haberlerine onlar da devam etti. Aynı tablo yine devam ediyor.
Ekonomi okuyan ve ticaret yapanlar dışında bu kavramların mahiyetini bilen var mı? Yok. Haliyle millet bilmediği kavramlar, ortaya konulan rakamlarla ne olduğunu, nereye gidildiğini anlayamadı.
En basitinden vatandaşımıza paranın tanımı öğretilmedi, paranın mahiyeti öğretilmedi. Cebimizdeki paranın nasıl-niçin basıldığı öğretilmedi. Haliyle ortaya 'ekonomi iyi' dediğinde alkışlayan, 'kötü' dediğinde lanetleyen kalabalıklar çıktı.
En basitinden paranın ne olduğunu öğrenemedik. İşçi, memur, emekli vs. aybaşında aldı, borcunu ödedi, bitti. Ticaretle uğraşan verdi, aldı, sattı, yine verdi. Para hakkında bizlerin bildiği bu kadardı.
Başta da dediğim gibi ekonomiden anlamam, haberlerini bile izlemezdim. Ama Prof. Dr. Haydar Baş sayesinde ekonomist olmadık ama ekonomiden, gidişattan anlamaya başladık.
Sayın Baş, 'cebimizde taşıdığınız TL, bizim paramız değildir' dediğinde, nasıl yani, dedik. Üzerinde Atatürk resmi var. Işığa tutuğumuzda Atatürk yansımasını da görüyoruz. Üzerindeki yazılar da Türkçe! Neden bizim paramız değil, sorusunu sorduk.
Ve milletin bilmediği o gerçeği öğrendik. Cebimizdeki para, ABD dolarının Türkçe tercümesiymiş. Devlet, faizle aldığı doları (yani maliyetli parayı) merkez bankasına koyup, onun karşılığında TL basıyormuş. Yani bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, kendi, parasını basacak kadar bağımsız değilmiş.
Biz bu gerçeği 15-20 yıl önce öğrendik ve hemen milletimize öğretmeye başladık. Ama millet ikna olmadı.
Şimdi tıkına tıkına ikna oldular. Nasıl? Çünkü yumurta dayandı. Doların sahipleri vanayı kapattı. Haliyle bizim sandığımız TL, bir anda değersizleşti ve kâğıda döndü.
Prof. Dr. Haydar Baş, paranın mahiyetini ve gücünü de anlattı. Kapitalist anlayışın, 'para sadece mübadele ve tasarruf aracıdır' tanımını reddederek paranın asıl kimliğini ortaya koydu.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modelindeki para tarifinin dört ana başlığı vardır;
1. Tahrik Unsuru Olması
2. Emeğin ve Üretimin Karşılığı Olması
3. Mübadele Aracı Olması
4. Paranın Tasarruf Özelliği Olması
Bu başlıkların mahiyetini Sayın Baş eserinden aktarayım;
"Para, bir mübadele (değişim) ve tasarruf (değer saklama) aracıdır. Ekonomideki unsurları harekete geçiren bir tahrik unsurudur. Ayrıca emeğin devreye girmesi sonucu elde edilen üretim ve hizmetin karşılığıdır?
Emeği devreye koyan, atıl duran yeraltı ve yerüstü kaynaklarını harekete geçirerek ekonomik değer üreten, tüketicinin ihtiyaçlarını talebe dönüştüren, piyasalarda oluşan talebe cevap verecek üretimi devreye koyan, üretim faktörlerini tetikleyen, üretimde ve tüketimde tahrik unsuru olan mal ve hizmetin karşılığı olan maliyetsiz para, ekonomide her şeydir.
Evet, para ekonomide her şey.. Hangi para? Emeğin, üretimin, madenlerin karşılığı olarak senyoraj hakkını kullanıp basılan yerli ve milli para.
Yoksa dışarıdan yatırımcı çağırarak, dışarıdan dolar borç alınarak gelen para ekonominin her şeyi değil kurdudur. Ekonomiyi içten kemirerek bitirir. Görmüyor musunuz?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Kendini tarif edemeyen insanlık / 01.06.2024
- Erdoğan iktidarda olduğunu yine unuttu / 31.05.2024
- Hamd, dua ve tövbe / 30.05.2024
- Kobani’ye giden yolu açan AKP, patlatan HDP’dir / 27.05.2024
- Suçluyu saklamak suç mudur? / 26.05.2024
- Katledilen Filistinlilerin sayıları neden düşük tutuluyor? / 25.05.2024
- İmam Ali'nin seçildiği güne bir ay kaldı / 24.05.2024
- AKP döneminde ‘aile’ kurumu da dağıldı / 23.05.2024
- Erdoğan’ın cevaplanmayan sorusu: ‘Burası kabile devleti mi?’ / 22.05.2024
- Haydar Baş’a sırt dönmenin bedelini ödüyoruz / 20.05.2024
- Erdoğan iktidarda olduğunu yine unuttu / 31.05.2024
- Hamd, dua ve tövbe / 30.05.2024
- Kobani’ye giden yolu açan AKP, patlatan HDP’dir / 27.05.2024
- Suçluyu saklamak suç mudur? / 26.05.2024
- Katledilen Filistinlilerin sayıları neden düşük tutuluyor? / 25.05.2024
- İmam Ali'nin seçildiği güne bir ay kaldı / 24.05.2024
- AKP döneminde ‘aile’ kurumu da dağıldı / 23.05.2024
- Erdoğan’ın cevaplanmayan sorusu: ‘Burası kabile devleti mi?’ / 22.05.2024
- Haydar Baş’a sırt dönmenin bedelini ödüyoruz / 20.05.2024